Bir Tek Sen Değil Ama…

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Yazar: 
Timur Veysel Doğruok

   BIKMADIK mı artık krizden, piyasaların olumsuz koşullarından bahsetmekten? Evet, ben de bıktım belki de; keşke olumlu şeyler yazıyor olsam da daha çok keyif alsam. Ama gerçeklerden kaçarak ya da uzaklaşarak, başka konulardan izafi ya da gereksiz olarak bahsetmeyi de istemiyorum açıkçası. Madem ekonomi yazıyorum; bahsedilmesi gereken en önemli konulardan biri budur ve sadece birkaç yazıya sığacak kadar da yüzeysel değildir. Neyse, fazlaca uzatmadan, genel anlamda birkaç ülke seçip üzerinde detaya inmeden bilgi vereyim istedim. Aşağıdaki 3 ülke dışında kendi ülkemiz ve ihracat verileri ile ilgili bilgileri bulabileceğinizi bildirir, keyif almayacak olmanıza rağmen, ilginizi arttırmanızı isterim.

   Japonya:

   Kredili konut finansmanında Japon yeni ile kredi alanlar dara düştü. “Küresel kriz”in etkisi ile Japon ekonomisi de sarsıldı. Avrupa’nın en büyük 3 ekonomisinin toplamı büyüklüğünde olan bir ekonomi, istikrarlı bir ekonomi ve kredi finansmanı için risksiz bir ekonomi modeli gibi görünmekteydi. Japon ekonomisinin en büyük sektörlerinden biri “otomotiv”dir. Ar-Ge alanında büyük bir güce sahip olan Japonya; teknoloji devi olarak bilinmektedir. Üretim / imalat sanayisinde de bu vasfını çok iyi kullanmıştır. Ancak Japonya’nın otomotivde en güçlü kuruluşlarından biri olan Toyota’nın da 71 yıl sonra ilk kez faaliyet zararı için açıklama yapması, Toyota başkanının istifa sinyalleri vermesi de büyük bir sorunu açıkça ortaya koyuyor.

   Rusya: (1)

   Rusya’nın ana ihraç kalemlerinden biri olan petrol ve türleri birim fiyatları ve gayrimenkul - inşaat sektörlerindeki kriz etkileri Rus milyarderleri de olumsuz yönde etkiledi. Rublenin dolar karşısındaki kaybı ve piyasalardaki ciddi düşüşler de genel Rus ekonomisindeki çatlaklar olarak göze batıyor. Rus milyarderler ve kayıpları ile ilgili olarak; 101 kişi oldukları ifade edilen Rus oligarklar 49’a kadar elendi.

   Türkiye’nin nadide turizm bölgesi Beldibi’nde Mehmet Cengiz’e (Cengiz Grup) ait olan Sungate Port Royal Hotel’i 340 milyon dolara satın alan Sergei Polonsky de Rusya’da halihazırdaki gayrimenkul işlerini tamamlamak adına otelini 100 milyon dolara satışa çıkardığı belirtilmiştir. Eski bir Rus “milyarder” olan Sergei Polonsky de artık milyarder sınıfı dışında kalan isimlerden. Oleg Deripaska ise servetinin %90’ına yakınını kaybederek 40 milyar dolardan 4,9 milyar dolara gerilemiştir. Hepimizin yakından tanıdığı isim Roman Abramoviç ise Mihail Prokhorov’dan sonra 13,9 milyar dolarla ikinci sırada yer almıştır.

   Almanya: (2)

   Krizin Avrupa’da en çok etkilediği, neredeyse ekonominin resesyona girdiği ülke olarak gösterilen Almanya ve ekonomisi üzerine genel bir bakış olarak;

   Opel: Daha önceki yazılarımda da belirttiğim gibi, GM(General Motors) grubuna bağlı bir şirket olan Almanya merkezli Opel, zor durumda. Geçtiğimiz günlerde kapatılacağı ile ilgili söylemler üzerine; Richard Wagoner, (GM üst yöneticisi) bu söylemlerin asılsız olduğu ve tesislerin kapatılmayacağı konusunda açıklama yapmıştı. Opel çalışanları ise, işsizlik korkusu ile protesto yürüyüşleri düzenleyerek bu durumdan rahatsızlıklarını dile getirdiler ve GM’nin Opel üzerindeki olumsuz etkilerinden bahsettiler. Carl Peter Forster’ın açıklamasına göre; Opel, GM’den ayrılacak, bunun da Alman hükümetinden sağlanacak 3,3 milyar EUR destek ile gerçekleşebileceğini belirtmiştir. Opel bu durum nihayetinde tekrar 2011 yılında kâr elde etmeye başlayacak. Almanya Ekonomi Bakanı ise, kriterlerin net olarak hükümete sunulmasından sonra, ancak nihai karar sürecine girilebileceğini bildirmiştir.

   Almanya - İhracat: Almanya’nın en önemli imalat sanayi birimlerinden biri olan makine endüstrisinde ihracat bazlı düşüş %40 oranı ile ifade edilmektedir. Bu oranda bir düşüş 1950’li yıllardan bu yana gerçekleşmemişti. Almanya o yıllarda savaş sonrası bir hâldeyken bu düşüş o kadar da şaşırtıcı olarak göze batmıyor. Ancak şimdi; 6 aylık bir geçmiş ile tüm Avrupa’nın borçlanma oranlarındaki artışlarla beraber reel sektörün bu denli düşüşü karmaşık bir tablo olarak önümüzde.

