Ekim 2014

Bizim Kaçırdığımız Fırsatı Rumlar Yakaladı

2011-2012 yıllarında İsviçre'de kurulmuş, sahipleri Türk olan ve uluslararası yakıt alımı ile satımı yapan bir şirket, Yeni iskele bölgesinde yakıt depolama tesisi kurmak istediği vakit aramızdan bazı kişi ve kuruluşlar protesto üzerine protesto yapıp, olumsuz kamuoyu yaratmış ve yatırımcı şirketi adadan kaçırmıştı.

 

Gerçekleştirilen protesto gösterileri görülmeye değerdi. Protestocular Bir taraftan doğa kirlenecek diye bağırırken, diğer taraftan da içtikleri sigaraların izmaritlerini yerlere atıp üzerlerine basıp çevreyi fütursuzca kirletiyorlardı. 

 

Neticede baskılar, eylemler derken, bizdeki tesis rafa kalkarken, Güney Kıbrıs'ta bölgenin en büyük "Yakıt depolama tesisi"nin kuruluşu bitmek üzere.

İşin ilginci, mevzubahis bizim tesis olunca ortalığı ayağa kaldıran kişi ve kuruluşlardan tek bir protesto sesi olmadığı gibi, AB'ye, BM'ye gönderilmiş tek bir satır yok. Yani İskele Boğazı'ndaki tesis doğaya zarar verecek de, Vasiliko'daki tesis mi zarar vermeyecek? Her ikisinin de adanın merkezi addedilen Lefkoşa'ya uzaklığı neredeyse aynı.

Son Osmanlı'nın Atatürk Hakkında Söyledikleri

Yazar: 
Gökhan Cebeci

   Bugün sırf Atatürk düşmanlığı nedeni ile Osmanlıya sarılan ve özlem duyan bir kesim var Türkiye’de.

   Atatürk’e nereden saldırabilirim, O’nun devrimlerine nasıl karşı gelebilirim düşüncesi ile ipe sapa gelmez yöntemler ve fikirler geliştiriyorlar.

 

   Yanlış anlaşılmasın. Osmanlı padişahlarına öyle çok muhabbet duyduklarından değil, basit iki-üç nedenden ötürü bunu yapıyorlar.

   Ya Osmanlı’da egemen olan köhnemiş yapı sayesinde sahip oldukları rantı Cumhuriyet döneminde kaybettiklerinden…

Halk Grevlerden Bıkmış

Sokakta, alışverişte, marketlerde, kahvelerde, çeşitli türdeki törenlerde ve yerlerde sohbet ettiğimiz insanımız sendikalardan ve sendikaların hiç bitmeyen grevlerinden bıkmış usanmış artık. Acı acı dile getiriyorlar şikayetlerini.

 

Neredeyse kamu görevlisi olmayan vatandaşların tümü "Eline güç geçiren sendika, yaptırımı olmayan Grev ve Referandum yasasının arkasına saklanıp, doymak bilmeyen egolarını tatmin etmek için sudan sebeplerle grev yapıyorlar, maaşlarını, emeklilik maaş primlerini ve emeklilik ikramiye yatırımlarını aksamasız ödeyen bizleri her seferinde mağdur edecek şekilde grev yapıyorlar, hayattan bezdiriyorlar" demekte, sanki de ağız birliği etmişçesine.

 

En çok kızdıkları, çekiştirdikleri ve arkalarından konuştukları da Elektrik Kurumu Sendikası (El-Sen), Hava Trafik Kontrolörleri Sendikası ve Öğretmenler Sendikası. Devlete de ver yansın ediyorlar, grevci ve açgözlü sendikacılara karşı vatandaşları koruyan her hangi bir yasa yapmadıkları için.

