Ekim 2013

Demokrasi Diye Diye…

1950 lerden bir karikatür ile başlayalım. Demokrat parti yeni iktidar olmuştur. Pencereden pencereye iki orta yaşlı hanım konuşuyor.

-          Hayrola senin kız dün gece yarısı eve geldi?

-          Ne yapayım sorduğumda “memlekette demokrasi var, siz bana karışamazsınız” diyor.

Maalesef bize demokrasi herkesin her istediğini yapabileceği bir rejim gibi öğretildi. Oysa gerçek tam tersi idi ve “demokrasi” her istediğinin yapılamayacağı bir rejim şekliydi. Peki, neden böyle öğretildi, tesadüf mü idi? Tabii ki hayır. Bu sancılı günler için ilk adımlar öyle atılması gerektiği için öyle atılmıştı.

Başbakanın konuşmasını dinliyorum. Demokrasi paketi diye ülkenin altına mayınları yerleştiriyor, üstünü de her zaman yaptığı gibi türbanla örtüyordu.

Etnik Grupların Siyasallaşmaları ve Uluslaşma

Ulusçuluk, kendi siyasal birimleri bulunmayan etnik topluluklarda itici güç olarak günümüzde önemini halen korumaktadır. Etnik ulusçuluk, Fransız Devrimi ile ortaya çıkan milliyetçilik ideolojisinin Alman düşünürlerince ulus-devlet olarak şekillendirilmesi ve pratiğe dönüşmesiyle siyasal ve toplumsal düzenin temeli varsayılmıştır. Ulusçuluk fikri, ulus-devlette vatandaşlık hakkı ve demokrasi gibi kazanımlar sağlarken öte yandan faşizm gibi olumsuz unsurların ortaya çıkma olasılığını da içinde barındırmaktadır. Her ne kadar ulus-devlet, belli bir etnik grubun siyasallaşması olarak tanımlansa da içinde farklı etnik grupları da bünyesinde barındırabilmektedir. Hakim etnik kimlikle tanımlanmış olan ulus-devletlerde diğer etnik grupların kimlik sorunu yaşamaları, zaman içinde etno-kültürel yapılarının erimeye başlaması, mevcut siyasal sistemden koparak yeni bir ulus-devlet kurmaya yönelik ayrılıkçı hareketler gibi sorunlar görülebilmektedir.

Müzakerecilerin Anavatanlarla Görüşmesi

Kıbrıs Rum Yönetiminin, Yunanistan Dışişleri Bakanı Evangelos Venizelos'tan "Ne yap et bizi Türkiye ile görüştür" talebi doğrultusunda Venizelos'un Türkiye Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'na konuyu dostane bir görüşmede çıtlatmasını, AK Parti hükümeti dahiyane bir şekilde değerlendirdi.

Kıbrıs sorununa çözüm getirme hedefini her zaman canlı tutan ve uygun politik ortamlarda ileri doğru bir adım atmaktan çekinmeyen Erdoğan hükümeti, Rum tarafının endirekt ilettiği bu isteği olumlu değerlendirdi ve devletlerarası ilişkilerde "Eşit düzeyde karşılıklı olma durumu" olarak tanımlanan "Mütekabiliyet" esasında ele alınmasını kararlaştırdı.

2014 Yerel Seçimleri

Aday adayları kulis için Ankara’daki otelllerde yer bırakmamış,
Çoğu da yer bulamamış.
Genel Başkan’a ulaşabilenler çok şanslı,
Ulaşamayanlar ise Genel Başkan üzerinde en etkili konumda bulunan diğerlerinin peşinde.
Bu ikinci adamlara da ulaşamayanlar başka birer çare aramakla meşgul.
Vaatler bitip tükenmiyor,
Kimi dudakları uçuklatacak bağış miktarı ile,
Kimi ise eski güçlü siyasetçilerin kız-erkek çocuk kontenjanından ortalıkta,

Andımızı Yazan Reşit Galip ve Başbakan

Reşit Galip Başbakan’a göre Türkçe Ezan zulmünün mimarlarındandır. Kafatasçılardandır..

Türkçe Ezan’ı zulüm saymak klasik tarikatçı-biatçı zihniyetin on yıllardır Cumhuriyet düşmanlığı yaparken kullandığı argumanlardan birisi bildiğiniz üzere. Türkçe Ezan okunup okunmamasına katılıp katılmak ayrı bir konu ama Türkçe Ezan’ı zulüm olarak nitelemek taassuplaşmış bir aklın tezahürüdür.
 

Başbakan’ın ceza aldığı şiir olan;
"minareler süngü, kubbeler miğfer
camiler kışlamız, mü'minler asker!"
dizelerinin sahibi kimdir?

Demekle Olmuyor, Haklı...

Yazar: 
Tamer Yazar
Yazının Yazıldığı Tarih: 
10-10-2013

Başbakan Erdoğan bir konuda haklı… !!!

“Bal, bal demekle ağız tatlanmaz. Balı yersen ağız tatlanır…”

Haklı, ki şuradan anlıyoruz, demokrasi paketleri açmakla demokrat olunamıyor ya da “yetmez ama EVET” leri sıralamakla demokrasi yaratılamıyor… !!!

Ama Erdoğan’ın sözleri bunla da bitmemiş…

Okuyalım mı devamını?

