Eğitim

KKTC'de ilk kez Türkçe veya İngilizce dillerinde akademik taramalı uluslararası konferans yapılıyor

KKTC'de ilk kez Türkçe veya İngilizce dillerinde akademik taramalı uluslararası konferans yapılıyor.

Akademik makalelerde “Türkçe” dönemi

Amerika Birleşik Devletlerinin akademik yaşamında saygın bir yeri olan ve UlrichsWeb, Index Copernicus, Google Scholar gibi 26 farklı kuruluş/veri tabanı tarafından taranan AmericanAcademicAndScientificResearchJournal (AASRJ) Üniversiteler ülkesi haline dönüşmüş KKTC'de uluslararası konferanslar düzenleme kararı aldı.

Liselere Osmanlı Türkçesi İmamı

Yazar: 
Emine SONSUZ
Yazının Yazıldığı Tarih: 
24 Ağustos 2014

Öğrencisini her yıl farklı bir imtihanla deneyerek strese sokan, dağıttığı bozuk tabletler ile “FATİH” olan, son 12 yılda 40 bin imam hatipliyi 721 bine çıkararak imanlı olan, Mili Eğitim Bakanlığımız –sadece adında “Milli” olan- yeni bir uygulama ile lahana-perhiz ilişkisini bizlere yeniden sorgulatmış oldu..

4+4+4’ün yürümeyen eğitim sitemine gelenekçi bir sıva geliyor…

Liselerde Osmanlı Türkçesi eğitimi verilecek!

Osmanlıca eğitiminin varlığını tartışmak bir yana bu uygulamanın vahim olan tarafı, eğitimi ilahiyat mezunu din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmenleri verecek olması.

Üstelik Osmanlı Türkçesi dersi verecek öğretmen açığı da var.

Daha bitmedi.

Bu eğitimi verebilecek öğretmen ihtiyacı için ilgili(!) bakanlığın sayın yetkilileri “Hayrat Vakfı”  ile sözleşme imzaladı.

Eğitimde Ütopyacı Tepki: Köy Enstitüleri

Tonguç’un eğitim ütopyasını tek kelimeyle özetlemek mümkündür: “Praksis”. Praksis, dünyayı yalnızca anlama değil onu dönüştürmeyi de hedefleyen felsefi düşünce ile eylemin birliğini ifade eder.[1] Ütopyaların mevcut düzenin yarattığı hayal kırıklığına bir baş kaldırış olması gibi Köy Enstitüleri projesiyle de insan doğasının her şeyin üstesinden gelebileceği inancıyla bir dönüşüm hedeflenmiştir. Ütopyaların tarihsel olarak kendi zamanının sosyo-ekonomik gerçekliğiyle belirlenmiş olması gerçeğini de hesaba katarak ütopyalar üzerine düşünmenin, siyasal üzerine, şimdiki zamanın siyasetinin daha iyi bütünsel bir sisteme doğru nasıl dönüştürülebileceğinin potansiyel zeminleri üzerine düşünmek olduğu söylenebilir.[2]

Formasyon mu Fermantasyon mu?

Yazar: 
Emine SONSUZ

Yönetim, şahıslar ne zaman ki keyfe keder tutumlardan vazgeçer o vakit bu ülkede devam edegelen hataların önüne set çekilir.

Son dönemlerde fazlaca can sıkan işsizlik, eğitim seviyesinin oranı, iş kazaları, hırsızlık, kapkaç, kadın cinayetleri, çocuk istismarı… Evet, saydığım bütün bu sorunların tek bir sebebi var ‘EĞİTİMSİZLİK’. Hala orta çağ zihniyetinden, tavrından kurtulamamış bir Türkiye’nin ta kendisi. Artık öyle bir noktaya gelindi ki bilim ve eğitim amaç olmaktan çıkıp araç halini alacak kadar tıkandık, sığlaştık. Öyle ki fen-edebiyat fakültelerinin asıl amacından sapıp; devletin bir ticarethanesi halini alması yönetici zihniyetlerinin kopyasıdır. Bu kurumlarda alanında uzman olarak yetişen pırıl pırıl gençler ellerinde altın kaplı bir kalem ile sokağa salıveriliyor ve o kalemi ve bilgisi ile üretecek, keşifler icatlar peşinde koşacak iken ‘işsiz’ yani işe yaramaz sınıfına yerleştiriliyor. Durum bu hali alınca düzenlemelerdeki şartlar; fen-edebiyat fakültelerinden mezun olan genç arkadaşları geleceklerini idame ettirmenin yanı sıra sabır ve çalışmalarının sonuçsuz kalması konusunda karamsarlığa düşürmekte ve elbette bu da eğitimin kalitesini düşürmektedir.

