30 Mart 1972 Kızıldere Katliamı…

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

Bundan tam 41 yıl önce Kızıldere’de kuşatılan onbir genç adam askerin kurşunları ile ölüyordu. Maalesef tek suçları ise düşünceleriydi. Aynı suçtan idamı bekleyen arkadaşları Deniz Gezmiş’lerin idamını durdurmak için yola çıkmışlardı ama teslimiyetçi ve mandalığı kabul etmiş bir siyasi idare ile yine çoktan emperyalistlerin eline geçmiş ordunun iş birliği ile on tane genç, (dokuzu yirmili yaşlardadır) Ölümün kesin olduğunu bilmelerine rağmen emperyalizme teslim olmuyorlardı. Günümüz emperyalist piyonları için bu pek bir şey ifade etmeyebilir. Ancak Mustafa Kemal’in antiemperyalist düşünce temelini ve idealini bilenlerin içlerinde bir sızı olarak durur.

Onlar sosyalistti, komünistti, oydu, buydu. Hiçbir şey fark etmez. Hepside antiemperyalist, hepside vatan sevdalısıydı. Olayın akışı için internette bir gezinti yapmanız kafidir.

Yazılarımızda sık sık dile getirdiğimiz bir husus vardır. Emperyalizmin fazla taktiği yoktur. Üstelik çok gizli de davranmazlar. Sebebi ise onların kucağında yaşamaya teşne yeterli vatan haininin bulunmasıdır. Yaşadığımız coğrafya ise maalesef çok fazla vatan haini üreten bir coğrafyadır. Bu bakımdan emperyalizm bu coğrafyada istediği gibi cirit atar. Bu o kadar öyledir ki, aradan doksan yıl geçmesine rağmen hala Mustafa Kemal’den yediği tokadın şaşkınlığı içindedir.

Emperyalizmin kucağındaki siyasi tarihimize baktığınızda aynı olayların sık sık tekrarladığını görürsünüz. Zira halkın büyük bölümü için olaylardan ders alıp çalışmak, mücadele etmek yerine emperyalizmin kucağında kendine verilenle yetinmek daha evladır. Bu konuda dört ayaklı dostlarımızla ne kadar farkımız olduğu tartışılabilir.

1946 dan itibaren elimizi emperyalizme vermeye başladık ve 1952 de ordumuzu NATO adlı emperyalist kuruluşa teslim ederek tamamen bağımsızlığımızı yitirdik. Artık hükümetler de ordu da bir emperyalist kurgusu oldu. Dikkat ediniz! Çıkarılmasına çalışılan toprak reformu yasasına “Ben marabalara toprak vermem” diye karşı çıkan CHP milletvekili Adnan Menderes, o marabalar tarafından hür seçimler (?!?) sonucu iktidara gelmişti. Nasıl oldu bu iş dersiniz? Hadi size bir ipucu verelim. ABD nin ılımlı İslam projesine tam biat etmeyen Necmettin Erbakan’ın partisi bölünüp birileri gömlek değiştiriyor ve bir senede iktidar oluyor. Senaryo aynı oyuncular farklı.

İktidarlar böyle. Peki, ya ordu? Orada da sistem aynı. Ülke içinde ne zaman emperyalizme karşı fikirler yükselse aynı taktik devreye girdi. Önce stepnede bulunan ülkücüler saldırıya geçirtildi. Ta ki halk yeter artık ne olacaksa olsun diyene kadar beklendi. Sonra ordu idareyi ele alıp ne kadar solcu, antiemperyalist varsa yok etti. Tabii bu ara bir kısım ülkücü de göstermelik cezalandırıldı, hepsi o kadar.

Bu ülkede ordu defalarca darbe ve darbemsiler yaptı. Bunların hepside antiemperyalistlere karşıdır. Emperyalistler ileride kullanacakları ılımlı İslamcıları pamuklar içinde saklamışlar, onların kılına zarar gelmesine izin vermemişlerdir. Oysa doğacak en ufak antiemperyalist düşünce içinse en büyük düşman olmuşlardır.

31 Mart 1972 de emperyalistler görülenden çok daha büyük bir zafer kazandılar. Sol hareketlerin lider kadrolarını dağıttılar. Uyguladıkları taktiklerle de bir daha birleşmelerine olanak tanımadılar. O tarihten sonra ortalık birbirine düşman birçok sol örgüt ve fraksiyonla doldu. Tabii birbirlerine düşman oldukları içinde emperyalizme yem olmaktan kurtulamadılar…

İzmir 2013

 

Cem Osman TAMTÜRK

cem.tamturk@politikadergisi.com

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.