AP’nin Türkiye Raporu

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

  

   Avrupa Parlamentosunda bir müddettir Türkiye aleyhine bir çalışma başlatıldı ve gün geçtikçe de bu çalışma hem hızlanıyor hem de taraftar topluyor.

Özellikle de Rumların, Yunanlıların ve bu ikilinin dostları ile birlikte aleyhte çalışmaları bayağı göze batar hale geldi.
Bu planlı ve hızlandırılmış çalışmaların başlangıcı Eylül 2010 tarihine kadar geri gidiyor.
Kasım ayında açıklanan AB-Türkiye Müzakereleri İlerleme Raporu’nda, Avrupa Birliği, Kıbrıs’taki kapsamlı çözüm müzakerelerinde Türkiye'den “aktif destek beklediği” vurgulanmıştı.
Belgede, Türkiye’nin Ek Protokol yükümlülüklerini “hala yerine getirmediği”nin altı kırmızı kalemle çizilmiş, Kıbrıs Rum kesimiyle ilişkilerini normalleştirme yolunda ilerlemediği belirtilmiş ve AB Komisyonu’nun konuyu yakından izlemeyi sürdüreceği ifade edilmişti.
Aynı belge Mavi Marmara olayını ele almış, Türkiye’nin, son dönemde Suriye ile ilişkilerini kayda değer şekilde geliştirirken, İsrail ile ilişkilerinin özellikle Mavi Marmara baskınının ardından kötüleştiği vurgulanarak Türkiye’ye adeta bir uyarı yapılmıştı.
Sonra da BM Güvenlik Konseyi’ndeki İran’a ilave yaptırımlar oylamasında Türkiye’nin “Hayır” diyerek ABD ve AB ülkelerini desteklemediği hatırlatılarak sitemkar bir dil kulanılmıştı.
Aslında bir tezgahın kurulduğunun habercisiydi bu İlerleme Raporu.
Buram buram Türkiye’yi yıldırmak ve müzakere masasından uzaklaştırmak kokuları saçılıyordu ortaya bu rapordan.
Bu koku şimdi daha da ağırlaştı ve nereden geldiği de belli olmaya başladı.
Avrupa Parlamentosu Dış İlişkiler Komisyonunda Türkiye ile ilgili Taslak Raporunun ikinci görüşmesi daha yapılmadan, Parlamento’daki siyasi gruplar arasında kulislerde ve koridorlarda Türkiye ile ilgili pazarlıklar aldı başını gitti.
Kapalı kapıların ardında, kahvehanelerde, restoranlarda, odalarda, berberde ve hatta tuvaletlerde bile Türkiye ile ilgili pazarlıklar yapılıyor.
Belli ki Türkiye bazılarının gözünü korkutmuş ve ondan kurtulmamın çarelerini kafa kafaya verip bulmaya çalışıyorlar.
Bu güne değin Rumlar, Yunanlılar ve dostları tarafından Rapora üçyüzden fazla değişiklik önergesi verildi.
Rum, Yunan ve AB’deki Türkiye karşıtları ülkeler, bu sene Kıbrıs konusunu öne sürerek özellikle raporun geçmiş yıllara kıyasla daha da sertleştirilmesi için elden geleni yapıyorlar ve organize bir şekilde çalışıyorlar.
Parlamentonun nabzını iyi yoklayan gazeteci arkadaşlarımdan ve rahmetli Bora ağabeyimin Brüksel’deki temsilcilik yıllarından bana miras kalan dostlarından gelen bilgiler, Kıbrıs konusunda kabul edilemez birkaç yaptırımın daha rapora konacağı ve Türkiye’yi masadan kalkmaya zorlamak için elden gelenin yapılacağı şeklinde.  
Öncelikle, içine Maraş konusunun da büyük bir özenle yerleştirileceği Türkiye’nin hava ve deniz limanlarını Rum bayraklı uçak ve gemilere hala açmadığı konusu vurgulanacak ve Maraş’ın BM Güvenlik Konseyi’nin 550 sayılı kararı uyarınca yasal sahiplerine geri verilmesi gerektiği dile getirilip, yaptırım talep edilecek, tabii komisyonda kabul edilirse.
Avrupa Birliği bu tutumuyla bir “Hristiyan Birliği” olduğunu net bir şekilde ortaya koyuyor.
Türkiye’nin artık kendisine başka bir birlik aramasının veya AB benzeri bir Birliği Orta Doğuda kendi liderliğinde kurmasının zamanı geldi.
Zaten son birkaç yıldır Türkiye’nin komşuları ve dostları ile yaptığı Ekonomik işbirliği anlaşmaları ve karşılıklı vizelerin kaldırılması uygulaması bunun en güzel göstergesi.
Özellikle de yıllardır iç savaş ve çatışmalardan bunalan Lübnan halkının ülkenin içinde bulunduğu siyasi krizi Türkiye’nin geçmişinden gelen deneyimlerle çözüleceğine inanması ve Arapların Osmanlı’dan ayrılmalarını sorgulamaya başlamaları bunun güzel bir işareti.
Bölgemiz gelecek günlerde ve yıllarda önemli siyasi gelişmelere gebe.
Hep birlikte göreceğiz.
 
Prof. Dr. Ata ATUN
 

 

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.