Mayıs 2014

Doğru Söyleyeni Kovarlar

Amerika Birleşik Devletleri Güney Kıbrıs Büyükelçisi John Koenig’in geçen hafta sonunda Kıbrıs Rum tarafından yayınlanan Fileleftheros gazetesine verdiği röportajda söyledikleri Rumları ürkütmüşe benziyor.

 

Aslında benziyor sözü fazla iyimser ve iyi niyetli. Gerçekten de Koenig’in söyledikleri Rumları çok ürküttü ve Rum siyasiler ağız birliği etmişçesine sert tepkilerini dile getirdiler.

 

ABD Elçisi Koenig gerçekte iyi bir diplomat ve dobracı bir kişi. Benim şahsi değerlendirmeme göre doğru gördüklerini diplomasinin nezaket labirentleri içine sokmadan açık sözlülükle dile getiriyor. ABD Dışişlerinden gelen görüş ve talimatları ise diplomatik dille taraflara aktarıyor.

İşçilerin Ölmelerine Değil, Yürümelerine Karşı Önlem Alınır Bu Ülkede

%43 AKP’nin oy aldığı bir beldede maden patlaması yaşanıyor ve yüzlerce insan canlı canlı kara toprağa gömülüyor.

Bunun üzerine tüm milli günlere karşı olan hükümet 3 gün milli yas ilan ediyor iyi mi?!

Bayramlarla, kutlamalarla milletin bir araya gelip, ortak duyguda buluşmasını istemeyen hükümet, kendi sorumsuzluklarından kaynaklanan bu katliamla milleti ortak acıyla bir araya getiriyor.

Bir hafta öncesinde konuyla ilgili araştırma önergesini ret edip, “Her şey kusursuzdur, gerek yok” diyen hükümet yüzlerce kişinin ölümüne sebebiyet verenlerin önünü açıyor.

Ortada Toplu Mezar Yok

Söyleşi: Özlem Doğan

Ermeni soykırımını destekleyenlerin, bu iddialarının temelsiz olduğunu kendilerinin de bildiğini ifade eden Prof. Dr. Ata Atun “Ermeni soykırımının yapıldığını farz edelim; o halde bu bir buçuk milyon kişinin gömüldüğü toplu mezarlar nerede” diye konuştu.

 

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın 1915 olaylarında hayatını kaybeden Ermenilere dilediği baş sağlığı mesajı sözde Ermeni soykırımı iddiasını yeniden alevlendirdi.  Amerika Ermeni Ulusal Komitesinin (ANCA) Erdoğan’ın 1915 olaylarına ilişkin taziye mesajını ‘inkarı yeniden paketleme’ çabası olarak yorumlaması ise bu iyi niyet mesajının Ermenistan tarafından dostluk ifadesi olarak algılanmadığını gözler önüne serdi. Hiçbir tarihsel gerçeğe dayanmayan sözde Ermeni soykırımını, tehciri ve Başbakan’ın taziye mesajını Yakın Doğu Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ata Atun’la konuştuk.

Maden İşçilerin Kaza Ölümü; Bir Kader Mi?

İki gündür yüreğimiz yanıyor. Soma'daki Maden kazasına bütün Türkiye ağlıyor ve yas tutuyor.  Son gelen rakamlar kazanın ürkütücü boyutunu gözler önüne seriyor. Hükümetin büyük ölçüde kontrol ettiği medya üzerinden kamuoyuna ufak ufak sunulan rakamlar her geçen saat yukarıya doğru yükseliyor.

Aslında 13 Mayıs 2014 de cereyan eden Soma faciası, kaza görüntüsü altında tam anlamıyla işlenmiş toplu bir cinayetten başka bir şey değildir. Bu tespiti, Soma kazasını değerlendiren ülkenin büyük sendika konfederasyon başkanları da paylaşmaktadırlar.  

Bu toplu cinayetten sorumlu olanlar;

Tapınak Şövalyeleri Kimdir; Amaçları Nelerdir?

Yazar: 
Meçhulyolcu

 

Tapınak Şövalyeleri, 1119-1318 yılları arasında Hıristiyan Dünyası’nda çok önemli bir yer tutmuştur. Kuruluş amaçlarıyla, krallarla ilişkileriyle, Hıristiyanlığa yaptığı hizmetleriyle ve Haçlı Savaşları’ndaki gayretleriyle çoğu zaman takdirle karşılanmış, bir dönem sonunda da Kiliseden aforoz edilerek cezalandırılmıştır.

Kudüs’e haç vazifesini yapmaya giden Hıristiyan hacılar, eşkıyalar tarafından sürekli soyuluyor ve katlediliyordu. Fransız Hugues de Payen, Hıristiyan hacıları bu çileden kurtarmak için 1119 yılında seçkin dokuz şövalyeden oluşan bir gurup kurmuştur. Payen, dokuz kişilik gurubun Katolik Kilisesi tarafından tanınmasını talep etmiştir. Katolik Kilisesi ve Kudüs Kralı II. Baudouine, Tapınak Şövalyeleri’nin tarikat kimliği içinde faaliyet göstermelerine izin vererek, Müslümanlar tarafından ‘Zeytin Dağı’ diye bilinen bir dağda yerleşmelerine müsaade etmiştir. Mescid-i Aksa’nın ve Süleyman Tapınağı’nın burada olması nedeniyle ‘İsa’nın ve Süleyman Tapınağı’nın takipçileri’ unvanıyla faaliyetlerine başlamıştır.