   Ülkemizde ise genel anlamda durum iç açıcı değil. İhracatımız 5 aylık süre içerisinde 10 milyar dolar civarında azalmış durumda. Üretim - imalat işletmeleri ise ihracat odaklı yeni pazar arayışları ve likidite sorunsalı ile ilgili olarak kredi ihtiyacı içerisindeler. Ancak bu durumlar da artık çare olmaktan çıkmaktadır. Nitekim içerisinde bulunduğumuz kriz, maalesef ihracat odaklı pazarlarımızı da etkilemekte ve bu durum sağlanılan kredileri karşılar nitelikte değildir; çünkü zaten halihazırdaki pazarlarda bile satışlarımız ciddi anlamda düşmüştür. Ciddi oranlar ile indirimlere gidilmesine rağmen piyasada oluşturulamayan bir talep kıskacı mevcuttur. ‘Alırken kazanma’ konseptini uygulamak çok önemli olduğundan, bu teklifler alıcıya ya da ithalatçıya çok cazip gelmektedir. Ama çerçeve genişlediğinde de şu durum ortaya çıkmaktadır; ithalatçı aldığı ürünü, tekrar ihraç ederek veya kendi iç pazarında satışa yönelterek kısa vadede likit bir değere çevirmeyi hedefleyecektir. İşte bu durumda nakde çeviremediği her varlık, elinde stok olarak bekleyecek ve riski; alırken kazanma konsepti içerisinde aslında olumlu bir durum olarak beklemeyecektir. Satışa çeviremediği ürün için borç yükünü arttırmak istemeyen alıcılar da büyük bir piyasa oluşturarak, bahsedilen canlanmayı sağlayamamaktadır.

Verilerle Durum:

 

   TABLO 1: (3)

 

*25 Şubat itibariyle

   Ekim 2008’den itibaren 25 Şubat tarihli veriler çerçevesinde ihracatımızın düşüşü Dış Ticaret Müsteşarlığı İhracat Genel Müdürlüğü verileriyle yukarıdaki tabloda görülmüştür. Tabloda da görüldüğü üzere, Ekim 2008 – Kasım 2008 arasındaki ciddi düşüş 3 yıllık artçı sarsıntıların getirdiği ana kırık olarak beliriyor.

*26 Şubat itibariyle gerçekleşmiş ihracat ve hedef ihracat tablosunu aşağıda görelim.

   TABLO 2: (4)

 

   “II. Sanayi” bölümünü görüyoruz. İhracatımızın %83,2’lik payına sahip. Aşağıda Tablo 3’te ayrıntılı olarak sektör paylarını da görebilirsiniz. 1-26 Şubat 2008 ve 1-26 Şubat 2009 tarihleri arası verileri, kıyaslama yöntemiyle tabloda verilmiştir. Geçen sene aynı tarih aralıklarında sanayi alanındaki ihracatımız **7.725.080 olarak verilmiştir. Aynı tarih aralıkları ile içinde bulunduğumuz yıl ise %33,9’luk bir kayıpla **5.104.043 dolara gerilemiştir.

(** 1000 ABD doları)

   Yukarıda bahsettiğimiz TABLO 3’te ise sanayi bölümü içerisinde sektörel dağılım ve verilerini görebilirsiniz.

 

   TABLO 3:

 

   Otomotivden çok bahsediyorum. Evet, yine dikkatinizi “C. SANAYİ MAMULLERİ” başlığı altında bulunan “Taşıt Araçları ve Yan Sanayi” bölümüne çekmek istiyorum. Aynı tarihler arasında geçen yıla oranla tam %55,5 oranında bir kayıp mevcut. Bu kayıp, oranlar arasında da en yüksek kayıp olarak bulunuyor. %2,2’lik tek artışımız ise; Çimento ve Toprak Ürünleri başlığındadır.

   Sonraki günlerimizde de yine piyasa verilerine bakarak, ekonomik olarak ne durumdayız; onları göstermeye çalışacağım. Değerli vaktinizi ayırdığınız için teşekkür ederim.

   Saygılarımla,

 

 

   Dipnotlar

(1) http://www.istegundem.com/news_detail.php?id=23631 kaynağından iktibas edilen bilgiler

(2) http://www.dw-world.de/dw/0,,12254,00.html | Almanya ile ilgili bilgilerden bazıları verilen kaynak referans alınarak derlenmiştir. Detaylara, ilgili başlıklardan ulaşılabilmektedir.

(3) http://www.istegundem.com/news_detail.php?id=23825 kaynağından iktibas edilen bilgiler

(4) Tablo 2 ve 3 - Kaynak: Dış Ticaret Müsteşarlığı, İhracat Genel Müdürlüğü

 

 iletisim@PolitikaDergisi.com

 

[Bu yazı, Politika Dergisi Sayı 13’te yer almıştır. Tüm fazladan özellikleri ile özgün sayıyı indirmenizi öneririz. Sayı 13’ü indirmek için buraya tıklayınız. ]

 

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.