ABD'nin Yeni Paralı Askeri TSK mı?

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

Hatırlarsınız, ABD’nin darbe finansörü spekülatör Soros, Türkiye’nin en iyi ihraç ürünün ordusu olduğunu söylemişti. Türkiye 1950’lerden itibaren bu görevini Kore’de, Lübnan’da, Afganistan’da vb. birçok yerde zaten layıkıyla yerine getiriyordu. Kore’ye Türk askeri gönderildiği dönemde zamanın ABD Dışişleri Bakanı Dulles, Türk askerinin kendilerine maliyetinin “23 sent” olduğunu söylemişti.



Peki, bugün Türk askerinin ABD’ye maliyeti nedir? Bu sorunun cevabını vermeden önce ABD’nin 11 Eylül saldırısından sonra Amerika’nın Savunma ve Güvenlik sistemini nasıl yapılandırdığını bilmemiz gerekiyor. Pentagon’un 11 Eylül sonrası ilk adımı stratejik konuma sahip ülkelerde rejim değişikliği yapmak ve ABD ordu tarihinde ki en geniş çaplı özelleştirme ve taşeron kullanımını düzenlemek oldu.

ABD, 11 Eylül’den sonra ordusunu adeta 5. kol olarak nitelendirilen özel Güvenlik şirketlerinin askerleriyle takviye etmeye başladı ve zaman içerisinde bu sözleşmeli asker sayısı özellikle Irak ve Afganistan’da muvazzaf ABD askeri sayısını geçmeye başladı. Bu güvenlik şirketlerinin askerleri birçok Güney Amerika ülkesinden Polonya’ya kadar başka ülkelerin ordularında yetişmiş askerlerden oluşuyordu..

Bu Güvenlik Şirketleri Irak’ta ve Afganistan’da çok önemli operasyonlarda bulunuyor, bu operasyonları gerçekleştirirken sivilleri öldürüyor, işkenceler yapıyorlar, camileri bombalıyorlar fakat hiçbir şekilde haklarında kovuşturma açılmıyor. Çünkü ABD ile bu güvenlik şirketleri arasında yapılan sözleşmeye sözleşmeli personelin hiçbir şekilde kovuşturmaya tutulamayacağı şeklinde maddeler konuluyor. ‘Blackwater’ adlı kitabın yazarı Amerikalı gazeteci Jeremy Scahill’in dediği gibi ‘Bir ordu düşünün: Vatanı yok, milleti yok, bayrağı yok. Hiçbir şeye, hiç kimseye karşı bir sorumluluğu yok..Paradan başka.’

Bu kısa bilgilerden sonra Türk Askeri’nin ABD’ye maliyetine gelelim. BOP projesi çerçevesinde yaşanan Arap Baharı’nın maddi sonuçlarını hep birlikte yaşıyoruz. Libya’ya çantalarda giden paralar, Libya’lı mültecilerin Antalya’da kaldıkları otellerde çıkardıkları olaylar, operasyonların İzmir’de NATO Üssü’nden yönetilmesi, Suriye’den kaçan mültecilerin barınakları, sorunları ve tabii ki Somali açıklarında kaçırılan gemiler için ve Lübnan’a, Afganistan’a yolladığımız askerler…

Ve ortak Bakanlar Kurulu toplantıları yaptığımız, vizeleri kaldırdığımız Suriye ile gelinen nokta..Van’lı depremzedelere bile yapılmayan konteynır kentler, THY’nın parasını ödemeyen Suriye, yakılan tırlarımız, kaçırılan vatandaşlarımız, düşen uçağımız ve sonucunda özerk kürt devleti noktasına gelen bir süreç..Bu tablonun maliyeti nasıl karşılanıyor? Hangi güç T.C.’yi ‘sıfır sorun’ politikasından vazgeçirdi? Sadece Esad yönetimi’nin yaptığı katliamlarla açıklanabilir mi? Son bir seneye kadar Esad demokrattı da bir anda mı katliam yapmaya başladı, diktatör oldu?

Şimdi, Türk Askeri’nin ABD’ye maliyeti nedir sorusunun cevabına gelebiliriz. Sorunun cevabını geçtiğimiz günlerde CHP Tokat Milletvekili Orhan Düzgün’ün basın açıklamasında görebiliriz. CHP Tokat Milletvekili Orhan Düzgün, bütçenin net hata noksan kalemine göre son 6 aylık süreçte Türkiye'ye 12 milyar dolar sıcak para girdiğini, bu paranın kaynağının belli olmadığını söylüyor ve devam ediyor:
‘ Bu 12 milyar doların karşılığında çocuklarımız Afganistan'da, Bosna'da, Lübnan'da, Irak'ta ve Suriye'de savaşıyorlar’ dedi.
 

Bu net hata noksan kalemi, yani kaynağı açıklanamayan girdiler sadece bu yıla ait değil özellikle son 3-4 yılda bütçede görülüyor. Son yıllarda genel olarak ABD iç ve dış politikasına, Türkiye-ABD ilişkilerine baktığımızda da CHP Milletvekili’nin teşhisinde haklılık payının çok yüksek olduğu anlaşılıyor!

 

Oğuz Kemal ÖZKAN

oguzkemal.ozkan@politikadergisi.com
 

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.