AK Parti ve 3 Y

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

17 Aralık tarihinde başlatılan yolsuzluk ve rüşvet kaynaklı operasyon, AK Parti açısından bir dönüm noktası olacaktır...

3 Kasım 2002 tarihi de, hem Türkiye hem de AK Parti açısından bir dönemeç ve dönüm noktası idi...

Toplum, art arda gelen ekonomik krizler ve siyasal kaoslar yüzünden bunalmış ve infial durumuna gelmişti...

Birçok insan; özellikle finans kesiminde çalışan insan/yurttaşlarımız, meydana gelen ekonomik kriz yüzünden işinden olmuştu. Adalet ve Kalkınma Partisi, iktidar yolculuğuna Türkiye’nin o dönemki kargaşa ortamından yararlanarak çıkmıştır. Toplum, yaşanan ekonomik krizden ve siyasetçiler arasındaki polemiklerden bunalmış ve usanmış bir hâliyet-i ruh içinde gerçekleştirilen seçimlerde, Adalet ve Kalkınma Partisine yönelmiş idi.

Kısacası...

Adalet ve Kalkınma Partisi, toplumumuzun içinde bulunduğu ruh hâlinden faydalanarak, gerçekleştirilen seçimlerde, birçok siyasal partiyi kulvar dışında bırakmak kaydıyla tek başına iktidara gelmiştir.

Günlerdir tartıştığımız ve anlamaya çabaladığımız yolsuzluk ve rüşvet operasyonu, AK Parti’nin yola çıkarken oluşturduğu kurum kültürüyle tamamen zıt istikamettedir.

Yolsuzlukla...

Yoksullukla...

Yasaklarla...

Mücadele edeceklerini sürekli beyan eden bir partinin ve onun genel başkanının, yaşanan hadise karşısında takındığı tavır ve tutum da düşündürücüdür.

Bizim gibi toplumlarda geniş yığınlar, siyasal kült hâline getirilen siyasetçilerin arkasından hiç düşünmeden gidebilmektedirler.

Yine, toplumumuz, yaşanmış bir yolsuzluk ve yasa dışı kazanç ve hak sahipliği gibi durumlarda da, tepkisini koyabilen bir toplumdur.

Taksim Gezi Parkı eylemlerinde de yine geniş bir kitle, ilk başta yeşil duyarlılığı, sonrasında ise hükümetin baskıcı politika ve uygulamalarına karşı muhalif bir duruş sergilemiş, günlerce sokaklarda eylemler düzenlemişti.

Her şeyden önce...

Türkiye, laik, demokratik hukuk devletidir.

Yasama, yürütme ve yargı erkleri birbirinden bağımsızdırlar ve kuvvetler ayrılığı hiçbir şekilde bir erkin diğer erk üzerinde tahakküm ve baskı uygulayacağı anlamında da değerlendirilemez.

Bir kere bu yaşanan son rüşvet operasyonunda hükümet pasif ve etkisiz kalmıştır.

Soruşturmada adları geçen ilgili bakanların günlerce açıklama yapmamaları ve koltuklarını korumaları, “çağdaş demokrasiyle” yönetilen ülkelerde görül(e)meyecek bir manzaradır.

****

Şimdilik gözüktüğü kadarıyla ortada ciddi bir rüşvet, yolsuzluk, kara para aklama ve nüfuz ticareti yapıldığına yönelik bir soruşturma var. Cumhuriyet Savcılarının başlattıkları bu soruşturma ve kovuşturma sürecinin ne olacağını beklemek durumundayız. Adalet ve hukuk süreçleri içerisinde gerçekten de bir yolsuzluk yapılıp yapılmadığını görüp öğreneceğiz.

Tabii ki...

Bazı hususlar var ki...

Açıklanmakta zorlanılmakta veya tevil yoluna gidilmekte.

Bir kamu bankasının genel müdürünün evinde ayakkabı kutusu içinde bulunan yüksek meblağdaki parayla...

Yine...

Bir bakanın oğlunun evinde ele geçirilen para sayma makinesi ve yüksekçe meblağda paralar, muhataplarınca doğru düzgün kamuoyuna izah edilemediği için de toplumun kafasında soru işaretlerinin oluşmasına vesile olmakta.

