Ekim 2013

Demokrasi, Taktik Hesaplara Kurban Edilemez!

Ülkemizin “emperyalizme bağımlılık” ile birlikte diğer en önemli ve en temel sorunu, yozlaşan demokrasimizdir. Bu nedenle her hükümetin attığı her yeni adımı, bu iki ana sorunun ışığında dikkatle ele almak durumundayız.

Hükümet nihayet çok beklenen demokrasi paketini açıkladı. Adında “demokrasi” geçen bu paketin gerçekten demokrasimize bir katkısı olacak mı? Değerlendirmemiz gereken temel soru budur.

İzlendiği kadar paket, birçok çevrelerce “Yetmez ama evet” sloganıyla karşılandı. Bu slogana katılanların arasında ana muhalefet te var. Bu pakete “Yetmez” diyenlerin en başında PKK ve onun legal sözcüleri olan BDP politikacıları oldu.

Neden CHP'ye Bu Kadar Çok Yükleniyorlar?

Daha önceleri başbakan Erdoğan, iki konuşmasından mutlaka birinde, Cumhuriyet Halk Partisi’ne yüklenmeden edemezdi. Gerçi Sayın Erdoğan, yine Cumhuriyet Halk Partisine yüklenmeye ve dokundurmaya devam ediyor. Şimdi bu alışkanlığa, kabinenin bazı bakanları da eklendi.

İlginçtir, bu ülkede ne olsa artık neredeyse Cumhuriyet Halk Partisi’nden bilinecek?

Nedense başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bu hususu ağzına çok fazla dolamakta.

Gezi Eylemleri yatışmasına yatıştı; ama başbakan Erdoğan’ın gündeminden bir türlü düşemiyor.

Sitemizde son zamanlarda yayınlanan Spor/Politik makaleler hakkında düşünceleriniz nelerdir.

Beğeniyle okuyorum
15% (9 oy)
Sitenizin yayın çizgisine aykırı olduğunu düşünüyorum
59% (36 oy)
İlgi çekiciyse okuyorum
15% (9 oy)
Güncel bir konuysa okuyorum
0% (0 oy)
Böyle yazıları okumuyorum
5% (3 oy)
Fikrim yok
7% (4 oy)
Toplam oy: 61

Demokrasi İçin Alınacak Daha Çok Yol Var...

Demokratikleşme Paketi, kamuoyundaki kutuplaşmalara binaen tartışılmaya devam ediyor.

Aslına bakıldığında paketin doyurucu olmadığı ortada...

Bir de insanımızın özelliği midir, bilemiyorum, bir şeye o kadar fazla bel bağlıyoruz ki...

Mübarek bu “Çikolata Paketi” değil ki...

***

Neden bu kadar rahatsızlık?

Ya da neden bu kadar beklenti içinde hayalkırıklığına gark olma?

Türkiye’de yıllardır süregelen bir sorunlar silsilesi var...

İslamofobi...

Etrafımızda konuşlanmış olan İslam ülkelerinde alışık olduğumuz kanlı manzaralar devam etmekte.

Pakistan ve Kenya’da gerçekleştirilen kanlı eylemler, dünya nezdinde İslam dininin imajını yeniden gündeme getirdi.

Din adına gerçekleştirilen bu eylemler, esasında, İslam coğrafyalarından daha sert tepkilerle kınanmadığı müddetçe, İslam ve Müslümanlık olgusunun namusunu kurtarabilmemiz zor görünmekte.

İslamofobi olgusu, yıllarca Batı toplumları tarafından oldukça kullanılagelen bir kavram olmuştur.

Radikal ve marjinal terör örgütlerinin düzenledikleri eylemlerle masum insanları öldürmeleri, Batı cenahında İslamiyet’e yönelik olumsuz ve negatif algılamaları pekiştirmiş ve bununla beraber Müslüman kimliği Batılılar tarafından “Sakıncalı” olarak değerlendirilir olagelmiştir.

Sınırımızdaki Bir Tehlike(!)

