Bir Paslı Kama…

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

 
Bir evvelki yazımızda Kürt halkının artık Türklerle beraber yaşama kararı verdiğinden bahsetmiştik. Bu karar binlerce yıldır devam ede gelen bir ezberi bozdu. Önceki düzenden nemalanan güçlerin ise işlerine hiç gelmedi ve yeni bir karmaşa başlatıldı. Bu karmaşayı iyi anlamak için özelde Kürt, genelde bütün köylünün cumhuriyet ile oluşan durumuna dikkatli gözle bakmak gereklidir.
Atatürk önderliğindeki devrimci cumhuriyet yönetiminin toprak reformu düşüncesi olmakla birlikte, başlangıçta toprak programı yoktu. Cumhuriyetin ilk yıllarında Kemalist yönetimin dikkati, toprak dağıtımdan çok nüfusun çoğalması ve boş arazilerin işlenmesi üzerinde yoğunlaşmıştı. Çünkü ülke nüfusu azdı ve toprakların önemli bir bölümü ekilemiyordu.
Atatürk, “Köylü memleketin efendisidir” sloganıyla meselenin iktidar meselesi olduğunu ortaya koymuştur. Halk iktidar, köylünün ezici çoğunluk olduğu bir ülkede, yerel zeminde köylünün iktidar olmasıdır. Köylü, ağanın, beyin, şeyhin tahakkümünden kurtularak iktidar olabilirdi. Gerçek demokrasi ancak bu temelde kurulabilirdi. Milli hâkimiyet, seçimler, seçmenin oyu, sandıktan çıkmak ancak bu toplumsal devrimle gerçek içeriğine kavuşabilirdi. Bugün bu kavramların içi tamamen boşaltılmıştır. Demokrasi, ağaların, şeyhlerin, emperyalistlerin Emirelerinin, Gladyo’nun, mafyanın elinde bir palyaço haline getirilmiştir.
Daha sonra köylünün gerçek iktidarı için toprağının sahibi olması gerektiği anlaşılmış ve bu çizgide çalışmalar yapılmıştır. Kör topal çıkarıaln toprak kanunu 1946’da uygulanmak üzere ertelenmiştir. Meclisin büyük çoğunluğunun toprak ağası olduğu bir dönemde, bu bile çok ciddi bir başarıdır. Önceleri nasılsa ileride unutulur gider denilen toprak yasası gündeme geldiğinde, en büyük muhalefeti Kürt toprak ağalarının yanında, dönemin en önemli toprak ağalarından olan Adnan Menderes yapmıştır. “Ameleye toprak vermem.” diyerek baş kaldıran bu CHP milletvekili, dört arkadaşı ile Demokrat Parti’yi kurmuştur. Tabi bu konu tek sebep olmasa da en önemli sebeptir. Bu noktada bir de küçük eleştiri yapalım: Toprak ağalığını ve Ortaçağ kurumlarını köklü olarak tasfiye etmek için, Kemalist yönetimin köylüyü uyandıracak ve ağalığa karşı harekete geçirecek bir aydınlanma ve örgütleme çabasına girmesi gerekirdi. Bu konuda yetersizlik ortaya çıktı. Bu nedenle yukardan aşağı uygulamalarla dağıtılan toprakların önemli bir bölümü köylüler tarafından korunamadı, tekrar ağaların, aşiret reislerinin ve şeyhlerin eline geçti.
CHP, Atatürk’ün ölümünden sonra, her ne kadar sağa doğru kaydıysa da içinde barındırdığı Kemalist unsurlar nedeni ile emperyalistlerin ilk tercihi değildir. İsteklerini harfiyen yerine getirecek bir partinin doğuşuna ebelik etmek onları son derece mutlu etmiştir. Batıdakilerle işbirliği içinde olan Kürt toprak ağalarının da içinde olduğu bu oluşum Türk siyasi hayatına girmiş, bir daha gitmemek üzere iktidar olmuştur (Çok kısa aralıklar hariç). Ağaların istediği gibi oy kullanma mecburiyetinde olan köylünün ise yapabileceği hiçbir şey yoktur. Demokrat Parti ile başlayan Atatürk dönemine ait kara propaganda günümüzde en yüksek biçimi ile sürmektedir.
