31 Mart... Yerel Seçim Sonrası…

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

Ülke olarak çok önemli bir dönemeçten geçiyoruz. Muhakkak ki 31 Mart'tan itibaren hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Özellikle batının sürekli yenilediği sosyal projelerinde küresel yaşamın yerinde sayması bile söz konusu değilken AKP iktidarının, özellikle onun başındaki yarı padişahın ülkeyi en az ikiyüz yıl geri götürme çabalarının da günün birinde duvara çarpacağı kesindi.

Her ne kadar batı kendi organize ettiği bu yerinde sayma projesinde Erdoğan’ın geri götürme çabalarına bir ölçüde de olsa destek verme adına toslayacağı duvarı sürekli geri çekmişse de artık sona gelinmiştir. Batının da duvarı çekebileceği yer kalmamıştır. Bu itibarla kendi başarısızlıklarını ortakları Erdoğan’a yıkarak özellikle kendi halklarından almakta oldukları tepkileri bir ölçüde de olsa yavaşlatma kararındalar.

Bakan çocuklarının tutuklanmaları, yolsuzluk kasetleri, itibarsızlaştırma hareketleri, PKK nın bile AKP nin stratejik ortaklığından vazgeçmesi, ipi çekilen AKP nin halkın önüne atılmasıdır. Batı 19 Mayıs olayları ile başlayıp 29 Ekim ve gezi olayları ile gördüğü Türk halkının öfkesini göğüslemek yerine bu dalganın önüne AKP yi atarak kendini daha güvenli mevzilere çekmiş, yeni oluşumu oradan organize etmeye başlamıştır.

Tarih yalan söylemiyorsa, 30 Mart seçimleri AKP için sonun başlangıcı olacaktır. İstedikleri kadar kamu olanaklarını kullanıp propaganda yapsınlar, hayali seçmenler üretsinler, her türlü şaibeden suçlu seçim sistemini kullanmakta ısrar etsinler isterlerse sayısal çoğunlukları bir şekilde elde edip yeniden seçilsinler, durum değişmeyecektir. Zira halk artık onları ciddiye almamaktadır. Örneğin İzmir de başbakan miting yaptı. Onbin civarında polisin korumasında kürsüye gelen başbakanı sadece İstanbul’dan Ankara’ya, Konya’ya kadar uzanan yelpazeden bedava otobüslerle getirilen insanlara hitap etti. Partisinin fanatikleri dışında İzmirli yoktu. Otobüsler için ayrılan devasa park alanı bile yetmedi, İzmir inanılmaz bir araç kirliliği yaşadı. İzmirlilerden o kadar korkuyorlardı ki, balkonlara bile çıkışlar yasaklanmıştı.

İzmirli, hani seçimlerde oyu istenen insanlar ne mi yaptı dersiniz? İmkânı olanlar kıyı kasabalara kaçtı, kalanlar ise evlerinde kaldılar. Yani hiç kimse o devasa mitingi ciddiye bile almadı. Seçim dürüst bir şekilde yapılır ve oylar doğru bir şekilde sayılırsa AKP büyük bir darbe yiyecek ve kolundan tutulduğu gibi tarihin partiler mezarlığına fırlatılacaktır.

Asıl önemli olan 31 Mart’dan itibaren başlayacak süreçtir. AKP yöneticileri sadece politika ile uğraşmış olsalar sorun yoktu. Dünya Sultan Süleymana bile kalmadığına göre onlara kalması da söz konusu değildi. Geldikleri gibi bir gün gideceklerdi. Ancak durum farklı. O kadar suç işlediler ki hesaptan kaçmaları mümkün değildir. Bu yüzden de akla gelebilecek her yola başvurup hesap gününü biraz daha ertelemeye çalışacaklardır.

Yapacakları ilk hamle daha fazla oy kaybetmeden, yaklaşan ekonomik krizin altında ezilmeden erken seçim kararı almak olacaktır. Cumhurbaşkanlığı seçimi ile birlikte bir genel seçim olasılığı çok büyüktür. Amaçları, bir daha iktidar olamasalar bile, en azından ana muhalefet olmak ve yargıdan kaçmanın yollarını aramak olacaktır. Hızlı oy kaybını durdurabilmek, kendilerine isyan eden bir kısım taraftarlarının yeniden oyunu alabilmek adına onbir yıllık ortakları cemaat ile çatışmayı derinleştirecek ve tüm günahlarını onların üzerine yıkmaya çalışacaklardır.

Kafasında beyin olan insanların onlara inanmayacakları kesindir. İnsanlar artık eskinin bu çürümüş yapısını değil, önlerine konan yeni seçenekleri değerlendireceklerdir. “Önlerine konan seçenekleri” cümlesini biraz açalım.

Özellikle işçi sınıfının gelişmediği toplumlarda demokratik tartışmaların ciddi anlamda yapılması imkânı fazla değildir. Sermaye, daima kapitalizmin çarklarının kendinden yana dönmesini sağlayacak seçeneklerden yanadır. Bu eğilimi dengeleyecek olan da bilinçlenmiş, örgütlenmiş işçi sınıfıdır. Sermaye sahipleri ve onların hükümetleri için işçi sınıfının örgütlenmesi en kötü olaydır, o bakımdan asla izin vermek istemezler. Gerekirse en demokratik hakları için sokağa çıkan işçilerin üzerine polisleri saldırtırlar. Biber gazı, plastik mermi, tazyikli kimyasallı su işçinin alacağı ödüldür. Hükümetler bu yola başvurduklarında o demokrasi havarisi batıdan ses çıkmaz.

Bu itibarla bir dahaki genel seçimlerde gidecek olan AKP hükümetinin yerine “tam bağımsız” bir Türkiye yaratmaya çalışacak bir partinin gelmesini beklemek hayal olur. Ancak batının çıkarlarına uygun bir partinin iktidarına izin ve destek vardır. Amerikan düşünce kuruluşlarının son raporunda artık Türkiye için “Laik, demokratik, insan haklarına saygılı bir Türkiye’nin batı çıkarlarına daha iyi hizmet edeceği” rapor ediliyor.

İşte AKP nin ve onunla açık savaşa sokularak cemaatin ipinin çekilmesinin asıl sebebi budur. Muhtemelen Yeni iktidar CHP olacaktır. Ama batı çıkarına çalışmalar, onların istekleri doğrultusunda icraatlar devam edecektir.

Hızla uyanmakta ve sınıf bilincini idrak etmekte olan Türk halkı için CHP iktidarı kötünün iyisi, alınacak mesafede daha az engel olacaktır. Bütün dünyada olduğu gibi önümüzdeki dönemde yolculuk sol şeritte olacaktır. Çünkü ekonomik krizler ile büyük yaralar almış olan küresel çetenin ürettiği pisliğin temizlenmesi gerekmektedir.

 

Cem Osman TAMTÜRK

cem.tamturk@politikadergisi.com

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.