“Her sabah 'Türküm' demekle Türk olunmaz. Her sabah 'doğruyum, çalışkanım' demekle doğru ve çalışkan olunmaz. Çocuklara her gün aynı şeyleri söyleterek ancak ve ancak lafzı hafızalara kazırsınız ama anlamla ilgili hiçbir yansıma göremezsiniz. İnsan sabah okul bahçesinde slogan tekrarlayarak değil, ailesinden, öğretmenlerinden, çevresinden aldığı eğitimle, terbiyeyle bir takım değerlere sahip olur. ''

AB'nin Kıbrıslı Türklere Desteği

Dünden beri Avrupa Birliği Komisyonu'nun Türkiye'ye İlişkin İlerleme Raporu'nun taslağını satır satır okuyarak inceliyorum. 

Komisyon Başkanı Stefan Füle, gerçekten de Kıbrıslı Rumların kendi çıkarları doğrultusunda kasten ve bilinçli bir şekilde Türkiye ile AB arasındaki ilişkiyi zehirlediklerinin farkına varmış. Bu nedenle de hazırladığı "Rapor Taslağı" geçmiş yıllarınkinden farklı. Tabii şimdilik farklı, Rumlar müdahale edip, içeriğini kendi istekleri ve çıkarları doğrultusunda değiştirene kadar.

Rumlar bu konuda çok başarılılar. Rapor taslağının içeriğinin, kendi çıkar ve beklentileri doğrultusunda değiştirilmesi için hem her tür girişimi, hem de her çeşit rezilliği yapmaktan çekinmiyorlar. Bu "girişim" tanımlamasının içine şantaj gibi eylemler de dahil ediliyor zaman zaman. 

Demokratikleşme Paketi'nin Düşündürdükleri

Yazar: 
Meçhulyolcu
Yazının Yazıldığı Tarih: 
04.10.2013

Demagoji Paketi:

PKK ile müzakereler Habur utancı ile yeni bir ivme kazanmıştı. AKP Hükümeti, geliştirdiği siyaset ile dağdaki eşkıya güruhunu şehirlere indirmeyi ve böylece dağları teröristlerden temizlemeyi planlamıştı. Ancak dağdan inenlerin sayıları çok az oldu. Teröristler, yöre halkı ve BDP tarafından destan yazmış kahramanlar gibi karşılanınca bu durum bir skandala dönüştü. Türkiye genelinde bu utanç verici durum telin edildi, kınandı ve yuhalandı. Bu rezalete kapı aralayan hükümet olduğundan bu utançtan ve eleştirilerden payına düşeni aldı.

PKK’nın eylemlerini durdurmak için siyaset mekanizması yeni önlemler geliştirdi. Adı önceleri ‘Kürt Sorunu’ olan bu sorunu farklı şekillere büründürüp, gizli bir şekilde İmralı Cezaevi’nde müebbede mahkum edilen çocuk katili ‘apo’ ile gizli görüşmeler yapıldı.

Ezan'ı Anlamak Zulüm mü??

Yazar: 
Tamer Yazar
Yazının Yazıldığı Tarih: 
11-10-2013

Geçen gün Başbakanı dinlerken, bir ifadesine takılı kaldım… !!!

“Milletimin şunu özellikle bilmesini isterim; Andımız'ın yazarı olan Reşit Galip, Türkçe ezan zulmünün mimarlarından, Türkçe ezan metninin yazarlarındandır.”

Başbakan’ın duruma bakışı da gösteriyor ki, Ezan’ın Türkçe okunması bir zulüm…

İnananların, Ezan noktasındaki Arapça seslenişe Türkçe ekleme çabası da…

Ezan’ı Türkçe dinleme gayreti de…

Tamam da niye?

Şu bir gerçek, hepimiz istisnasız günde 5 vakit okunan Ezan’ı dinleyenleriz.

Kapitalizm, Komünizm ve “Gezi Direnişi”

11-12 Ekim 2013 tarihlerinde Bakırköy Belediyesi Yunus Emre Kültür Merkezi'nde Bakırköy Belediyesi ve MonoKL (Mono Kurgusuz Labirent) Yayınları işbirliğiyle "Küreselleşme ve Yeni Sol"  konferansı düzenlendi.  Konferansa tanınmış filozoflar olan Fransız Alain Badiou ile Slovenyalı Slavoj Zizek’in konuşmaları damga vurdu. Büyük ilgi gören konferansa CHP Genel Başkanı Sn.  Kılıçdaroğlu da katıldı.

Gezi Direnişinde öldürülen gençlere, direnenlere adanan "Küreselleşme ve Yeni Sol" konferansının ikinci gününde Fransız filozof Alain Badiou'nün "Yaşasın yeni Türkiye Hareketi" diyerek salonu selamlaması "Her Yer Taksim Her Yer Direniş" sloganı ve alkışlarla yanıtlandı.

Konferansta konuşan Badiou ve Slavoj Zizek, küresel kapitalizmin her türüne karşı olduklarını vurguladılar. Özellikle Fransız filozof Badiou, günümüz dünyasının biçimlendirilmesine etki eden aşağıdaki dört unsura dikkat çekti:

  1. Küresel kapitalizmin yanında olan sağcı hükümetler.
  2. Küresel kapitalizmi kabul edilebilir hale getirmeye çalışan eski solcular.
  3. Sert sağ diyebileceğim dinci, milliyetçi, ırkçı faşist yaklaşımlar.
  4. Halkın kolektif çıkarlarına yönelik olan komünizmdir.