Şubat 2010

"Onlar"

Yazar: 
Aylin SAPAZ

 

 
Boş düşüncelerin ulu orta söylenerek, mantıksız fikirlerin gündemi değiştirdiği, yarı cahillerin söylediklerinin vecize olarak kabul edildiği,
 
Kışkırtıcı sloganvari cümlelerin günlük hayatı düzenlediği,
 
Sanatla uğraştığını zannedenlerin çok, fakat içine tükürenlerin daha da çok olduğu,
 
Bu ülkenin ekmeğini yiyip, suyunu içip, kısacası hayatını sürdürmek için temel ihtiyaçlarını karşılayabilecek tüm olanaklara ve daha fazlasına sahipken bu ülkeye hatta kurucusuna küfredenlerin gitgide arttığı,

Tek el’in TEKEL’lisi Olmak!

 Önce özelleştirildi TEKEL ve beraberinde işçiler.

Sonra özelleştirilmeler nedeni ile işlerinden, haklarından oldular.
Ve şimdi TEKEL işçileri taleplerini Tek el’e kabul ettiremediler.
TEKEL işçileri günlerdir Ankara’nın soğuk hava koşullarına rağmen hak mücadelesi veriyor.
Kimi bir bardak çay ile üşüyen ellerini ısıtmaya çalışıyor.
Kimi battaniyesine sarınmış bedenini ısıtıyor.
Hepsinin gözlerinde ayrı bir dram;
Umutsuzluk,
Çaresizlik,
Bitkinlik var.
 
Kalpler kırgın…
 
Özelleştirilip yabancılaştırıldılar diye;

Bu Ortamdan Kim Yararlanıyor?

Yazar: 
Süleyman GÖK

      Gündemimizde yer alan konuları değerlendirmeye aldığımızda başlıktaki soruyu sorma amacı duydum. Bu yaşananlardan kim yararlanıyor diye. Çünkü, ülkemizde öyle olaylar yaşanmaktadır ki aklımıza hayalimize sığmayan olaylar gerçekleşmektedir. Geçen hafta bir gazetede çıkan Balyoz Darbe Planından sonra Genelkurmay Başkanımızın açıklamaları, Tekel işçilerinin hiçbir fazla hak talep etmeden yalnızca kendi özlük haklarını istemesi gibi doğal olarak süren grevleri, günden güne tartışılmakta olan darbe ve Türkiye, bazı aydın dediğimiz kişiler tarafından darbe paranoyası, senaryolar gibi suni gündemlerle Türkiye Cumhuriyetinde yaşıyoruz. Giriş kısmında son günlerde gündem de olan konuları saydıktan sonra bu konular üzerinde yorum yaparak daha da somutlaştırarak yazıma son vermek istiyorum.

Bolivya'ya Az Kaldı! Petrolüm Nerede?

Yazar: 
Mehmet TURAN

 

20. Yüzyıl ansiklopedisinde ilginç birkaç dipnotla karşılaştım. Döndüm bu sefer Che, Fidel belgesellerini de karıştırmaya. Uzak diye görmemezlikten gelmek yakışmaz…
 
1972 Bolivya’sını hatırlar mısınız? Hani halkın, zaten kendisine ait olan madenleri, kendi ülkesinde, üstelik iki kez satın aldığı dönemi! Bolivya çinko ve kurşun madenlerinin zengin olduğu bir Güney Amerika ülkesidir. Madenleri daha sonradan üç burjuva ailesinin tekeline dahil olmuştur. Her ne kadar 1955 yılında millileştirilse de, 1966 yılında yaklaşık 200 bin dolar gibi bedava sayılabilecek bir ücrete M.Choscild adında bir işadamına satıldı.

Mecliste Kavga Neden Çıktı?

Yazar: 
Osman Altmışdört

 

Bu olayları esas başlamasına sebep olan AK Parti Grup Başkanvekili Bekir Bozdağ’a, 21. Dönem MHP Antalya Milletvekili Nesrin Ünal’ın Meclis Genel Kurulu’na başını açarak girmesini, ürkek-erkek tartışmasını tekrar gündeme getirmesi ile başladı.
AKP oy kaybedince oyların adresinin de MHP olduğu ortaya çıkınca AKP’de büyük bir hazımsızlık ve saldırganlık belirtileri ile konuşma üslubunda sertleşme ortaya çıktığını görmekteyiz. Özellikle Başbakanın ve AKP sözcülerinin muhalefeti haşlama tarzı gerginlik yaratacak konuşmalarının böyle kavgaya varacak olayların olmasını kolaylaştırmaktadır.

