Kasım 2013

“Kızlı-Erkekli Ev” Kampanyasının Gerçek Amacı

Ülkemizde son günlerin en çok tartışılan gündem maddesi, Başbakan Erdoğan’ın ortaya attığı “Kızlı-Erkekli Ev” konusu! Şimdi; evlerde, basında, televizyon kanallarında vs. en çok konuşulan konu bu!  

Başbakan Erdoğan, partisinin düzenlediği Kızılcahamam toplantısının son gününde;

 “Biz sorumluluk makamında, muhafazakâr demokrat bir parti olarak herkesin çocukları bize emanettir. Biz kızların, erkeklerin devletin yurtlarında karışık kalmasına müsaade etmedik, etmiyoruz. Valiliklerimizle, emniyet teşkilatımızla bu tür ihbarları değerlendirip, üzerine gidiyoruz” dedi.

Fakat ertesi gün Başbakan Erdoğan’ın yakın mesai arkadaşı, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ise yaptığı açıklamada, Başbakan'ın, "kızlı- erkekli aynı evde kalınmasıyla ilgili çalışma başlattığı haberlerini yalanlamış "düpedüz asparagas bir haber, ilgi alanımızda değil, böyle bir yetkimiz de niyetimiz de yok" diye olayı kapat istemişti.

Uluslararası Sistemin G’üç Boyutlu Stratejisi

Yazar: 
Şahin KESKİN
Yazının Yazıldığı Tarih: 
28 Ocak 2012

Uluslararası sistemin görünen üçgeni, Rusya- Amerika Birleşik Devletleri-Çin Halk Cumhuriyeti arasında döndüğünü ve oluşan bu yuvarlak şeklin dünya aktif politikası olduğunu tarihi süreçte tanık olduk. Dünya, Soğuk Savaş yıllarını tersten ve baş aktörleri değişmiş olarak okuyor. Çin Halk Cumhuriyeti-Amerika Birleşik Devletleri arasında geçerken, merak edilen ülke Rusya hangi tarafta olacaktır. 1970’lerden itibaren ABD’nin ÇHC’yi, Sovyetler’e karşı bir denge unsuru olarak değerlendirmeye başlaması; Sovyetler Birliği’nin de Hindistan’ı ÇHC’ye karşı benzer bir biçimde görmesi; ÇHC’nin de Pakistan’ı özellikle Hindistan’a karşı bir koz olarak kullanma çalışması  şeklinde bir fonksiyon üretilmişti. İki kutuplu sistemde, baş aktörlerin diğer ülkeleri ittifaklarına katmaktan önce, etki kapasitelerini genişletme çabasına girişmişlerdir. Soğuk Savaş döneminde nükleer silahlanma yarışı dünyanın haznesini caydırma yürüyüşleri ile engellenmişti. Amerika Birleşik Devletleri Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’ne karşı almış olduğu başarıda; 1970’li yıllarda Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği ile Çin Halk Cumhuriyeti arasındaki ilişkiler giderek bozulmuş  olmasındadır.

Başbakan'ın Ahlakı

Karşısında korkup titreyen bedeviye ‘kendine gel, ben hükümdar değilim’ diyen, kendi işini kendi gören, bir yolculuk esnasında yemek için durulunca yapılan hazırlıkta görev bölümünde yakacak temin etme görevini alan, kimseye küsmeyen, küskünleri barıştıran, Kur’an’ın ‘yapmayacağınız şeyleri niye söylüyorsunuz’ ve ‘emrolunduğu gibi dosdoğru ol’ ayetlerini ilke edinen, hiç yalan sözü işitilmeyen bir büyük Peygamber, Hz. Muhammed…

Hz. Muhammed’in malını feda etmede en önde giden kişi dediği, öldüğünde geride ne bir dirhem ne bir dinar bırakmayan, halifelik görevini “Ey halkım! Ben size yönetici oldum. Halbuki sizin en hayırlınız değilim. Eğer iyi işler yaparsam, bana yardım ediniz. Eğer yanlış işler yaparsam bana doğru yolu gösteriniz. Doğruluk, emanettir. Yalancılık, hıyanettir. Sizin en zayıfınız benim yanımda güçlüdür ki, onun hakkını müdafaa ederim. En güçlünüz benim yanımda zayıftır ki, başkasının hakkını ondan alırım.” şiarıyla yerine getiren cömertlerin cömerti Hz. Ebubekir…

Erkek Devletin Şiddet Öznesi: KADIN

Şiddet, bireyin tüm eklentilerin altında kendi bedenine yönelik öfkesinin dışavurumudur. Arno Gruen, şiddet üzerine ele aldığı İçimizdeki Yabancı kitabında bu olayı psikanalitik boyutla irdeler. Şiddet olgusu, toplumların diyalektik şekilde aktarabileceği bir sorun değildir. Çünkü şiddet, Habermasçı okumaya atıfla kamusal alanda toplumu aşkın, bireye içkin bir tavırdır. Şiddetin türevleri, bireysel gelişim evresine göre çeşitlenmektedir. Çocukken bir oyuncağa uygulanan şiddet, sırasıyla arkadaşa, ebeveyne, yabancıya ve güç ölçüsünde topluma yansıtılabilir.

