Temmuz 2013

Rusya Akdeniz'e Yerleşmenin Peşinde (2)

Rusya, Akdeniz'e yönelik askeri varlığını arttırma girişiminin ilk adımını, Ermenistan'daki askeri üslerini modernize ederek ve güncel gereksinimlere karşılık verebilecek düzeye getirerek atmak kararı aldı.

 

Ermenistan'ın kuzey tarafında ve Türkiye sınırı yakınındaki  Gyumri 102. Askeri Üssü ile ABD'nin Adana'daki İncirlik Üssü'nün eşiti olan Yerevan şehrindeki Erebuni hava üssündeki modernizasyon ve günün koşullarına göre güncelleme bu sene başlıyor.

 

Rusya içinde bulunduğumuz yıl, Gyumri Askeri üssündeki anlaşmalı personel sayısını 2 katına çıkarırken görevli personel sayısını da 5 bin'de tuttu. Sadece düzenli-devamlı görevli sayısının 5 bin olması bile üssün büyüklüğü hakkında yeteri kadar bilgi vermektedir.

Taksim’in “geri zekâlı”ları… Brezilya’nın “aptal”ları…

Yazar: 
Tamer YAZAR
Yazının Yazıldığı Tarih: 
3-7-2013

Taksim’in “geri zekâlı”ları…

Brezilya’nın “aptal”ları…


Onlar, Dünya’ya farklı bakanlar…
Türkiye’yi farklı kucaklayanlar…
Farklılıkları zenginlik sayanlar…
Parçalanmışlıkları tamir edenler…
Uzakları yakın edenler…

Onlar, Akil Adamlar… !!!
Abarttık mı?
Tamam, belki biraz…
Dünya’yı kurtaran adamlar değiller belki ama, Türkiye’yi kurtarma noktasında “kahramanlık” tacı ile taçlandırılanlar onlar…
Hani kabul etmeseler de…
Ya da toplumsal beklentilerin çokluğunda kendilerini baskı altında hissetseler de…

Mısır Darbesi ve Arap Sonbaharı

Yazar: 
Koray KAMACI
Yazının Yazıldığı Tarih: 
03.07.2013

Küresel güçler maalesef yine derin bir darbe girişiminde bulundu. Bunun arkasında özellikle Derin güçler var hiç şüphesiz. Ancak başta Suudi Arabistan, İsrail ve ABD bu darbenin arkasındaki devletlerdir. Mursi'nin en son yaptığı açıklamalara bakmak lazım ne diyordu: ''Ben Filistin’deki kardeşlerimi görüyorum, gereğini en kısa zamanda yapacağım dedi'' olaylar daha da etkili oldu ve sonunda maalesef darbe oldu...

Evet, olan oldu perşembenin gelişi çarşambadan belliydi.  Sonunda Mısır’da darbe oldu ve Muhammed Mursi iktidardan indirildi. Bu darbe öyle bir darbe ki, televizyon başından bütün dünya canlı canlı seyredebildi. Bizim 28 Şubat Postmodern darbesinden sonra, bu canlı yayın darbesi trajikomik bir görüntü sergiledi. Ayrıca her ne kadar ABD Mursi lehine açıklamalar yapıyormuş gibi görünse de, bu darbede mutlaka yer aldı. Neticede Ordunun 1.3 Milyar dolarla finansörü ABD! Bunu unutmamak lazım. Açıkçası tipik bir ABD politikası (Kurnazlık Diplomasisi), bir tarafı iyice kışkırt olayları yönlendir, Hissettirmeden gerekli doneleri karşı tarafa ve yalandan da olsa savunduğun Mursi tarafına yansıt. Olaylar istenilen noktaya geldimi sütten çıkmış ak kaşık ol. İşte bu tipik bir ABD politikasıdır.

Mısır’daki Halk Devrimi, Siyasi İslam’ın Çöküşünün Başlangıcıdır

Mısır’da Halk devrim yaptı. 1 Temmuz 2012 de Müslüman Kardeşlerin partisi olan AKP benzeri Özgürlük ve Adalet Partisi’nden Cumhurbaşkanı seçilen Muhammed Mursi’nin iktidarı, tam bir yıl sonra 3 Temmuz 2013 tarihinde askeri darbeyle sonlandırıldı. Arap Baharı ile Mısır halkından çalınan devrim, Mısır halkının yeniden devrimci kalkışmasıyla doğru rayına girecek mi? Bunu zaman gösterecek.

Mısır halkının; özgürlük, eşitlik, laiklik, demokrasi ve biraz da refah istemiyle sürdürdüğü eylemler son günlerde zirveye çıkmıştı. Milyonlar, Kahire’nin Tahrir meydanında bir senedir şeriatçı yeni anayasa ile Mısır’ı yönetmeye çalışan Cumhurbaşkanı Mursi’ye ve onun Özgürlük ve Adalet Partisinin oluşturduğu iktidarına karşı isyandaydılar. Talepleri, Mursi ve hükümetinin istifasıydı. Buna karşı Mursi, kendi taraftarlarını da seferber etti; sokaklara döktü. Mısır’da siyasi durum, kritik bir aşamaya gelmiş; kanlı bir iç savaş tehlikesi baş göstermişti.

Mısır’da Darbe: "Eyvah Demokrasi Gitti"

Mısır’da sonunda asker yönetimi değiştirdi. Mısır Anayasa Mahkemesi Başkanı Muhammed Adli Mansur, yemin ederek geçici Cumhurbaşkanlığı görevine resmen başladı. Yemin töreninde halkın duyguları ve istekleri konusunda bir yol izleyeceklerine dair söz veren Mansur, Mısır gençliğinin cesur bir şekilde demokrasiye sahip çıkmaları gerektiğinden de bahsetti. Bağımsız yargıya özel vurgu yapan Mansur, silahlı kuvvetlere ve polis güçlerine selam gönderdi.