Başımıza Yine Çuval Geçirdiler!...

 

Merhaba;

İlkyazımda karşınıza iç açan bir konu ile çıkmayı çok istedim. Olmadı. Kusura bakmayın, bir daha sefere inşallah.

Hafta başında, Sayın Başbakanın kıymetli eşinin geçmiş bir tarihte hasta ziyareti için Gata’ya gitmesinin istenmediği polemiği gündeme bomba gibi düştü. Bütün medya mal bulmuş gibi saldırdı. Belli ki, bir sıkıntıları vardı. Değilse, böyle bir haber Türkiye’de bile bu kadar abartılmazdı. Biraz nedenini araştırınca bir de ne görelim. Başımıza bir çuval daha geçirilmiş haberimiz yok.

Bölünmez Bir Bütün Olan Ülkede "Siyasi Partiler Kanunu"

Yazar: 
Ziya BEKAR

 

Salı günkü Ulusal gazetelerden birinde “Kürtçe propaganda” serbest oluyor haberi vardı. Haberin detayına indiğimde “Siyasi Partiler Kanununda” değişikliklerin yapılmasıyla ilgili olarak AKP tarafından bir komisyonun kurulduğu ve bu komisyonun çalışmalarının son aşamaya geldiği bildiriliyor. AKP komisyonunca SPK’de yapılan değişiklikler ise 81, 82 ve 83 maddelerde olduğu şeklindedir…
Buradan siz okurlarımla bu maddeleri paylaşmak istiyorum…
İşte Siyasi Partiler kanunu:
“MADDE 81 - Siyasi partiler:
a) Türkiye Cumhuriyeti ülkesi üzerinde milli veya dini kültür veya mezhep veya ırk veya dil farklılığına dayanan azınlıklar bulunduğunu ileri süremezler.

Sömürünün Metrobüsçesi

 

İçinde yaşadığımız dönemde, Türkiye’de politika yazarı olmak, eğer muhalifseniz çok zahmetsiz. İktidar, gerek hükümet gerek belediyeleri ile sanki bütün işi gücü bir yana bırakmış size malzeme üretiyor.
İstanbul’da düz yollarda seyahat etmek isteyenlerin dışında hemen herkesin şikâyetçi olduğu şu “metrobüsler”. Teknolojisi gereği düz yollar için üretilmiş olan, bu yüzden de ikide bir bozulup insanların canını burnundan getiren bu araçların birilerine rant sağlamak adına bizlerin vergileri kullanılarak alındığı şüphesi giderek büyüyor.
Bu konuda açılan dava görülmeye başlandı.

-AB- Düş Kırıklığı

 

Eurobarometre’nin hafta başında açıklanan kamuoyu yoklama sonuçları doğru. Hiç yalanı yok. Çok değil daha altı yıl evvel Kıbrıslı Türkler arasında tavan yapmış olan “AB’ye duyulan Güven” şimdi taban yapmış durumda.
 
24 Nisan 2004 Referandumu öncesinde söylenenlerin süreç içinde yalan olduklarının ortaya çıkması, verilen vaatlerin boş oldukları ve kurdurulan hayallerin havaya uçması sonrasında KKTC’de AB’ye duyulan güven artık yerle bir olmuş durumda. Türkiye’ye duyulan güven ise tavanı da delmiş daha da yukarılara doğru giden bir grafik çizmekte. Kıbrıslı Türkler zaman içinde sadece kime kayıtsız şartsız ve gönül huzuru ile güvenebileceklerini bir kez daha anladılar.

Elazığ’da PMYO Öğrencileri Evlerine Neden Geç Dönmüşlerdi?

Arada muhabirlik de yapayım diyorum…

2008-2009 eğitim mevsimi bitmesine rağmen Elazığ Zülfü Ağar Polis Meslek Yüksekokulu öğrencileri evlerine dönememişlerdi. Bir hafta sonra ancak kavuşabilmişlerdi ailelerine.

Sahi niyeydi?

Bir haftada okulun değişik cemiyet etkinlikleri mi vardı?

Ben söyleyeyim: