Bireyin Devlet İronisi

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Yazar: 
Ahmet Tuna Alp

   Kürtçe TV ekseninde gelişen yapılara bakalım; kimine göre, bu açılım için devlet gecikmiştir. Aynı biçimde, diğer etnik gruplar için de kanallar oluşturulmalıdır, anlayışı hâkim. Bu görüşü takip edenler Kürt nüfusun ne kadar olduğunun peşinden koşanlar, bir diğer görüşün takipçileri ise 70 milyonun vergisiyle bir etnik gruba "hizmet" edilmesini eleştirenlerdir.

   Bizim konuya bakış açımız ise oldukça nettir. Yukarıda değindiğimiz üç unsur da tehlikeli bir yaklaşıma sahiptir. Özellikle "Kürt nüfus"un ne kadar olduğu, ülkenin bütünlüğü ile ters düşmekte olduğu gibi aynı zamanda birbiriyle evlenen etnik grup bireyleri için de farklı bir soruna ulaşmaktadır.

   Devletin kendi eliyle böyle bir girişimde bulunması, çok savunulan liberal olguyla çelişmektedir. Devlet, ancak yasal zemini olgunlaştırmalıdır. Bir anlamda, işin denetiminde rol almalıdır.

   Basın, konuya tamamen ironik bir biçimde yakalaşmıştır. "X","W" gibi harfleri meşrulaştırmak istememezlik gibi çocuk tavırları içine girmiştir; giydiği "kot"ta yokmuş gibi sanki o harfler.

   Ermenilerden özür kampanyası, İsrail'in Gazze saldırısı ile rafa kalktı. Bu kampanya yerini; “Türkiye’de Farklı Olmak: Din ve Muhafazakârlık Ekseninde Ötekileştirilenler”  araştırmasına bırakmıştır. Bu araştırmaya göre, bir örnek alıp onun ekseni etrafında dönmek oldukça anlamsızdır. Örneğin "Trabzon için; işte başın açıksa kiracı olamazsın" yazıyor araştırmada. Böyle bir durum Trabzon için elbette geçerli değil. Bu durum, araştırmayı gözardı etmeyi gerektirmiyor; elbette "mahalle baskısı" mevcut. Mahalleyi bırakalım, "devlet baskısı" bile mevcut ülkemizde. Bu konuda saha çalışması yapmaya bile gerek yok; din derslerindeki Sünnileştirme politikası bunun en büyük göstergesi.

   Mahalle baskısının olumsuz yapısı ön plana çıkarılıyor; ama toplumun bireyleri, o mahalle içinde olumlu şeyler de öğreniyor. Bu ‘işimize yarayan yapıyı alıp istediğimiz gibi kullanırım’ın mantıksızlığı. Evet, o mahallede "küfür" de öğreniyor birey; ama o sayede onun olumsuz olduğunu idrak ediyor. Tamamen aile ile koordineli. O mahalle biziz tırnak içinde.

   Kürtçe TV’nin açılması; içeriğinin ne olacağı, nasıl olacağının sorgulanmasının önüne geçmiş vaziyette. Korkarım ki seçimler yaklaştıkça, "yanlı bir tutum" içerisinde olacaktır.

   Birey, mahalle, devlet noktasında herkes bir şekilde modeller alır, modeller oluşturur. Burada devlete düşen; üstte de değindiğimiz gibi, yasal zemini düzenleyip, denetim noktasında yer alıp, geri çekilmesidir; geri kalanını bir biçimde bireye bırakmalıdır, birey toplum içinde hareket alanını bulmalıdır. Aksi takdirde, hızla, devlet güdümünde birey olgusundan uzak, makinelere dönüşeceğiz.

 

atuna.alp@politikadergisi.com

 

 

  

 

[Bu yazı, Politika Dergisi Sayı 11’de yer almıştır. Tüm fazladan özellikleri ile özgün sayıyı indirmenizi öneririz. Sayı 11’i indirmek için buraya tıklayınız. ]

 

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.