Ocak 2010

Yüzsüzlük Siyaseti

Türkiye Cumhuriyeti, tarihinde, bu kadar pişkin bir iktidara sahip olmadı.

Menderes döneminde tohumları atılan, Özal döneminde yetiştirilen, Erbakan ve Fethullah tarafından olgunlaştırılan bu yüzsüzlük siyaseti, artık meyvelerini vermiş, millet olarak bolca nasipleniyoruz.

 Bu siyaseti oluşturan ana maddelerine baktığımız zaman:

* Kendine yol açmak için, SAMAN ALTICILIK... 

* Ortaya çıkınca İNKARCILIK...

* Kendini kurtarmak için YAFTACILIK...

* İktidar güvencesiyle ABD-AB’ye ŞAKŞAKÇILIK...

"Kürt Sorunu" Sorunu

Yazar: 
Hakan TOĞA

                                                                           

Son yıllarda özellikle de açılım lafını duyduğumuz son günlerde sıkça karşılaştığımız ve içi bir türlü doldurulamayan bir kavram vardır; Kürt Sorunu. Medya kuruluşları, köşe yazarları, akademisyenler, yazarlar bu lafı çok sık kullanmaktadırlar. Ancak bu kişiler bu kavramı okuyucularının bildiğini varsayarak kullanmaktadır ve bu kavram hakkında herhangi bir açıklama ve açık bir tanım yapmamaktadırlar.

 

Okuduğum birçok kitap ve makalede en çok rastladığım ifadeler; “Kürt sorununun barışçı ve demokratik bir çözüme ulaştırılması Türkiye için büyük önem taşıyor”,”Kürt sorunu Türkiye’nin siyasi, ekonomik, sosyal ve kültürel sorunlar yumağının odağında yer alıyor” gibi söylemlerdir. Birçok makale ve kitapta araştırma yapmama rağmen bu kavramın tam ve net bir tanımını bulamadım. Yıllardan beri uğraştığımız bir sorunu henüz tanımlayamamış olmak oldukça endişe verici bir durumdur. Hükümet programlarını ve siyasetçilerin bakış açılarını araştırdığımdaysa özellikle 1990 sonrası dönemde Erbakan ve Yılmaz’ın hükümet programlarında bu sorun “şiddet ve terör olayları”,”Güneydoğu Anadolu Bölgemizdeki bölücü terör”,”Güneydoğu Anadolu’nun sorunları”,"Güvenlik sorunu”,"Terör tedirginliği ve kuşkusu” gibi Kürt sorunundan farklı deyimlerle ele alınmıştır. Yılmaz’ın hükümet programında ilk başta “Güneydoğu’ya yönelik politikalar ” olarak ele alınan sorun daha sonraları “İç güvenlik ve terör” başlığı altında uzun bir zaman boyunca sadece güvenlik sorunu olarak ele alınmıştır. Hükümetimiz döneminde ise sorun sadece güvenlik sorunu olarak görülmeyecek… Denilerek soruna farklı bir bakış açısı getirilmiştir.

 

Hangi İslam ? "Hadis Sorunu" (3)

Yazar: 
Mustafa Çelebi
Referans İçerik: 
Hangi İslam (1)
Referans İçerik: 
Hangi İslam: Kadın (2)

Bir önceki bölümde (kadın bölümü) gördük´ki kadınlar hakkında bir kısım hadisler ve sözler uydurulmuş. Kur´an ile apaçık çelişen uydurmalar öne sürülmüş ve böylece kadına zulüm yapılmıştır. Şimdi gelelim genel olarak hadis konusuna.

Hadis kelimesi sözlükte “söz, haber” manasına geldiğini görüyoruz. Sünnet “izlenen yol, adet” manasına gelir. Halk arasında yaygın olarak kullanımına göre Peygamber’in söylediği iddia edilen sözlere “hadis”, Peygamber’in davranış biçimleri, hareket tarzları olduğu iddia edilen davranışlara ise “sünnet” denir.

PKK ile KCK’nın Farkını mı Merak Ediyorsunuz?

Yazar: 
Sinan SUNGUR

İŞTE KCK GERÇEĞİ!

 Son günlerde gerçekleştirilen operasyonlarda gözaltına alınan bazı şahısların, “KCK örgütü ile ilişkili” olduklarının belirtilmesi, yazılı ve görsel medyada KCK hakkında çeşitli görüşlerin ortaya atılmasına yol açtı.
KCK’nın ne olduğu konusunda PKK’ya ait internet sitelerinde yapılacak basit bir tarama sonucu bilgi edinmek pekâlâ mümkün iken, nedense buna ihtiyaç duyulmamış ve kamuoyu bir bakıma yanlış bilgilendirilmiştir.
Türk basınında çıkan haberlerde, KCK için genellikle; “PKK’nın şehir yapılanması”, “PKK’nın sivil uzantısı”, “PKK’nın gizli sivil kuruluşu” vb. ifadeler kullanıldı.
Bazı köşe yazarlarının görüşleri de şöyle:

Tacir Zihniyeti

Yazar: 
Hasan Arda Durğun
Yazının Yazıldığı Tarih: 
02.01.2009

 

 Tarih denen olgu insanları kaçınmaları gereken davranışlar hakkında sürekli uyarmıştır. Bir doktorun hastasını hastalık süresince uyması ve uzak durması gerekenler hakkında telkinde bulunması gibi. Fakat uygulamada bu iş ne kadar paralel gidiyor. Egolarımızı toplumun menfaatlerinin önüne koyarak aslında neyi yaptığımızı ne kadar anlayabiliyoruz. Optimal faydayı yakalayabilmek için ne kadar sistemli düşünebiliyoruz ya da düşünemiyoruz.