IŞİD ile Son Tango

Yazar: 
Meçhulyolcu
Yazının Yazıldığı Tarih: 
15.10.2014

Dünya ülkeleri, birden ortaya çıkartılan IŞİD Terör Örgütü’nü konuşuyor. IŞİD, Suriye ve Irak üzerinden Türkiye sınırına doğru, katliam yaparak ilerliyor. Kendini dünyanın jandarması olarak gören; işgal ettiği her ülkeye adalet, demokrasi ve hoşgörü götürdüğünü iddia eden ABD, dünyayı ve özellikle de İslam Coğrafyasını bu IŞİD denilen canavardan kurtarmak için kolları sıvamıştır. IŞİD Terör Örgütü’nün saldırılarının artması sonucunda; Kuzey Irak’ta ‘Çakma Kürdistan’ın lideri Barzani, Batılı ülkelerin ve Türkiye’nin desteklediği Peşmerge ordusunu IŞİD canavarının önüne dikmiştir. İki canavardan en büyüğü olan IŞİD, Barzani’nin ordusunu sinek gibi ezerek ilerleyişini sürdürmektedir. Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı Ayn el Arap’ın (Kobani) bazı bölgelerini işgal edip, bayrağını dikmiştir. Suriye ve Irak’ta pek çok köyü ve kenti ele geçiren IŞİD Terör Örgütü’nün önünden kaçan savunmasız Türkmenler, Ezidiler ve Kürtler, mülteci kampına dönen Türkiye’ye sığınmak zorunda kalmıştır. Türkiye’de bulunan PKK ve onun siyasal uzantısı HDP; TSK’nin, IŞİD’e karşı YPG, PYD ve Peşmerge kuvvetlerini korumasını; hatta PKK, YPG ve PYD’nin silahlandırılıp TSK ile birlikte IŞİD Terör Örgütü’ne karşı savaşma-sını teklif etmiştir. HDP-PKK ve Bebek Katili Öcalan şaşırmış olmalı ki; düşman bellediği TSK’dan medet umar hale gelmiştir.

Anastasiadis'in Denizde Egemenlik İddiası

Rum lider Anastasiadis sözde Cumhurbaşkanı seçildikten 11 ay sonra "kerhen" oturduğu müzakere masasından nihayet aklınca bir bahane uydurdu ve kalktı. Bahanesi de "Türk Deniz Kuvvetlerine ait gemilerin Kıbrıs Rum tarafının tek taraflı ilan ettiği Münhasır Ekonomik Bölgesi'nde" seyir yapması.

 

Kıbrıs Rum tarafının Avrupa Parlamentosu'nda görev yapan 5 milletvekili de hemen ve toplu halde aynı şikayetlerini Avrupa Parlamentosu'na yazılı bildirdiler.

 

Ya bunlar kör cahil, ya da ben.

 

Bizim aramızdan bazıları da "Türkiye gemilerini çeksin, müzakereler başlasın" diyecek kadar konudan uzak, gözü kapalı ve söylemeye dilim varmıyor ama "Kayıtsız koşulsuz Rum destekçisi."  Bu kişiler gemiler çoğulunu kullanırlarken "kaç tane gemi varmış ve neredeymiş bunlar" diye sormaktan da kendimi alamıyorum.

Türkiye Nereye Gidiyor?

Yeni Türkiye ve ileri demokrasi vizyonunun ülkemizi nerelere getirdiği ortada.

Adalet ve Kalkınma Partisi(AK Parti), Türkiye’de değişimin ve ilerlemenin kilometre taşı olarak görülmüştü. Daha önceki dönemlere göre cesur atılımlar yapılmıştı.

Yeni Türkiye şiarıyla yenilenen Türk Devlet Sisteminin geleceği nasıl şekillenecektir?

Devletin başında Cumhurbaşkanı olarak Sayın Recep Tayyip Erdoğan varken, yürütme noktasında Sayın Ahmet Davudoğlu bulunmakta iken...

Ata Atun'un Web Sitesine Gene Saldırı Yapıldı

Araştırmacı ve Köşe yazarı, Akademisyen Prof. Dr. Ata ATUN'un web sitesi, Rumların ve Ermenilerin bilinmesini istemedikleri, gerçekleri yansıtan konuları sitesinde yayınlaması ve son olarak da "Anastasiadis'in Denizde Egemenlik İddiası" başlıklı yazısı nedeni ile dünyaca ünlü hacker, yani izin almadan başkalarının bilgisayar ağına giren, kuruluş olan ANONYMOUS tarafından ele geçirilerek, yazıların içerikleri değiştirilmeye çalışılmıştır.

