Bu Yazılar da İlginizi Çekebilir!
- Fransız Gözüyle Atatürk Devrimi Üzerine Genel Değerlendirmeler
- Türban ve Atatürk-2
- Teröre Karşı Çözümsüzlük Önerileri
- Hedef 1923 Cumhuriyeti mi ?
- Andımızı Yazan Reşit Galip ve Başbakan
- Atatürk Döneminde Halk - Devlet İlişkileri (1923 - 1938)
- Türban ve Atatürk-1
- Türban ve Atatürk - 3
- Atatürk ve Milli Eğitim
- "Cumhur"iyet Tartışmaları
- Cumhuriyet Cumhuru, Cumhur ise Cumhuriyeti Kurtaracaktır
- PKK ile Müzakere mi Mücadele mi?
- Türkiye Ömer Dinçer'i Hazmedemez
- Bu Kadar Atatürk ve Cumhuriyet Sevdalısı Varken…
- Demokratik ve Laik Eğitim
1923 Cumhuriyeti Otoriter mi?
İleri demokratlar, bir kısım liberal aydın tayfası son yıllarda Cumhuriyet yıldönümüne binayen yeni bir şey söylemek gerekir diyerekten Cumhuriyeti otoriter bir rejim Atatürk’ü de diktatör ilan etmekten çekinmez oldular. Bu ileri demokratların ve liboş yazarların ortak yanı ise, hiçbir zaman kula kul eden,
bireyin özgürlüğünü engelleyen cemaatleri eleştirmemeleri ve binlerce insanı kalleşçe öldüren PKK’yı terör örgütü olarak adlandıramamalarıydı, adlandırabilenlerin de terör örgütüyle müzakereyi namussuzluk olarak görenlere birkaç laf edememesiydi!
Son günlerin bir diğer modası ise Cumhuriyet’in kurulma sürecinin yıllar önceden Tanzimat dönemi ve benzeri adımlarla başladığı ve 1923 Cumhuriyeti’nin bir sonuç olduğu yönünde değerlendirmeleri olmaya başladı.
Bu değerlendirmelerin küçükte olsa haklılık payı olsa da sanki Mustafa Kemal Atatürk olmasa yine çağdaş, bilimi ve aklı temel alan laik bir Cumhuriyet kurulacaktı yaklaşımları ise gülünç olmaktan öteye gitmemektedir!
1923 Cumhuriyeti’ni sonuç olarak görenlerin bugün ‘arap baharı’ rüzgarları estirilerek yaratmaya çalışılan demokrasi havasının sonuçlarından bahsettiklerini gören var mı? Ya da Tunus’ta, Libya’da, Mısır’da şeriatçı yönetimlerin iktidar olmasından rahatsız olan?
Cumhuriyet’i otoriter bir rejim olarak görenlerin daha ortada bir devlet, bir millet, ulus yokken kurulan TBMM’nin önemini kavrayamamalarını ise bugün tek ağza bakılarak yönetilen ve siyasi partiler yasasını değiştirmekten söz etmeyen bir partiyi desteklemelerinden çok iyi anlıyoruz!
Mustafa Kemal Atatürk’ten şu örnek bile bu Cumhuriyet’in hangi temel anlayış üzerine kurulduğunun bir göstergesidir. Bugün devlet olanaklarını, demokrasiyi ve hukuku kendi çıkarlarına göre dizayn edenlere gelsin:
Atatürk, Mudanya’da iskelede kalabalık bir halk topluluğu tarafından karşılanır.
Bu sırada Atatürk’e yaklaşan bir kadın elinde bir kağıtla, titrek bir sesle:
‘Beni tanıdın mı oğul? Ben sizin Selanik’ten komşunuzdum. Bir oğlum var, Devlet Demir Yolları’na girmek istiyor. Siz onu işe alsınlar diye emir vermiştiniz. Fakat müdür dinlemedi. Oğlumu gene işe almamış. Ne olur bir kez daha söyleseniz.’
Atatürk yüksek sesle:
‘Oğlunu ben emrettiğim halde almamışlar. Çok iyi yapmışlar. İşte gerçek demokrasinin değeri böyle anlaşılacaktır.’
Oğuz Kemal ÖZKAN
oguzkemal.ozkan@politikadergisi.com
- Oğuz Kemal ÖZKAN içeriği
- 5547 okunma
Yorumlar
Yeni yorum gönder