Artık Satranç Açıktan Oynanıyor

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlemesine Dair Kanun’da değişiklik yapılmasını sağlayan yasa teklifi TBMM’de yer alan tüm siyasi partilerin altına imza koydukları bir metin olarak meclis başkanlığına verildi.

Sanıyoruz ilk kez muhalefet partileri ile iktidar partisi tam bir mutabakat içinde bir yasanın çıkartılması konusunda anlaştılar.

Kanun teklifi komisyonlardan süratle geçti.

Jet hızıyla Meclis’in gündemine alındı ve oy birliği ile kabul edildi…

Tekraren ve önemle bir kez daha altını çiziyoruz:

TBMM’nde milli iradeyi temsil eden tüm partiler ve o gün genel kurul salonunda hazır bulunan tüm milletvekilleri bu yasanın çıkartılması konusunda aynı iradeyi paylaştılar…

Ancak… Top bu kez Cumhurbaşkanı’ndaydı…

Ve Sayın Cumhurbaşkanı kucağına atılan bu topu [tüm sonuçlarını bilerek ve isteyerek] taca attı…

İşte bu nokta son derece ilginçtir ve bünyesinde Türkiye’nin geleceğini belirleyecek önemli ip uçlarını barındırmaktadır:

1. Cumhurbaşkanı bu güne kadar iktidar partisi oyları ile kabul edilen tüm kanunları onaylamıştır. Ama bu kez veto etmektedir.

2. Cumhurbaşkanı’nın veto ettiği bu yasa, bugüne kadar ilk kez muhalefet ile iktidarın birlikte ve ortak irade ile oluşturdukları bir yasadır.

3. Yasanın veto ediliş tarihi ile aylardır bir türlü tamamlanamayan şike soruşturması iddianamesinin bir basın açıklaması ile halka duyurulması tarihinin üst üste çakışması olağanüstü bir zamanlamanın ürünüdür. Cumhurbaşkanı mevcut yasadaki cezalarda indirimi sağlayan yeni yasayı veto etmekte ve bir gün sonra, sıcağı sıcağına şike soruşturması kapsamında sanık olan kişiler hakkında “göz alıcı” suçlar ve bir insan ömrünü aşan hapis cezaları bir bir özel yetkili bir savcı tarafından sayılıp dökülmektedir.

4. Bir diğer önemli nokta, Cumhurbaşkanı’nın veto kararı öncesinde tasarlanan zamanlamanın bir diğer ucunda kümeleşen bir grup AKP yöneticisinin çıkacak karara kaynak oluşturacak nitelikte önemli açıklamalar yapılmalarıdır… Bu açıklamaların başını ise Başbakan yardımcısı Bülent Arınç çekmektedir.

Evet…

Olan/biteni gerçekçi bir gözle ve soğukkanlılıkla izleyenler için Ankara’da rüzgârların değişik yönlerden [ve artık] oldukça sert estiğini görmek mümkündür.

Şike soruşturması niçin özel yetkili savcılar nezdinde ve çok özel usullerle yürütülmektedir?

Soruşturma niçin ikinci bir Ergenekon sürecine benzer görüntüler sergilemektedir?

Sporda Şiddeti Önleme Yasası kapsamına giren suçların tümünü yargılama yetkisi normal ceza mahkemelerine aitken,  soruşturma nasıl ve hangi hukuki kılıf içine sokularak özel yetkili ağır ceza mahkemesinin görevine sokulabilmiştir?

Görüldüğü kadarı ile bu soruşturma pratikte birden çok “özel” niteliğe bürünerek oynanan ve taşları hukuk olan bir satranca dönüştürülmüş bulunmaktadır.

Dosya hakkında gizlilik kararı verilmiş ancak, dosyadaki tüm “işe yarar” ifadeler bazı medya organlarına düzenli bir biçimde servis edilmiştir.

Dosya sanık avukatları tarafından dahi incelenemezken, gazetelerin ya da televizyon kanallarının haber müdürlerinin çekmecelerine gizli eller tarafından itina ile yerleştirilmiştir.

Şimdi yaşamakta olduğumuz süreçte ise, izlemekte olduğumuz tiyatronun bir başka perdesi sahnelenmektedir…

Söz konusu yasa, her nasılsa iktidar partisi içindeki bir güç hesaplaşmasının metaı haline getirilmiş bulunmaktadır.

Altında Başbakan başta olmak üzere tüm muhalefet partilerinin imzası olan bir yasa teklifi TBMM’den oybirliği ile geçmekte, ama Cumhurbaşkanı’nın vetosu ile göğüs göğse gelmektedir.

İşin en ilginç yönü, bu noktada gögüs göğse gelen güçlerin artık yürüttükleri suyu, saman altına saklama gereğini duymamaları ve kartlarını açık oynama vaktinin geldiğini dosta/düşmana ilan etmeleridir.

Bu gelişme, sözünü ettiğimiz yasanın yürürlüğe girmesi ya da veto edilmesi olgularının çok üzerinde ve bu olguyu aşan bir nitelik taşımaktadır.