AB’nin Aracılığı Kabul Edilemez

Bugünlerde birçok farklı kesim ağız birliği etmişçesine, Kıbrıs'ta görüşmelerin yeni bir açmaza doğru gittiğini dile getiriyor.

 

Rumların niyeti yavaş yavaş ortaya çıkmaya başladı.

BM'nin son 50 yılda oluşturduğu parametrelerin dışına çıkarak, değiştirmek ve Kıbrıs müzakerelerini yeni bir kulvara sokmak.

 

Bu çabalarından birincisini Maraş konusu oluşturuyor.

Asrın Felaketi: Soma İşçi Katliamı

Yazar: 
Meçhulyolcu

Asrın faciası mı, asrın pişkinliği mi?

Türkiye, yıllar boyu iş kazalarıyla çalkalanıyor. En son, 13 Mayıs 2014 tarihinde, saat 15:15’te Soma’da büyük bir maden faciası meydana geldi; millet olarak büyük bir travma yaşadık. Millet olarak yüreğimiz yandı, kavruldu. Maden işçilerimizin eşleri, dostları, anne ve babaları, çocukları maden ocağının önünde mahşeri bir kalabalık oluşturdu. Ağlayanlar, bayılanlar ve kriz geçirenler ekranlara yansıdı. Kimi maden şehidimiz henüz askerden yeni gelmiş, kimi maden şehidimiz yeni evlenmiş, kimi maden şehidimiz gurbete gelmişti. Hepsinin ortak amacı ekmek parası kazanmaktı. Ne acıdır ki; bir lokma ekmek için girdikleri maden ocağı hepsine mezar oldu. Resmi ve gayri resmi açıklamalar peşi sıra gelmeye başladı. Yangının sebebi, trafoların patlaması olarak gösterildi. Ertesi gün, maden mühendisleri, trafoların patlama risklerinin olmadığını söylediler. Böylece Enerji Bakanının ilk gün açıkladığı ‘trafolar patladı’ sözü de boş çıktı.

AİHM’nin Yüzkarası Kararı

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Kıbrıs Barış Harekatı ile ilgili 12 Mayıs öğleden sonra açıkladığı karar, tam bir yüzkarası AİHM ve Avrupa Birliği için. Ne kadar güvenilmez olduklarını gözler önüne serdi bu taraflı ve hukuk dünyası için yüzkarası olacak karar. Halkımız içinde bir deyim var ya, "Köpek köpeği ısırmaz" diye, bu kararı okuyunca aklıma o söz geldi ve sadece güldüm…

AİHM belli ki, 1963-1974 yılları arasında uğradığımız soykırımı, BM'nin Ortega başkanlığındaki heyetinin 1964 yılında adaya gelip yakılan yıkılan Türk ve Rum köylerini! tespit ederek hazırladığı ünlü "Ortega Raporu"nu unutmuş, o dönemde Avrupa'nın ve Amerika'nın önde gelen gazetelerinin adaya gelip bizzat göz şahidi olan muhabirlerinin yazdıkları katliam ve soykırım haberlerini görmezlikten gelmiş.

Günah Keçisi mi İstiyoruz, Adalet mi?

Manisa Başsavcısı "Gözaltına alacağımız amirler de işçilerle beraber ölmüş" dedi.

Maden faciası soruşturmasını yürüten Akhisar Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahiner, savcılığın internet sitesinden yazılı açıklama yaptı. Şahiner, Soma Cumhuriyet Savcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında gözaltında tutulan şüpheli bulunmadığını duyurdu. Şahiner, soruşturma kapsamlı bir şekilde tamamlanınca suçun hukuki vasıflandırılmasının bilahare Türk Ceza Kanununun ilgili maddeleri kapsamında görevli Cumhuriyet Savcıları tarafından değerlendirileceğinin altını çizdi.

Kader Mi? Fıtrat Mı? Adını Sen Koy...

Siyaset, gerçekten de çok garip bir faaliyet ülkemizde... Kutuplaşmanın ve saflaşmanın bu kadar körüklendiği bir başka ülke de yoktur sanırım... Vahşi kapitalist ekonomik düzenin, ülkemizde, iktisadî faaliyetleri ve çalışma ahlakını ne duruma getirdiği/soktuğu şu son yaşadığımız Manisa-Soma faciasıyla netleşmiştir... Bir ülkede bir facia yaşanmış ve insanları büyük acılara gark etmiş... Hâlâ birtakım beyzadeler, iktidarını koruma ve erkini tahkim etme telaşındalar... Sözüm ona "Yeni Türkiye'den" bahsetmekteler... Her şey çok güzel memleketimizde... İnsanlar, insan onuruna yaraşır ücret ve yaşam koşullarında hayatlarını idame ettirebiliyorlar!.. Yüzsüzlük, kepazelik, adamsendecilik ve vurdumduymazlığın ülkemizi ne hâle getirdiği ortada... Ayrışma ve birbirini düşman belleme...

Düşünün ki, bir ülkenin yönetimine ve icraatına talip olmuş bir siyasetçi zümresi...

Sürekli olarak siyasetlerini kin ve nefret pompalama üzerine kurgulamış olsunlar...