Bu Yazılar da İlginizi Çekebilir!
- Nida (!)
- Yar Bana Bir Bahane Medet
- Ah Öteki / Halk, Millet, Ulus, Toplum
- Güneş Baskı Teknikleri ve Bursa’da Bir Sergi
- Eğitim Şart!
- Neler Oluyor Bize?
- P—Tiyatro: Mustafam Kemalim
- VT
- Türkan Saylan’ı Anlamak ve Türkan Saylan
- Maxim Gorki: Küçük Burjuva İdeolojisinin Eleştirisi
- Tezgaha Serilmiş İnsan Halleri
- Politika Dergisi - Tayfun Özkaya Mülakatı
- CHP’de Gençlik Kolları var mıydı?
- P—Kitap: Seçkiler
- Havada Darbe Kokusu Var
Bağımlılıklar Üzerine, Bağımsız, Öznel Bir Deneme: Bağımlılık ve Demokrasi
Madde bağımlılığı ciddi bir sorun olabilir, bağımlı olduğunuz madde sağlığınıza yönelik tehditler içeriyorsa. Bu bağımlılıklardan biri olarak tanımlanan sigara bağımlılığından kurtulup o etken maddeden “bağımsız” olma süreci çeşitli tedavilerle alt ediliyor bu gün.
Bu tedavi sürecinin madde bağımlılığı bulunan kişiler tarafından istenip istenmemesi zaten en büyük sorun. Bu bağımlılığın farkında ve rahatsız olanların bu bağımlılıktan kurtulma isteğini tetikleyecek durumlar, yaptırımlar üretmek gereği gündeme gelmezse, gelmiyor bağımlılığından kurtulmak için ilgili makamlara tedavi sürecini başlatmak için kimse.
Olay böyleyse, madde bağımlılığına sebebiyet verecek “şeylerin” ulaşılmasını zorlaştırmak; fiyat politikaları, yaş kısıtlamaları, mekan kısıtlamaları gibi yöntemler; yeni bağımlı adaylarının sayısında göreceli bir seyreltme sağlarken gelecek kuşaklar için umut olarak, var olan bağımlıların bağımlılıktan kurtulma girişimlerine destek verir gibi görünse de, olumsuz ilk denemeler ardından “moral çöküntü”, “güvensizlik” gibi başka psikolojik rahatsızlıklara zemin oluşturmanın ötesine gidemeyebilir.
Bunun yanı sıra; fiyat yaş ve mekan politikalarının “elit bağımlılar” yaratacağını göz ardı etmemekte fayda olduğunu düşünmekteyim.
Sigara bağımlılığı temelinde düşünüldüğünde, bu elit bağımlı yaratma denemeleri eğer başarıya ulaşırsa, sosyal güvenlik hizmetlerini almada primlerini ödeseler bile “devlete yük” olarak algılanan “avamdan bağımlıların” elenmesi sayesinde devlet amacına ulaşmış kabul edilebilir.
Hatta denilebilir ki; devlet avamdan olanın sağlığını, elitten olandan daha çok mühimsemekte.
Denilebilir denilmesine de buna kim inanır denilenin aksine, bilinmemekte…
Bir zaman avamdan bağımlılardan biri olarak, yazımızın bundan sonraki bağımlılık üzerine söylenecek sözlerin bağımlılık anlamında sigara temelinde ve şahsımda nesneleştiği ve yorumların bu öznellikle olacağını söylemekte fayda görüyorum “bilimsellik” adına.
Hükümet ferman buyura, “Sigara yasak” deyü!
Sigarayı bu yasaktan önce “bırakmış” biri olarak, madde bağımlılığından kurtulmuş olduğumu bilim adamları söylüyorlar.