Bugün insanlık tarihini hangi kaynaktan araştırırsanız araştırın karşınıza çıkacak üç mutlak hadise savaşlar, kıyımlar ve buhranlar olacaktır. Yani özetle şunu öngörebiliriz. İnsan en ilkel çağdan günümüze kadar (gelecekte de var olacak gibi görünen) kendisiyle bir savaşın içinde olacaktır. Korkulan o ki belki de sonsuza dek böyle sürecektir. Bu hipotezin altında yatan temel etkenler zamana ve mekâna göre farklılıklar göstermişse de temeldeki yapıtaşı hiç değişmemiştir. Bu da doymak bilmeyen daha çok kazanma arzusudur. Bu iktisadi yaşam ve düşünme biçimidir. Özetle her şeyden nemalanma amacı güder. Bahsettiğimiz kazanım amacı tarihin her devrinde artarak ve de değişerek kendini göstermiştir. Bunun akabininde insanların ihtiyaçlarında böyle tezahür etmiştir.

Yine, Yeni, Yeniden '' Laiklik' !

Yazar: 
Samed KOCADEMİR
Yazının Yazıldığı Tarih: 
02 Ocak 2009

Laiklik konusunu ele almanın en iyi yolu demokrasiden yola çıkmaktır.Bir kelimeyi kavramak için her zaman anlamını bilmek yetmez, nereden geldiğinide bilmek gerekir.
Demokrasi: Türkçeye, Fransızca démocratie sözcüğünden geçmiştir. Yunanca Damos (insanlar) ve Kratos (Yönetmek) kelimelerinden oluşan ''Demokrasi'', insanları yönetmek demektir. Romalılar aynı sisteme ''Halka ait olan'' anlamında, Cumhuriyet demişlerdir. Her ikisininde özgün ve gerçek anlamı aynı olmasına rağmen siyasi gücü eline geçirenler veya ele geçirmeye çalışan siyasi örgütler,bu iki sözcüğü kendi işlerine geldiği gibi yorumlayarak ve uygulama anlayışları getirerek yozlaştırmışlardır.

Kendine Demokrasi

Yazar: 
Erhan Ayaz
Yazının Yazıldığı Tarih: 
02.01.2009

                                                               

Yaklaşık olarak son 8 aydır hayatımızın parçası olan ‘Kürt açılımı’ ya da ‘Demokratik açılım’ ile daha demokrat bir ülkeye kavuşacağımızı sandık. Türkiye de demokrasinin problemleri olduğu gerçek bir olgudur fakat bu demokrasi problemi sadece bir etnisiteye bağlı olan sorunlar değildir. Çözmek için uğraş verilen sorunları eğer sadece bir etnik kimliğe ait sorunlar olarak algılarsak, şu an içinde bulunduğumuz sonuçlar ortaya çıkar. Dünya’da yaşadığımız sürece benzer süreçler geçmişte yaşandı ve bunların bir kısmı da başarılı sonuçlar doğurdu. Fakat o sorunlar çözülürken faktör, ‘gerçek demokrasi’ idi. Bizdeki gibi kendine demokrasi değil.

Politika Dergisi Sayı 19 Hakkında

  

   Politika Dergisi Sayı 19, 4 Ocak 2010 Pazartesi  yayında. Yeni sayımızda Politika Dergisi yazarlarının makalelerini ve sürpriz mülakatları okuyabilirsiniz.

   Saygılarımızla;

   Politika Dergisi

İletisim@PolitikaDergisi.com

Google Reklamları Almamıza İlişkin…

Değerli okuyucularımız, biliyorsunuz; size basılı dergi, kitap ve başka projeler sunabilmek için sponsor(lar) arıyorduk; fakat, açıkçası, bu konuda ciddi ve/veya bize uygun bir destekçi bulamadık.

Bu bağlamda, çok tıklama olur, umuduyla sitemizde Google reklamları (AdSense) yayınlamaya başladık. Anlaşma gereğince sizi reklamları tıklamaya teşvik edemiyoruz; ancak sizden isteğimiz, dergimize daha çok sahip çıkmanızdır.
Görüş, düşünce, öneri ve salıklarınıza her zaman açık olduğumuzu bildirir, esenlik dolu bir 2010 dileriz.
 
Politika Dergisi adına;
Emrah ÖZDEMİR (Gen. Yay. Yön).

Kullanıcı Şifrelerini Unutan Üyelerimizin Yaşadığı Sorun Hakkında

   Değerli Politika Dergisi Okuyucuları;

   Dergimize üye olmuş; fakat daha sonradan şifrelerini unutmuş üyelerimiz, yeni şifre istediklerinde bir takım sorunlar yaşadıklarını tarafımıza iletmişlerdir. Sorun şifre sıfırlama e-postasının üyelerimizin e-posta adreslerine gitmediği yönünde olup konuyla ilgili çalışmalar başlatılmıştır. Çalışmalar sonandırıldığında dergimizin resmi internet sitesinden bir bilgilendirme içeriği geçilecektir.

   Bu sorunu yaşayan kullanıcılarımız site.grubu@politikadergisi.com uzantılı e-posta adresine, e-posta göndermeleri yaşadıkları sorunu çözecektir.

   Saygılarımızla...

   Politika Dergisi

   iletisim@PolitikaDergisi.com