 

Kıbrıs sorunu konusunda uzman olan Prof. Dr. Ata Atun'un gerek Kıbrıs sorunu konusunda gerekse de Osmanlı Devleti döneminde Anadolu'nun doğu bölgelerinde 1915 yılında gerçekleştirilen Ermeni tehciri konusunda gerçekleri yansıtan İngilizce yayınları, gözden ve bilimden uzak tutulmaya çalışılmış gerçekleri göz önüne koyması ile bilinmektedir.

Petroldeki Düşüş Yapay

1945 yılında, II. Dünya Savaşı bittikten sonra, savaşın galipleri olan ABD, Rusya, Fransa ve İngiltere ile Çin, bir daha toplu ve kıtasal savaşlar olmasın diye yeni bir ruh ve anlayışla ve de diğer kurucu üyelerin Antlaşmayı onaylamasıyla 24 Ekim 1945 tarihinde "Birleşmiş Milletler Teşkilatını" kurarak,  1919 yılında kurulmuş olan "Milletler Cemiyeti"ni yeni baştan şekillendirdiler.

 

O günden sonra konvansiyonel silahların kullanıldığı ve "Dünya Savaşı" olarak anılabilecek toplu ve kıtasal bir savaş yaşanmadı, milyonlarca insan da ölmedi.  Ama ne savaşlar bitti ne de devletlerin bir diğerini zayıflatmak ve yok etmek için harcadığı çabalar. Yeni yöntemler bulundu ve mücadele halen acımasız bir şekilde, görünüşte kansız ama sonuçları çok üzücü bir şekilde devam ediyor.

 

Süreç içinde, gelişen teknoloji ile birlikte konvansiyonel silahlar, yani küçük veya büyük boyutta patlayıcıların kullanıldığı, insanoğlunu ve onunla birlikte de çevresindeki bitki veya hayvan olmasına bakılmaksızın tüm canlıları yok eden veya da yaralayan silahlar yerlerini sanal silahlara bıraktı.

KKTC'de ilk kez Türkçe veya İngilizce dillerinde akademik taramalı uluslararası konferans yapılıyor

KKTC'de ilk kez Türkçe veya İngilizce dillerinde akademik taramalı uluslararası konferans yapılıyor.

Akademik makalelerde “Türkçe” dönemi

Amerika Birleşik Devletlerinin akademik yaşamında saygın bir yeri olan ve UlrichsWeb, Index Copernicus, Google Scholar gibi 26 farklı kuruluş/veri tabanı tarafından taranan AmericanAcademicAndScientificResearchJournal (AASRJ) Üniversiteler ülkesi haline dönüşmüş KKTC'de uluslararası konferanslar düzenleme kararı aldı.

Bayrak Sevgisini Sıfırlayanlar

Yazar: 
Meçhulyolcu
Yazının Yazıldığı Tarih: 
19.10.2014

Vatan ve Bayrak Sevgisi Türk Bayrağı indirilirken tepki gösterenler ve seyirci olanlar: Türk Milleti, tarihin her döneminde Bayrağına, vatanına, özgürlüğüne, dinine ve kültürüne bağlı olarak yaşamıştır. Kutsal bildiği bu değerlere saldıranlara da gereken cevabı hiç tereddüt etmeden vermiştir. Tarihi hakikatler böyle iken; ‘Çözüm Süreci’ masalı süresince Türk Bayrağı’nı yakmak-yırtmak ve gönderden indirmek görsel bir şova dönüşmüştür. Bu menfur saldırılar yapılırken; sürecin eş başkanları ve yetkililer, suçu birbirine atarak kamu vicdanında aklanmayı düşünmüştür. Duyarsızlar ve PKK Terör Örgütü için Türk Bayrağı bir bez parçasından ibarettir. İndirilen Türk Bayrağı yerine, sözde Kürdistan bayrağı ile Batı Emperyalizmin bir kuklası olan Bebek Katili Öcalan’ın posterleri asılmaktadır. Türk Bayrağı’na saldıranlar tespit edildiği halde maalesef cezalandırılmamıştır.