Kasım 2013

FIFA, KTFF ve KOP

"FIFA"nın açılımı " Fédération Internationale de Football Association" olup 21 Mayıs 1904 tarihinde İsviçre'nin Zürih kentinde kurulmuştur. 209 tane ulusal futbol kurumunun üye olduğu çeşitli ülkelerin Futbol, Salon Futbolu ve Plaj Futbolu kurumlarından oluşan Uluslararası bir Federasyondur. Genel uygulamada her ülkeden sadece bir futbol kurumu üye olabilmektedir. İngiltere bu uygulamanın dışına çıkabilmiş ve birden fazla futbol kurumunun üye olabilmesine olanak sağlayan yasasını yıllar önce yapmıştır.

 

"KTFF"nın açılımı "Kıbrıs Türk Futbol Federasyonu" olup 29 Ekim 1955 tarihide Lefkoşa'da kurulmuştur. Bünyesinde Lefkoşa, Gazimağusa, İskele, Girne ve Güzelyurt ilçelerinde faaliyet gösteren tüm Kıbrıs Türk futbol takımlarını barındırmakta olup Kıbrıslı Türklerin ilk ve en eski spor federasyonudur. KKTC BM tarafından tanınan bir ülke olmadığından FIFA veya UEFA'ya üye olarak kabul edilmemektedir.

Türban ve Müslüman

Türbanın bir siyasal egemenlik aracına nasıl dönüştüğünü özellikle son on yıldır ibretle izliyoruz. Yasakçı zihniyetin bu egemenliğe nasıl katkı sunduğu da ayrı bir tartışma konusu. Artık türban bir siyasi simge olmaktan ziyade yeşil sermayenin zenginliğinin bir işaretidir, sembolüdür. Anadolu kadınının kafasında ki örtüyle Meclis’te ki türbanı bir sayanın ya gözleri şaşıdır ya kalbi!

Türban Anadolu Müslümanlığının nasıl dar kafalara hapsedildiğinin bir göstergesidir. Anadolu insanının samimi duygu ve inancının sömürülerek maneviyat odaklı ve emeğe dayalı değerlerinden şekle, gösterişe doğru bir evrimidir, tezahürüdür.  Tarikatları, tekkeleri, zaviyeleri, kerhaneye, meyhaneye çeviren zihniyetin tekrar sahneye koyduğu şeriat basamaklarının ilk adımıdır. Şeriatı İslam diye yutturup, onu da ılımlısına bulayıp bir  Afganistan, Arabistan gibi emperyalist ABD ile işbirliğinin bir yansımasıdır.

Her Seçimle Gelen Yine Seçimle Gider mi?

Başbakan Tayyip Erdoğan, 25.10.2013 tarihinde AK Parti il başkanlarıyla bir araya geldi. Başbakan Erdoğan konuşmasında,

Bizi, içeride ve dışarıda diktatörlükle, vesayet kurmakla suçlayanlara hodri meydan diyorum. 5 ay sonra seçimler var, buyursunlar; 30 Mart’ta sandıkta kozlarını paylaşsınlar. Eğer bu ülkede bir diktatör varsa buyursunlar bu diktatörü sandık yoluyla indirsinler” dedi.

***

Açıkça ortada! Başbakan Erdoğan, diktatörlüğü bir türlü kabullenemiyor. Başbakan Erdoğan, 11 yıllık iktidar uygulamalarıyla; Türkiye’de Atatürkçü Cumhuriyet düzenine karşı bir karşı devrimci hareketle adım adım emperyalist işbirlikçisi, dini siyasete alet eden, laikliği tahrip eden, bölücülüğe hizmet eden, gerici bir vesayet rejimi kurmaya çalıştığını ise asla onaylamıyor. Başbakan Erdoğan, ‘işte meydan, işte sandık; gelin beni seçimle devirin!’ diye siyasi rakiplerine meydan okuyor. 

Müzakereler ve Çapraz Ziyaret

Rum lider Anastasiades'in, Türk müzakerecinin Yunanistan Dışişleri bakanı ile, Rum müzakerecinin de Türkiye Dışişleri bakanı ile görüşmesini "Ortak Açıklama" üzerinde mutabakata varılmasından sonrasına bağlaması, söz konusu çapraz görüşmelerin hiç yapılamayacağının en somut delili bence.

Bu çapraz görüşmenin olamayacağını ve Kıbrıslı Rumların bu görüşmelerin gerçekleşmemesi için elden geleni yapacağını 9 Ekim tarihli yazımda net olarak ve gerekçesi ile yazmıştım. o günkü düşüncemin gerekçesi, Yunanistan Dışişleri bakanı Evangelos Venizelos'un New York dönüşü sonrasında Atina'da yaptığı resmi açıklamada, çapraz görüşmelerin "Kıbrıs Cumhuriyeti hükümetinin talebi üzerine", yapılacağını dile getirmesiydi.

II. Abdülhamid Han’ın Petrol Haritası Ve Haçlı Zihniyeti

Yazar: 
Koray KAMACI

Osmanlı Padişahları’nın en önemlilerinden biri olan Sultan II. Abdülhamid Han, tüm dünyada gündeme gelen ve stratejik bir maden olduğu kabul edilen petrol için büyük çaba harcamıştır. O zamanlar Devlet’te yetişmiş jeoloji ve maden mühendisi olmaması, Osmanlı Devleti’nin elini kolunu bağlıyordu. Ancak uğruna savaşların çıkartılacağı, yeni bir dünya düzeninin oluşturulacağı petrolün ehemmiyetini anlayan Sultan II. Abdülhamid Han sıkıntıları kendi fedakârlıkları ile aşmaya çalıştı. Hazine-i Hassa’dan, yani Padişahın şahsi malından ödenek çıkartılarak geniş kapsamlı bir petrol rezervi çalışmasına girildi. Sultan’ın kendi parası ile yaptırdığı çalışmada, yabancı ve yerli mühendisler yer aldı. Musul ve Bağdat havalisinde, Dicle ve Fırat nehirleri havzasında petrol taraması yapıldı. Alman maden mühendisi Paul Groskoph ve Habip Necip Efendi yönetimindeki araştırma ekibi çalışmalarını 22 Ekim 1901’de Sultan II. Abdülhamid Han’a sundular.