Teknolojinin ilerlemesi, telekomünikasyonun her yere ulaşması dünyayı küçülttü. Kürtler artık isyanları bırakıp Türklerle birlik yaşamaya karar verdiler. Bu yüzden de kapalı bir şekilde yaşadıkları topraklardan batıya göç ederek, bir daha ayrılamayacak şekilde diğer etnik kökenlerle karıştılar. Ama ayrılıkçıların yapacakları daha bitmemişti. PKK ile birlikte ‘Düşük Yoğunluklu Savaş’ bölgenin altını üstüne getirdi. İçine kapanık yaşayan Kürtler, büyük bir çatışmanın ortasına düştüler.
Kızları, oğlanları dağlara çıktı, Kürt köyleri yakıldı, yıkıldı. Kadınlar kocasız, çocuklar babasız, kardeşsiz kaldılar. Ölümle iç içe bir yaşamın parçası haline geldiler. Geleneksel aşiret yapısı dağıldı. Güvenlik güçleri onları ‘devlet yanlısı-devlet karşıtı’ şeklinde sınıflandırdılar. Bu sınıflandırma onların devletle ilişkisini de belirledi.
Yıllar içinde emperyalistlerin emrinde tam bir maşa haline gelen sağ iktidarların oluşturduğu devlet, köy koruculuğu sistemi ile yeni bir ağalık sisteminin temellerini attı. Bugün o bölgede seçimlerde oyların ya BDP veya AKP ye çıkması bu yüzdendir. Seçimlerde kendilerine şimdiye kadar kan ve gözyaşından başka hiçbir şey vermemiş olan bu partilere oylarını mecburen verirken, yapılan tek tük bağımsız anketlere verdikleri cevaplar bu iki partinin de uykularını kaçırıyor. O partiler ne kadar kimlik, demokrasi gibi konuları öne çıkarırsa çıkarsın, Kürt köylüsü öncelikle iş, aş, sağlık ve eğitim güvencesi gibi insan olmanın gereklerini istiyor. Bu isteğinde ise Anadolulun mecburen mevcut zihniyete oy veren köylüsü ile aynı noktada buluşuyor.
Dile getirdiğimiz “mecburen” kelimesi bazılarımıza abartılı gelebilir. Demokrat Parti başkan yardımcısının bir anısı bazı şeyleri iyi anlamak için önemlidir: “Referandum öncesi propaganda için gittiğimiz (xxx) ilinde parti yöneticilerimizin anlattığı olay şu: AKP yöneticileri muhtarlara ‘İlimizde nüfusun yarıdan fazlası yeşil kartlı. Eğer “hayır” oyu çıkarsa pazartesi hastanede para ile bakılırlar’demiş” Olay bu kadar basittir. Ayrıyetten dağıtılan sadakalar da gelmez korkusu. “evet” oylarının sebebini anlatıyor.
Referandum, acil olarak iktidarı etkilemeyecek bir konu olduğu için bu durum kabul edilebilir.
Kürt kökenli vatandaşlarımız artık oylarına sahip çıkmalıdırlar. Seçecekleri iktidarın kendilerini itip kakmayacak bir iktidar olmasına dikkat etmelidirler. Onlara gerçekten istedikleri iş, aş, eğitim ve sağlık güvencelerini verebilecek olanlara oy vermelidirler. 60 yıldır görüldü ki “ben çok dindarım, ağzımda Allah kelimesi düşmez, oyunuzu bana verin” sözleri kandırmacadan ibarettir. Kürt kardeşlerimiz en azından bilmeli ki, kendilerinden bu güne kadar namazında niyazındayım diye oy alanlar onları düşünseydi, o bölge bir İstanbul, bir Kocaeli olurdu.
Son söz olarak CHP’nin boynuna çok büyük bir sorumluluk yüklendiğini söyleyebiliriz. Sözde değil özde Atatürk’ün kurduğu Kemalist partiye hızla dönmeli ve herkese tek tek anlatmalıdırlar…

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.