Haber böyle verilmiş. Basın kuruluşlarının uyanık muhabirleri ellerine mikrofonu kaptığı gibi yurdum insanına aynı soruyu yöneltiyor.  “Ne düşünüyorsunuz?” Aldığı cevapların da %99 u aynı. “Seçimle gelen seçimle gitmeliydi”. Ülkemiz insanı ne kadar demokrasi biliyor değil mi?

Türkiye'nin Kıbrıs Rum Kesimine Uyguladığı Liman Ambargosu

Kıbrıslı Rumların 1963 yılından beridir Kıbrıslı Türklere uyguladığı ambargoları, anavatan Türkiye'nin dışında hiç kimse ağzına almazken ve bırakın haklarımızı savunmayı, düşünmeye bile tenezzül etmezken, Kıbrıs Rum tarafı Türkiye'nin kendisine uyguladığı limanlar ambargosunu fırsatını bulduğunda her yere şikâyet ediyor.  

Merkezi Limasol'da olan Kıbrıs Rum Armatörler Birliğinin başkanı Yorgos Muskas, hafta içinde yer alan bir çalışma yemeğinde, İngiltere Dış İşleri ve Ortak Refah Ülkeleri Bakanlığında bu yılın başlarında kurulmuş olan ve Avrupa Direktörlüğü içinde yer alan Kıbrıs, Yunanistan ve Türkiye'yi kapsayan Doğu Akdeniz Ekibi başkan yardımcısı Hinesh Rajani ile Lydia Starchman'a, Türkiye'nin Kıbrıs Rum bayraklı gemi ve uçaklara uyguladığı ambargoyu şikayet etti.

Ilımlı İslam Out, Modern İslam İn…

Emperyalizm kendi doymaz iştahını köreltmek, her gün yeni sömürü alan ve usulleri geliştirmek adına inanılmaz bir gayret içindedir. Bu, bu gün de böyledir, dün de böyle idi, yarın da böyle olacaktır. Bu itibarla her yıl, her ay hatta her gün yeni projeler üzerinde çalışırlar. Bu gün ak dediklerine yarın kara demeleri bundandır.

Son dönemde zamanın hızlanmasına paralel onların da çabaları hızlanıyor ve bu gün aldıkları kararları daha tam uygulamadan ya revize ediyorlar, ya da değiştiriyorlar. 1980 lerde Ortadoğu için uygun gördükleri ve 2000 lerden sonra BOP projesi adı altında uyguladıkları “Ilımlı İslam” veya “Hıristiyanlaştırılmış İslam” projesini yeniden revize etmekle meşguller.

Abdullah CÖMERT’e Dair…

Yazar: 
Tamer Yazar
Yazının Yazıldığı Tarih: 
6-7-2013

Taksim Gezi’nin maliyetini paylaşanlar, bize kaç araç yandığından bahsetti…

Kaç dükkân camının kırıldığından…

Ne kadar para kaybettiğimizden…

Ama resmi açıklamalar arasında istatistik hale gelen 4 ölü ve 7 binin üzerindeki yaralıdan bahseden çok az Ankaralı Politikacıya denk geldik…

Hele ki bu kanlı bilânçoya eklenen biber gazının miktarına ise çok fazla ulaşamadık…

Sahi, Devlet’e maliyetimiz ne oldu?

Merak etmiyor değilim…

Dine Siyaset Karışırsa Mısır Olur

Siyasetlerine din karıştıran ülkelerin başlarına gelenlere bakıp hiç şaşırmamak gerekir. En canlı örneğimiz Mısır. Müslüman kardeşler iktidar oldu da ne oldu? Din adamları ölü seviciliği meşru kıldılar. Düşünebiliyor musunuz? Bir din adamı çıkıyor ve ölen eşinizle cinsel ilişkide bulunabilirsiniz diyor. İnsanın midesi bulanıyor.  Bu ülkenin başı da daha iktidarının birinci yılının sonunda kendi aldığı kararları yargı denetimi dışına çıkarıyor, yani resmen diktatörlüğünü ilan ediyor.

Tabii ki bu dini kullanarak kendi halkını sömürme yolu yeni denenen bir yol değil. Tarihin her döneminde muhteris liderler bu yolu denemiş ve halklarını köleleri olarak görmüşlerdir. Ne yazık ki insanların başına en büyük belalar da dini kendi çıkarlarına alet eden rezil yöneticiler yüzünden gelmiştir.

Rumların Maraş Senaryosu

Çiçeği burnunda Rum lider Anastasiades, müzakereleri başlatmamak ve Kıbrıslı Türklerle ortak bir devlet kurup adayı müştereken yönetmekten kaçmak için elden geleni yapıyor.

Maksadı belli.

Kıbrıslı Türklerle ortak bir devlet kurup adanın yönetimini paylaşmamak, ada üzerindeki mutlak egemenlik iddialarına da gölge düşürmemek ve de bu konuda şüphe yaratmamak.

Müzakereleri ertelemenin yolunu "ekonomik sıkıntıdayız, battık, görüşmelere harcayacak vaktimiz yok" lafları ve bahaneleri ile buldular ve bir müddet de başarılı oldular bu konuda. 

Ama Ekim ayı yaklaştıkça yeni bahaneler uydurmaları gerektiğinin farkına vardılar aniden.