Almanya'da KKTC Üniversitesi

Almanya'da faaliyet gösteren ve hem kuruculuğunu yapmış olan hem de hala başkanlığını sürdüren Dr. Latif Çelik dostumun yıllar önce hayata geçirdiği, kısa adı ile "IKG", açık adı ile "Kültür, Tarih ve Entegrasyon Araştırmaları Enstitüsü"nün öncülüğünde Türkiye'deki Uşak Üniversitesi ile Almanya'daki Würzburg Maximilians Üniversitesinin ortaklaşa organize ettikleri "II. Uluslararası Tarihi ve Kültürel Yönleriyle Türk-Alman İlişkileri Sempozyumu"na KKTC'den, Yakın Doğu Üniversitesi adına katıldım.

Bildirim bayağı iddialıydı ve Ermeni Tehciri iddialarının yüzüncü yılına yönelik bir çalışmaydı. Ermeni Tehciri konusunda kendisini "Üstad" olarak tanımladığım, bu konuda bilgi, orijinal belge ve kitap dağarcığı ağzına kadar dolu kıymetli dostum Şükrü Server Aya ağabey ile birlikte hazırladık makaleyi. Önce akademik dil ve formatta İngilizce yazdım makalemizi sonra da emin ellerde Türkçe'ye ve Almanca'ya çevrildi, Şükrü ağabeyin gözetiminde.

Hala Sultan İlahiyat Koleji

Lefkoşa'nın Haspolat bölgesinde kurulan ve sonraki etaplarının da yapımı devam eden "Hala Sultan İlahiyat Kompleksi", 193 yıldan sonra adada Türkler tarafından ilahiyat alanında kurulan ilk eğitim yuvası.

İngiliz Sömürge döneminde Vakıflar İdaremiz, İngilizler, Rumlar ve Ermeniler tarafından planlı ve bilinçli bir şekilde yıkıma uğratılmış, elinden mülkleri, toprakları ve gelir getiren önemli varlıkları alınarak güçsüzleştirilmiştir.

İngiliz Kraliyet Yönetimi, İstanbul'da 4 Haziran 1878 tarihinde İngiliz Elçisi Henry Layard ve Sadrazam (Başbakan) Saffet Paşa arasında imzalanan ve Sultan Abdülhamid Han tarafından da "Egemenlik haklarım baki kalmak kaydı ile onaylarım" cümlesi ile parafe edilen Kıbrıs Konvansiyonu adlı kiralama anlaşmasına harfiyen sadık kalsaydı ve kendi ulusal çıkarları doğrultusunda kalleşçe davranmasaydı, bu gün Kıbrıs adasında taşınmaz malların yüzde sekseni Türklere ait olacaktı.

Nesne Direnişi

Yazar: 
Kerem Güner
Yazının Yazıldığı Tarih: 
17.09.2013

2003 senesi Show TV'de "Bu bir derin devlet ve mafya dizisidir" sloganıyla  gösterime giren Kurtlar Vadisi isimli Türk aksiyon dizisi izlenme rekorları kırıyordu. Tam da o yıllarda Uluslararası Politik ve Strateji Araştırmalar Merkezi'nin 17 ilde 2010 lise öğrencisi arasında yaptığı ankette “Kendinize yetişkin olarak kimi örnek alırsınız” sorusunda ''Polat Alemdar olmak'' cevabı birinci sıraya oturuyordu. Dizinin en çok sevilen ikinci karakteri Memati 'yi canlandıran Gürkan Uygun kendisine yöneltilen, '' Memati karakteri neden bu kadar çok sevildi ? '' sorusuna cevap olarak ; '' Ben insanların olmak isteyip de olamadığı bir karakteri canlandırıyorum'' demişti. Aynı yıllarda (2004 senesi) Orkun Uçar ve Burak Turna tarafından yazılan, Amerika Birleşik Devletleri'nin Türkiye'ye saldırmasını konu alan politik kurgu tarzındaki Metal Fırtına kitabı 500. 000 adet satıyor ve romanda süper kahraman Gökhan ABD 'yi tek başına dize getiriyordu. Yine o günlerde Adolf Hitler'in üstün ırk ideolojisini anlattığı kitabı "Mein Kampf-Kavgam"  Hüseyin Cahit Yalçın çevirisiyle, Manifesto Yayınları tarafından piyasaya sunuluyor ve 30 bin adet basılan kitap bir ayda 20 bin satarak,  D&R'ın haftalık en çok satanlar listesinde 7. sıraya oturuyordu. 2000 'lerde yerli film izleme sayısı, Türk filmlerinin artmasına paralel olarak artışa geçerken, seyirci sayısı 2004 ve 2005'te 6'şar milyona, 2006'da 10 milyona, 2010 yılında 20 milyona ulaşırken en çok izlenen yerli film ise Recep İvedik oluyordu.
 