Ama...

Burada bazı şeyleri de belirtmek durumundayız.

Bir kere yargı erkleri, bu süreçte bağımsızca ve özgürce görevlerini ifa edememekte.

Yürütme kanadından, yargı erkine müdahale olduğuna yönelik icraat ve uygulamalar kamuoyuna yansımış durumda. Soruşturma ve kovuşturma aşamasında görev alan ilgili emniyet müdürlerinin, apar topar görevlerinden alınarak görev yerlerinin değiştirilmesi, yürütülen soruşturmanın “Selameti” açısından düşündürücüdür.

Aynı şekilde soruşturma savcılarının baskı altında tutulması da, yürütme erki açısından olumsuz bir izlenimdir.

AK Parti hükümeti, ortaya çıkarılan ve sürdürülen bu rüşvet ve yolsuzluk operasyonunda bana göre “Sınıfta” kalmıştır.

Özellikle, soruşturmada adları geçen bakan oğullarından ötürü ilgili bakanların, uzun süre suskun kalmaları ve “İstifa Mekanizmasını” çalıştırmamaları, toplumumuzda “Acaba mı?” sorularının oluşmasına neden olmuştur. Yine, başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın da, bu soruşturmada hukuka ve siyasal etiğe uygun davrandığını söyleyemeyiz.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Taksim Gezi Parkı Eylemlerinde yaptığı gibi, yine bu operasyonda da bir “dış güç ve lobi faaliyeti” parmağının olduğunu iddia etti. Kendilerine yönelik bir siyasî kumpasla karşı karşıya olduklarını dillendirdi.

Tabii...

Olayla ilintili olarak başka senaryolar da ileri sürüldü.

Bunun bir AKP-Cemaat kapışması olduğu; AK Parti’nin devlet içinde gittikçe güçlendiği ve dizginleri ele geçirmeye başladığı, dönem dönem iktidarlarına destek ve kuvvet sağlayan cemaat ile bu yüzden bir sürtüşme içinde oldukları ileri sürüldü.

Aslında, buradaki sürtüşme, hükümetin dershaneleri kapatma kararıyla ortaya çıkmıştır da denilebilir.

Kamuoyuna son yansıyan gelişmeler de pek hoş değil... Türk Milleti adına yargı erkini kullanmaya çabalayan bağımsız yargı mercileri; kâh hükümet uygulamalarıyla, kâh emir ve talimatlarının emniyet personellerince yerine getirilmemesiyle, zor duruma düşürülmektedir.

****

Son tahlilde önümüzde ciddi bir soruşturma durmaktadır.

3 Kasım 2002 tarihi, AK Parti için bir dönüm noktası idi. Sanırım,

17 Aralık tarihi de, AK Parti açısından bir dönüm noktası olacaktır. Toplumumuzda, artık AK Parti’ye olan bakış açısında bir değişiklik ve seçim süreçlerinde kararlarını gözden geçirme tavır ve tutumları tezahür edebilecektir. Yolsuzlukla, yoksullukla ve yasaklarla mücadele edeceğine söz veren bir siyasal hareketin sonunun başlangıcının, yine bir yolsuzluk operasyonuyla başlayacak olması manidardır.

Benim kendi görüşüm, bu saatten sonra, AK Parti’nin eski oy oranını ve halk indindeki teveccühünü koruması zor. Zaten yılların getirdiği bir iktidar yorgunluğu ve toplumumuzun belli bir kesiminde yaratılan öfke ve nefret, hükümetin ileri dönemlerdeki seçimlerden başarıyla çıkmasına engel oluşturabilecektir.

Tabii ki ilk önce başlatılan soruşturmanın akamete uğratılmadan sonuçlandırılması gerekmektedir.

Belki, daha önce de ifade etmiş olabilirim, AK Parti, bende gerçekten de büyük bir hayalkırıklığına neden olmuştur. Yine, umarım, AK Parti elindeki yasama ve yürütme gücünü kullanarak ve yargı erki üzerinde baskı oluşturarak, başlatılmış olan bu soruşturmayı, “Sümen Altı” yaptırmaz.

 

 

Erhan SALMAN

erhan.salman@politikadergisi.com

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.