SURİYE sorunu, ülkemizin istediği gibi sonuçlandırılamayacak gibi. Türkiye, AK Parti iktidarıyla Müslüman coğrafyalarla daha fazla ilişki kurma cihetine gitti… AK Parti hükümetleri dönemlerinde, Türkiye Cumhuriyeti olarak, dış dünyayla daha fazla etkileşim hâlinde olduk. Şuan nazarıyla kamuoyumuzda tartışılan konulardan biri de, ülkemizin cari dönemdeki dış politika performansının neden düşme eğilimine girdiğidir…

Daha önceleri daha ılımlı bir siyaset yürütülen Suriye ile ilişkilerimiz, ARAP BAHARININ patlak vermesiyle, ekseninden çıkarak, problemli bir duruma dönüştü… Suriye rejimi, halkına kabul edilmesi mümkün olamayacak düzeylerde şiddet uyguladı. Yüzlerce Suriye uyruklu insan, Esad rejiminin adamları tarafından katledildi.

Kendimizle Yüzleşme Zamanımız Gelmedi Mi?

Büyük bir tembellik, uyuşukluk içindeyiz. Sanki başka bir ülkede yaşıyoruz da görüntümüz burada. Neler oluyor bize?

Aydınları susturulmuş, satın alınmış bir millet kör ve sağır bir insana benzer. Bizimde şu anki durumumuz körlüğün ve sağırlığın en ağır biçimini yansıtıyor. Özellikle 1950 den beri halkın beynini uyuşturma ve köleleştirme çalışmaları son on yılda meyvelerini veriyor. İnsanlar hiçbir şeye aldırmaz tepki vermez durumdalar. Başka ülkelerde doğal olmayan bir şekilde ölen bir insan o ülkenin hükümetini sallar, bazen de düşmesine bile sebep olurken bizde kimsenin umurunda bile değil. En ucuz şey maalesef insan!

Kıbrıs'ta Çözüm İsteyenler

Kıbrıs Türk tarafı, Türkiye, Yunanistan ve BM'li bazı diplomatlar Kıbrıs sorununun 2013 yılının sonunda çözülmeye başlanabileceğinden, 2014 ilkbaharında da sonuçlandırılabileceğinden bahsetmekte.

 

T.C. Başbakanı R. T. Erdoğan'ın, dünyanın ekonomik olarak gelişmiş ve Gayri Safi Milli Hasılası en yüksek olan 20 ülkesinden oluşan, uzun ismi ile Group 20, kısa ismi ile G-20'nin Rusya'nın kültür başkenti St. Petersburg'da, 5-6 Eylül tarihlerinde yapılan zirve toplantısında, BM Genel Sekreteri Ban ki Moon’a “Kıbrıs sorununu 3 ayda çözelim" teklifini götürmesi, Türkiye'nin Kıbrıs sorununun en kısa zamanda çözülebilmesi için ne denli istekli ve yapıcı olduğunu ortaya koymakta. 

Demokratikleşme Bunları Unutturdu

TÜRK-İŞ, her ay düzenli olarak “Yoksulluk” ve “Açlık” sınırlarını yayınlar…

 

 

 

TÜRK-İŞ Eylül 2013 çalışmasına göre;

 

AÇLIK SINIRI: 1.032 TL…

YOKSULLUK SINIRI: 3.361 TL…

 

TUİK’in Haziran 2013 rakamlarına göre; işsiz sayısı, 2013 yılı Haziran döneminde geçen yılın aynı dönemine göre 299 bin kişi artarak, 2.525.000 kişiye ulaşmış…

Ortadoğu’daki Su Sorunları ve İsrail

Yazar: 
Koray KAMACI
Yazının Yazıldığı Tarih: 
07.10.2013

Ortadoğu’da karışıklıklar tarihten beri sürekli devam etmektedir. Özellikle I.Dünya savaşından sonra Osmanlı Devleti’nin bu topraklarda parçalanması sonrasında oluşan Devletler sürekli Küresel güçler tarafından karışıklıklar çıkarmak suretiyle, üzerinde oyunlar oynanmaktadır. Devletlerin birbirlerinden kopuk olması için her şey yapılmış hatta bakıldığı zaman açıkça görülmektedir ki sınırlar birçok yerde cetvelle çizilmiştir. Bununla da yetinmeyen Küresel güçler, kendi menfaatleri için bu Devletlerin aralarına binbir türlü nifak tohumları ekmiştir. (Terör, Mezhep, su sorunları vs.)

Hal böyleyken bu topraklarda ki enerji ve petrol’e sahip olmak için bu nifak tohumlarını her dönem ısıtıp sıcak tutmuşlardır.