Sorana diyorum ki; Kullanmıyorum! (Dünün kül tablasında izmarit aramış olan ben)
Kullanmıyorum demiyor muyum; fark etmeden, kendime gülüyorum… (Canım; bırakan var, bırakamayan meselesi değil, “Başardım!” hiç değil arkadaşlar: Kurtuldum! diyenlerdenim öncelikle, sonra kendi kendime kaldığımda “başardın, aferin sana” demiyor muyum gururla kendime bakıp? Elbet diyorum…)
Sabah kalktığımda ilk yarım saat içinde sigara içme isteği duymuyorum mesela artık. Hatta ilk kriz günlerini saymazsak, ki bunlar 3 dakikalık ve kurulmuş saat gibi beyninize uyarı şeklinde:
“Haydi iç”, “Beni unuttun”, “hişt-pişt”, “bir nefes çek at”, “bir şey oldu mu, bunca yıl içtin”, “aman sen de bunca derdin arasında bir de tek keyfinden mahrum olmak”, “seviştin içsene”, “uyandın işte”, “bak yatacaksın yatmadan önce”, “yemek yedin keyifle”, “of-pof”, “şerefe”, “ne olacak bu memleketin hali”, “arkayı dörtlediler, golleri eklediler”, “hanım sen bıraksan bırakacağım”, “sevgilim de içiyor”, “fark etmeden yakardın” gibi yaşanışların ardından şayet, geçirebildiysen bu üç dakika kriz anını da, doğru yoldasın işte benim gibi…
Bir de seni çıldırtacak bir durum; kurulmuş saat gibi “çeyrek var” ya da “çeyrek geçe” ya da “buçukta” ama ne zaman da birse, o zaman ve üç dakika süreyle buna katlanacak olman “en çok” bir hafta boyunca…
İyi ve uzun süreli bir içiciyseniz önceden; fark etmeden ve birden, aksırmalar tıksırmalar böğürerek öksürmeler dönemi, ilk bir ay içinde balgamlı… Genizlerininiz boşalması, tat alışınızın değişmesi olumluya yönelik, genizlerinizin boşalmasından kaynaklı hınkırmalar, hapşırmalar, geniz tıkanmaları, küçük burun kanamaları…
Sonra azalan bir peş peşelik ile kurulmuş biyolojik saatin belli belirsiz çalışları bir ay sonra…
Ve bir ay daha sonra, hiç olmayacak bir mekanda, olmadık bir zamanda hiç bırakmamış gibi, daha 15 dk. önce söndürmüş gibi birden gelen anlık kriz seni şaşkınlığa uğratan: “Vay anasını”, “hayret”, “vay canına” dedirten ve zaman zaman bu şekilde gelen krizcikler ardından hiçbir anlamlı gereksinme olmadan sırf alışkanlıktan aradığınız zamanlar. (…ki keyiflidir bunlar; size madde bağımlılığının gücünü, dolayısıyla sizin bunun üstesinden gelmiş biri olduğunuzu anımsatan…)
Tıbben, herkes gibi öleceğim kesin (Doğmuş olduğum için),
Tıbben, %50 oranında kalp krizi riskini ortadan kaldırmışlığım da...(Ama bu değil ki şu yazıyı yazarken bir anda teklemez olması kalbimin.)
Tıbben üst solunum yolları, akciğer ile ilgili mevsimsel sorunlar ile daha az boğuşacağım bundan sonra.
Tıbben, kanser olma riskini bayağı aşağılara çektim içiyor olduğum duruma göre; bundan sonra hiç içmeyeceğimi düşününce.
Tıbben, artık daha mutluyum…
Tıbben, oğlumun içmeyeceğinden umutluyum.
Tıbben hükümetin fermanından dolayı değil de;
Kendi iradem ile bıraktığım için de yeniden başlamama olasılığım çok yükseklerde.
1839, 1876, 1908, 2008-9
Hükümet ferman buyura, demokrasi açıla !
Ferman “bağımlılığı” ile demokrasi açma fikriyatına hayranlıkla…
Erdinc.Aydin@PolitikaDergisi.com
- Erdinç AYDIN içeriği
- 13593 okunma
Yorumlar
Yeni yorum gönder