Çünkü, yasayı veto eden Cumhurbaşkanı da gerçekte yetkisinin gerçek bir veto olmadığını, olsa olsa “bir kez daha görüşülmek üzere” meclise iade ile sınırlı olduğunu bilmektedir…

Bir başka deyişle Meclis’e iade edilen yasa yeniden oylanıp kabul gördükten sonra Cumhurbaşkanı’nın yapacak bir şeyi yoktur…

O zaman önümüzde kısa zamanda yanıtlanacak iki soru vardır:

1. Cumhurbaşkanı yetkisinin sınırını bildiği halde niçin kanunu TBMM’ye geri göndermiştir?

2. TBMM, acaba eski iradesi yönünde dik durabilecek midir?

Ulaşılan noktada oynanan satrancın bundan sonraki hamlesi oldukça önemlidir.

Ya doğru hamle oynanacak ya da oyun karmaşık bir satranç oyunundan sıyrılarak, sıradan bir “dama” basitliğine dönüşecektir.

Ancak bu noktada önemli olan, artık satranç ya da damanın halkın önünde oynanması vaktinin geldiği yönündeki iradedir.

Bakalım… Kim kimi mat edecektir?

Az bekleyeceğiz ve [acı/ya da tatlı] sonucu pek yakında [az sonra] göreceğiz.

Faruk HAKSAL

faruk.haksal@politikadergisi.com

Yorumlar

"MİLLİ MUTABAKAT" Tiyotrosu!

 

Aslında ortada tam bir siyasi tiyatro oynanmaktadır. İlk bakışta AKP'de "Çatlaklık" var izlenimini yaratan bu tartışma, yakından incelendiğinde ucuz bir oyundan başka birşey değildir. Bu siyasi tiyatro oyunu ile elde edilmek istenen etki, AKP'nin kamuoyununa "Yeni Anayasa" yapmada ne kadar iyi niyetle "Milli Mutabakat"ın peşinde olduğunu ispatlama gayretidir. Bu tiyatro da başrolü Sayın Cumhurbaşkanı A. Gül, İkinci rolü AKP milletvekili Şamil Tayyar, Bülent Arınç ve diğer rolleri elbette Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve AKP grup başkan vekilleri paylamışlardır.
 
Bu bir siyasi tiyatrodur; çünkü bir defa Cumhurbaşkanı Sayın A. Gül'ün "6222 Sporda Şiddet ve Düzensizliğin Önlemesine Dair Kanunun hazırlanmasında daha dikkatli olunması gerektiği" gerekçesiyle bu yasada ceza indirimine giden son değişiklik yasasını, VETO etmesi ÇELİŞKİLİDİR ve mantığa aykırıdır. Madem Cumhurbaşkanı Nisan ayındaki 6222 yasada yeterince dikkat edilmediğini söylüyor, o zaman bu yasanın düzeltilmesinden daha doğal bir şey olamazdı değil mi? Fakat o bu yasanın düzeltilemsini veto ederek engelliyor! Bu ne perhiz bu ne Turşu. Ve kahramanımız, padişahımız Recep Tayyip hazretleri bir kez daha sahneye çıkıp buyruyor! "Yasa değişikliği milli mutabak içinde aynen geçsun!" 
 
Oyunun kamuoyunda inandırıcı olması için bu oyunun senaryosuna göre Ş. Tayyar ceza indirimine karşı çıkıp Cumhurbaşkanına mektup yazıyor. Bülent Arınç müşteri kızıştırıp "Bu yasa artık bu biçimiyle meclise geri gelemez" diyor ve ekliyor: "Ben hiç bir zaman Başbakan biat etmedim" diyerek te sanki herşey "doğal mecrasında" yürüyormuş, AKP içinde muhalif sesler çıkıyormuş izlenimi yaratıyor.
 
Değişiklik yasasının Veto ediliş tarihi ile "Şike soruşturması iddianamesinin halka açıklanması"nın aynı zamana rastlaması da bilinçli seçilmiştir ki, hem tiyatroya yeterince "seyirci" çekilebilsin, hem de eski biçimiyle yasanın nasıl "ağır cezalar" verdiğini, eğer MİLLİ MUTABAKAT sağlanırsa nasıl da "sağduyulu ve makul çözümler" bulunabileceği konusunda halk ikna edebilsin! Breh! Breh!
 
Emperyalist işbirlikçisi AKP şeytana papucunu ters giydirecek derecede şeytani siyaset yapabildiğini bir kez daha göstermektedir. Onun bütün derdi CHP'yi, MHP'yi ve bütün halkımızı AKP'nin istediği biçimde milli mutabakatla "Yeni Anayasa" yapmasına yardımcı olmasını sağlamaktır!
 
Çünkü AKP'nin ve Recep Tayyip Erdoğan'ın geleceği M.K. Atatürk'ün "ilke ve inklapları"nan arındırılmış bir "Yeni Anayasa"ya bağlıdır. Bunun da tek olur yolu "MİLLİ MUTABAKAT"tır! Şike yasası ve veto'su tiyatrosu ile AKP bunun provasını yapmaktadır. Bir kez daha herkesi uyanık olmaya davet ediyorum!
 

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.