Şiddetin yansıtılabilir olması, bireyin kendine yabancılaşmasının katsayısıyla orantılıdır. Sözel ve fiziksel şiddetin birey bilinçaltında inşa edildiği göz önüne alındığında ise yansıtılabilir şiddet, psikopatolojik bir durumdur. Hazzın, nefretle karşılaşması şiddetin inşasında kritik bir önem taşır. Haz almaksa, mahrumiyetin özgürleşme sınırını aşmakla gerçekleşir. Her halükarda bastırılmışlık duygusu ve bastırılmış dürtüler şiddeti birey merkezinden alarak ikinci veya üçüncü nesneye, özneye yönlendirmektedir. Hitler’in ve ondan bağımsız Nazi devrinin Auschwitz’de yaptığı da kendine duyduğu tarifsiz nefretin ötekine aktarılmasıdır.

AB Eğitim Politikaları ve Türk Eğitim Sistemine Etkileri

Kaynak Yazarı: 
Prof. Dr. Mustafa Sağlam
Kaynak Yazarı: 
Fatma Özüdoğru
Kaynak Yazarı: 
Funda Çıray

Ustanın Sıkıntısı ve Fenerbahçe…

Usta şu aralar çok sıkıntılı, sinirli ve öfkeli. Nasıl olmasın ki? Hangi dalı tutsa elinde kalıyor.

Emeklilere edilen her vaat sürekli boş çıkıyor.

Esnaf kan ağlıyor. Ustanın gözdesi AVM ler bile tatsız. Tarım zaten bitti. Özellikle küçük üretici alevler içinde.

Akıllı bilgisayar dağıtımı balon oldu, elde patladı. 4+4+4 tutmadı.

İşçi ve memurun hayatı kaydı. Şimdide son dayanakları kıdem tazminatları hakkı gasp edilecek.

İki senedir ensesine vur lokmasını al halk değişti. Hakkını arıyor. Polise, biber gazına, copa, tutuklanmaya aldırmıyor, direniyor.

En son gezi parkı direnişi sanki ustanın şimdiye kadar yaptığı bütün planları allak bullak etti. Ustaya karşıyım cevabında başına neler geleceğini bile bile halk anketlerde giderek daha güçlü karşı çıkıyor.

Milliyetçilik Nedir, Ne olmalıdır?

Milliyetçiliğin sözlük karşılığını baktığımızda çok çeşitli tariflere rastlıyoruz. Yalın, basit tariflerden tutun da, en karmaşık tariflere kadar görmek mümkün. Çıkarcıların bu oldukça soyut kavramı kendilerine nasıl yontmaya çalıştıklarını görmemek için kör olmak lazım.

Rumlar AB'nin Etkin Katılımını İstiyor

Rumlar, AB’nin etkin bir şekilde, Kıbrıs sorununa ilişkin müzakerelerde taraf olmasını ve masada yer almasını istiyorlar ve bu konuda da çok ısrarlılar.

 

Bir taraftan Anastasiades, diğer taraftan da yardımcıları ve kurmayları hiç durmadan Avrupalı yetkililer ile görüşüyorlar ve onları bu konuda ikna etmeye ve taraf olmaya çalışıyorlar.

 

Anastasiadis geçtiğimiz haftaların içinde, Brüksel'de Almanya Başbakanı Angela Merkel ve Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande ile bu konuyu görüştüğünü ve destek aldığını açıklamıştı, şimdi de iki Avrupa lideri ile telefonda ayrı ayrı görüşerek müzakerelerde AB'nin taraf olması veya da masada oturması konusunu gündeme getirdiğini ve anlayışla karşılandığını söylüyor.

Liderlerin Buluşması

KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu ile Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis, bu akşam (25 Kasım Pazartesi) ara bölgede bir araya gelecekler. Dostça görüşme ara bölgedeki Chateau Status Restoran'da saat 18.30'da başlayacak.   

 

Almanya Niye Gelişmiş Ülke

Tren ulaşımı Almanya’da tam yüz sene evvel hayata geçirilmiş. Her yöne sık sık ve düzenli tren seferleri var. Yabancı olsun yerli olsun, Almanca bilsin veya bilmesin tüm yolcular için her tür kolaylık düşünülmüş.

Almanya’da yüz sene evvel tren taşımacılığına verilen tekel de son bulmak üzere. Bu yüz yıllık tekel nedeni ile şehirlerarası otobüs taşımacılığı yok. Doğal olarak otobüs terminali de yok. Var olan özel otobüsler sadece turistleri gezdirmek için kullanılıyor ve Türkiye’de 30 sene evvel kullanılanların modelinde. Ne internet var, ne koltukların arkasında ekran. Yolculuk esnasında film seyredip, müzik dinlemek olanağı yok. Otobüslerde muavin de yok. Bu nedenle de, ne çay, ne kahve, ne de su ve yiyecek ikramı var. Açıkçası hiçbir şey, hiçbir hizmet yok otobüslerde.