Kadına Dair...

DÜNYA EKONOMİK FORUMU, “Cinsiyet Uçurumu Raporu”(x) yayınlamış ve bu raporda Türkiye’ye ilişkin veriler de var…

Rapor;

“Eğitime ulaşım”, 

“İş yaşamına katılım ve fırsat eşitliği”,

“Siyasi hayatta yer alma”,

“Sağlık ve hayatta kalma” konu başlıklarında hazırlanmış.

Türkiye…

Kadın-erkek arasındaki eşitsizliği ortaya koyan endekste, 136 ülke arasında, 120. sırada yer almış…

Geçtiğimiz yıl 124'üncü sırada yer alan Türkiye, 2006'da 115 ülke arasında 105'inci sıradaydıymış.

Türkiye'ye ait diğer veriler de şöyle sıralanmış:

Türkistan, Türk Dünyası ve Dünya Türkleri

Yazar: 
Hasan RAY
Yazının Yazıldığı Tarih: 
2/11/2013

“Türk Dünyası” kavramı daha çok kültürel (dil, aidiyet gibi)  bir birlikteliği ifade eder. “Türkistan” kavramının aksine daha kapsayıcı ve coğrafyadan öte bir birlikteliği vadeder.  Coğrafi olarak da “Orta Asya” kastedilir oysaki “Türk Dünyası” sınırlara hapsedilebilecek bir kavram değildir.

“Türkistan” , Orta Asya'da batıda Hazar Denizi ve Aşağı Volga'dan başlamak üzere doğuda Moğolistan'daki Altay Dağlarına, güneyde Kopet - Hindukuş - Kuenlun dağlarına, kuzeyde Aral ve Balkaş göllerinin ötesinde Kırgız kadar uzanan yüzölçümü 6 milyon km²'den geniş coğrafi ve tarihi bölge. [1] “Türk Dünyası” diyebileceğimiz sınırları net bir yer yoktur. Ancak kalıplaşmış bir ifade vardır ki o da “Adriyatikten Çin Seddine Kadar Türk Dünyası”dır.

Marmaray Arızaları

Hatırlanacaktır, Marmaray daha ilk gün arıza yapmıştı. Mazeret ise pek de inandırıcı değildi. Nasıl inandırıcı olabilir ki Vatandaş imdat frenini çekmiş miş. Akla hemen şu soru geliyor. Artık metroya iyice alışmış olan İstanbul halkı tamamen aynı olan Marmarayda neden imdat frenini çeksin? Biraz yerseniz mantığı gibi geldi. Aslında iktidar olumsuz birçok durumda öyle sebepler söylüyor ki artık bu tür sebeplere şaşırmıyoruz. Nasıl olsa benim vatandaşım inanır.

Dün Marmray tekrar arıza yapmış. Üstelik bu sefer kapılar da açılmamış. İnsanlar kırk beş dakika mahsur kaldıktan sonra dışarı çıkmış ve yürüyerek karşıya geçmişler. İnsanın aklına şu geliyor. Acaba bu tren hiç yapılmasaydı. Sadece tünel yapılsaydı, insanlar yürüyerek geçselerdi daha iyi olmaz mıydı?

Türban ve Atatürk-1

Atatürk’ün Türk kadınının örtünmesi, kılık kıyafeti ile ilgili görüşü aslında çok açıktır. Bunu anlamak için Atatürk’ün devrim anlayışına bakmak ve çevresindeki başörtülü, çarşaflı hanımlarla ilişkisini incelemek bile yeterlidir. Tabi önyargılarınızı bir kenara bırakarak…

Bu duruma ilk örnekler Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım ve eşi Latife Hanım’dır. Annesi Zübeyde Hanım’ın başının örtülü, eşi Latife Hanım’ın çarşaflı olması bize Atatürk’ün bu kıyafetleri bir ölçü olarak kabul ettiğini göstermesinden ziyade nasıl bir geleneksel ve kültürel bir ortamda yetiştiğinin göstergesidir. Ve aynı zamanda O’nun bu kültüre saygısının..

Türbanın Meclise Girmesi, Karşı Devrimin Atatürkçülüğe Ağır Bir Darbesidir!

En nihayet gerici siyasi İslam’ın partisi AKP, bu siyasi hareketin bir sembolü haline gelen türbanı Atatürk’ün meclisine soktu. Türbanın bu zaferi, her ne kadar “inanç özgürlüğü” olarak gerekçelendiriliyor olsa da; asıl amaç, AKP tarafından yaklaşan seçimlerde oy toplamak için “din istismarı” yapmaktır.

Haziran ve Temmuz aylarına damga vuran ve bütün dünyada geniş yankı bulan “Gezi Direnişi”, arkasından 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nın 90. Yıl dönümünde Ankara, İzmir, İstanbul, Bursa, Antalya vs . gibi yurdun dört bir köşesinde milyonların coşkuyla kutlamaları; önümüzdeki seçimlerin sonucu bakımından AKP’yi oldukça panikletmiş durumda! Bu nedenle AKP kurmayları, seçim malzemesi, yapacak ne kadar etkili konu varsa, seçimlerden önce bir iktidar partisi olarak Türkiye’nin gündemine taşıyor: