Hristofyas Suçlamalara Başladı Bile

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

Seçimler biteli daha 15 gün oldu ama Rumlar şimdiden, tam da “Yavuz hırsız, ev sahibini bastırır” atasözümüze uygun bir şekilde, ortada fol yok yumurta yokken direkt olarak Türkleri, endirekt olarak da Eroğlu’nu hemen suçlamaya başladılar.

Türkleri suçlama stratejisi Eroğlu’nun KKTC Cumhurbaşkanı seçilmesinin hemen ertesi günü, masadan kaçmak amaçlı olarak EDEK’in başkanı Omiriu ve EUROKO Başkanı Şilluris tarafından Hristofyas’a daha ilk günden tavsiye edilmişti.

Seçimin ertesi günü Omiriu, Türkleri suçlayıp masadan kalkmanın en iyi davranış şekli olacağını söylerken, Şulliris de Eroğlu’nun müzakerelerde kalmasını sağlamak için Kıbrıs Rum tarafının daha çok taviz vermesine onay vermeyeceklerini belirtmişti. Yani, ya biz ne dersek onu kabul ederler, ya da bu müzakereler devam etmez demek istemişti.

Eroğlu ve Türkiye müzakerelerin devamına yeşil ışık yakarken belli ki, Rum tarafı da masadan kaçmak için bahaneler uydurmanın peşine düşmüş.

Akıllarında ve niyetlerinde adayı ortak yönetmek gibi bir yaklaşım da yok zaten bu güne kadar hiçte olmadı.

Hristofyas, Rum Solcu İşçi Sendikaları Federasyonu PEO’nun 1 Mayıs İşçi ve Bahar Bayramı nedeniyle dün düzenlediği etkinlikte ayağının tozu ile Türkiye’nin AB ile Başmüzakerecisi Ali Babacan’ın Türkiye’nin Kıbrıs sorununun 2010 yılı sonundan önce çözülmesini arzuladığı açıklamasına olumlu yanıt vereceğine, “Türkiye’yi izlenim yaratma politikası ve numara yapmakla” suçlayarak, “bu tür davranışlarına son vermesi” gerektiğini dile getirdi.

Maksadının çözüme kapı açmak ve destek vermek yerine, çamur atmak ve olmayan bir olguyu varmış gibi göstererek Türk tarafını suçlamak olduğu daha konuşmasının ilk cümlesinden belli oldu.

Sözlerine devamla “Yılsonundan çok önce çözüm olmasını istiyoruz, Yorgos Vasiliu’nun da dediği gibi Kıbrıs Rum tarafı olarak çözümü dünden istiyoruz” diyen ve “çözümü, geçen yılsonundan önce de istediklerini” dile getiren Hristofyas, “Mesele, Türkiye’nin müzakereleri nasıl yönlendirdiği ve hangi çözüm için ne direktifler verdiğidir” cümlesi ile de suçlamalarına devam etti.

Yorgo Vasiliu’nun Gali Fikirler Dizisi’ni ve tüm Rum Cumhurbaşkanlarının da, BM kayıtlarına göre bu güne değin yapılan tüm önerileri reddettiğini unutmuşa benziyor Hristofyas. Buna unutturmaya çalışıyor da diyebilirsiniz.

Rumların anlaşmaya hiçbir niyetleri yok. Hiçbir zaman da olmadı.

Bütün istedikleri de adanın tümüne 1974 öncesi koşullarda sahip olmak ve egemenliklerini adanın tümüne yaymak. Bizleri de seçim günü oy atmaktan başka hiçbir hakkı olmayan, sadece muhtarlarını seçmek yetkisine sahip bir azınlık konumuna sokmak.

Hristofyas’ın, KKTC Cumhurbaşkanı Dr. Derviş Eroğlu’nu ve Türkiye suçlayıp masadan kalkarak, müzakerelere son vermekten başka hiçbir seçeneği de zaten yok. Yapabilecek başka bir şeyi, uygulayabilecek başka bir stratejisi de yok.

Seneye Mayıs ayının 29’unda Rum tarafında Parlamento seçimleri var.

Müzakerelerde KKTC Cumhurbaşkanı Dr. Derviş Eroğlu ile yapıcı bir görüşme sürdürmesi de bu nedenle olanaksız.

Görüşmeler yapıcı giderse ve Türklerin de yönetimde ortak olacağı bir devlet üzerinde Ali Babacan’ın da dediği gibi, 2010 yılı sonundan önce bir anlaşmaya varılırsa, AKEL’in seçimleri kaybedeceği kesin. Hem de kesinkes kesin.

30 Nisan’da açıklanan Güney Kıbrıs’taki “Marfin Laiki Bank” adına “RAI Consultants Public Ltd” şirketi tarafından gerçekleştirilen “2009 Kıbrıs Barometresi” isimli anketin sonuçlarında “Kıbrıslı Türklerle barış içinde birlikte yaşamaya” Rumların yüzde 65’nin “Çok zor” yanıtını vermesi Hristofyas’ın yeniden başlayacak olan müzakerelerde nasıl davranması gerektiğini çok açık bir şekilde belirliyor.

Rumlar Hristofyas’a, “Türklerle anlaşma yaparsan, sen de AKEL de gidersiniz” mesajını verdi bu anketle. Hristofyas da uymak zorunda bu uyarıya. Sıkıysa uymasın.

 

Prof. Dr. Ata ATUN
www.ataatun.com

 

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.