Tehlikenin Farkında Mıyız?

Eğitim sistemi bir ülkede oynanmaması gereken alanların başında gelmektedir. Dünya gelişme ve değişimlerinden uzak ve kopuk bir eğitim sistemi ve eğitim-öğretim düzeniyle, çağdaş medeniyet hedefi yakalanamaz. Eğitim sistemimiz kadar da ülkemizde başka hangi alanda değişiklik yapılmıştır, bilemiyorum. Adalet ve Kalkınma Partisi hükümetleri dönemlerinde, deyim yerindeyse eğitim sistemimiz, “yamalı bohça” hâline sokulmuştur. AK Parti hükümetleri boyunca bakanlık koltukları arasında, istikrar sağlanamayan alanların başında, Eğitim Bakanlığı gelmektedir. Bakanlığa oturan bir bakan, bakanlığı ve eğitim sistemini, kendi hayat felsefesine ve dünya görüşüne göre dizayn etmekte ve yine bu doğrultuda tüm sene neredeyse “yarış atına” dönen gençlerimizi de denek hâline getirmektedir. Yine, hükümetin uygulamaya soktuğu “4+4+4” eğitim sistemi değişikliği, arzulanan ve beklenen değişim ve verimliliği sağlayamamıştır.

Denenmemiş Olasılıkları Görebilmek...

Yazar: 
Kerem Güner
Yazının Yazıldığı Tarih: 
08.07.2013

Bundan yaklaşık dört sene evvel Bursa 'da gözaltına alınan 46 ESP 'linin mahkemedeki suç aletleri dosyasına; birkaç salsa aleti, birkaç pankart ve üç beş bildirinin yanı sıra Brezilyalı eğitmen Paulo Freire’nin kaleme aldığı ‘Ezilenlerin Pedagojisi’ adlı kitap konulmuştu. Demekki örgütün adı Ezilenlerin Sosyalist Platformu olunca polis, rahip Freire 'nin kitabını örgütün manifestosu sanmıştı...

Ezilenlerin Pedegojisi...

Öğrencilik yıllarımda bizim eğitim fakültesi (orada bi fakülte var uzakta) öğrencilerinin okuduktan sonra '' ay çok aptal bir kitap'' dediği bu kitabın dikkat çektiği önemli bir nokta vardı.

ABD'nin Ajanları

Kurutuluş savaşı sırasında ülke işgal edilirken, yüzyıllarca Türk Milleti’nin engin hoşgörüsü altında can ve mal güvenlikleri sağlanmış dilleri ve dinleri korunmuş gayrimüslimler işgal kuvvetleriyle işbirliği yaptılar. Müslüman Türk köylerini bastılar, yaktılar, yıktılar.
 
Bazı yerli işbirlikçiler de kurtuluş savaşına karşı çıktılar. Mandacılığı köleliği kabul edip işbirliği yaptılar. 

 
Türk Milleti bir yandan açık düşmanla bir yandan içindeki devşirilmiş işbirlikçi ajanlara karşı mücadele verdi. 1952 yılında NATO ya girişle ABD ile askeri ve eğitim anlaşmalarıyla küçük Amerika hülyaları başladı. ABD Sovyetler Birliği’ne karşı komünizmle mücadele edecek ajanlar yetiştirdi. Yandaş olmayan ülkelerde, yetiştirilen ajanlarla darbe yaptırdılar.
 

İçeriği paylaş