Bu Yazılar da İlginizi Çekebilir!
- Nâzım Hikmet'i Anlamak - IV
- "Artık Kaybedecek Bir Şey Yok!"
- Ne Yapalım, Takdir-i İlahi!
- İsrail'in Önlenemez Terörü
- Bir Türk Dünya’ya Bedel, Bir Başbakan Arap’a Derbeder!
- Gel Gel, Bak "Biz" Buradayız!
- Köylülüğü Öldürmeliyiz!
- TSK Bünyesinde Olsaydı?
- III. Meşrutiyet
- Humeyni'nin Ayak Sesleri
- Bedelsiz Bedelli
- Türban Sorunu Çözüldü mü?
- Münafık Sorular
- Bir Yanlış, Dört Doğruyu mu Götürdü?
- Anayasa Değişikliği Cumhurbaşkanından Döner…
"Bu Türk Milletinin Yumruğu"
“Al sana açılım. Bu Türk milletinin yumruğu,” diyerek Enerji Bakanı Taner Yıldız’ı bir yumrukta hastanelik eden genç gözaltına alındı.
Geçtiğimiz günlerde Ahmet Türk’e aynı biçimde bir yumruk atılmış, atan kişi gözaltına alınmıştı. Tabii, hükümet şaşırmış, dizleri titremiş, hatta Samsun Emniyet Müdürü’nü görevden almıştı. Ancak PKK’ya yaranamamış olacak ki, Samsun’da iki polisimiz hainler tarafından pusuya düşürülüp alçakça öldürüldü. Ahmet Türk’e atılan bir yumruk için Emniyet Müdürünü görevden alan hükümet, iki polisimizin alçakça öldürülmesinden sonra doğal olarak İçişleri Bakanını görevden alması gerekirdi, ama ne gezer? Mevcut hükümeti tanıdığımız için böyle bir şey yapmayacağını da biliyoruz.
Bu olaylar kime ne kadar değer verildiğini anlatması bakımından da çok ilginç. Evet, her iki olayda da failler yakalandı. Konu kapandı. Hatta bakan “bir kendini bilmez” mealinde laflar etti.
Gerçekten konu kapandı mı? Bizce hayır. Konu kapandı demek, hükümetin hep yaptığı gibi sorunları halı altına süpürmek demektir. Konu vahimdir. Her şeyi tartışıyoruz onu da tartışalım. Ne kadar vahim? Sayın Bakana atılan yumruk, Ahmet Türk’e atılan yumruk kadar vahimdir. Amele Hüseyin’e atılsa idi de aynı derecede vahim olacaktı. Şiddet kimden veya nereden gelirse gelsin tasvip edilecek bir şey değildir. Şiddet tohumları ekilecek bir tarladan barış yeşermez.
Bir başka ve önemli gerçek de sadece kınamanın yeterli olmadığıdır. Gereği derhal yapılmalıdır. Nedir gereği? Karşı şiddet mi? Tabii ki hayır. Evrenin var oluş prensiplerinden olan dualiteyi göz ardı etmemek gerekir. Dualite, objektivist felsefenin insana kazandırdığı bir perspektif olarak da bilinir ki, her olgunun bir karşıtı da vardır.
Mevcut hükümetin son derece başarısız olduğu ortadadır. Açlık, işsizlik, terör, güven bunalımı gibi üzerimize çökmüş sorunlara hiçbir çare üretemeyen hükümet, tıpkı Fatih gemilerini karadan Haliç’e geçirirken meleklerin dişi mi yoksa erkek mi olduğunu tartışan Bizans soyluları gibi şu an hiç de birinci önceliği olmayan anayasa maddelerini değiştirme işi ile insanları oyalıyor. Atılan bu yumrukların bir sebebi de, zamanında yeterli önlemleri almayarak veya almayı beceremeyerek bu olaylara davetiye çıkaran hükümettir. Yumruğunu, “al sana açılım” diye savuran gencin Enerji Bakanı ile alıp veremediği bir şeyin olmadığı ortadadır. O yumruk hükümete atılmıştır.
Zaman içinde akil kişiler hükümetin davranışlarının yanlış olduğunu, seçimi beklemenin sorunları daha da ağırlaştıracağını, bu yüzden derhal erken seçime gidilmesi gerektiğini hep ifade ettiler. Ancak iktidar mevkiini bir hizmet katı değil de rant katı olarak görenler, bu uyarılara şiddetle karşı çıktılar. Gelinen nokta sonuç değildir. Olsa olsa sonun başlangıcıdır. Hükümetin bu umursamaz tavrı, (Allah korusun) daha büyük olaylara neden olabilir. Vatanını, milletini seven, onlara değer veren herkesin şapkasını önüne koyup düşünme zamanıdır. Hem de acilen.
Cem.Tamturk@PolitikaDergisi.com
- Cem Osman TAMTÜRK içeriği
- 14852 okunma
Yorumlar
Olanı biliyoruz, olması gerekeni soruyoruz
*''Gereği derhal yapılmalıdır'' derken kastettiğiniz 'gerek' nedir? Kendinize sorduğunuz soru askıda duruyor.Bir daha burun kırılmaması için çözümünüz nedir?
*Anayasanın hiç de aciliyeti olmadığını belirtmişsiniz. Burdan mevcut anayasadan memnun olduğunuz sonucu mu çıkartmalıyız? Memleket meselelerindeki aciliyet sıralamanız nedir?
*Erken seçime dikkat çekmişsiniz. Demek ki AKP'nin düşeceğine eminsiniz. Yarın bir seçim olsa, meclisteki sandalye durumunu 'kendi öngörünüzle' aşağı/yukarı sıralar mısınız?
Not: Bunları soruyorum çünkü ihtiyaç duyulan faktör -yaptığınız gibi- tespit değil! Sonuç, çözüm, çare!
Merhaba
"Olanı biliyoruz" dediğinize göre o olanın karşıtını da görüyorsunuz demektir. Demokrasi cumhuriyet bahçesinde büyüyebilen bir ağaçtır. Bu bahçenin bahçevanı da adalet ve hukuktur. Adalet ve hukuk mevcut hükümet tarafından iğdiş edildiği için o vatandaş yumruğu vurma, yani kendi adaletini kendi tesis etme yoluna gitti. Çözüm, bedeli ne olursa olsun hükümet bu terör belasını yoketmek insanların içini ferahlatmak zorundadır. 40.000 ölü vatan evladına malolan PKK elemanlarını bando mızıka ile karşılarsanız olacağı budur. Hükümet ya bu işi bitirecek ya da gidecektir.
Anayasanın bir darbe anayasası olması belkide beni bir çoğundan fazla üzüyor. Çünkü o darbeden çok zarar gören kişilerden biri de benim. Ancak bu gün insanımızın ilk sorunu açlık ve işsizliktir. Anayasa, karın doyurmaz. Üstelik aç insanların yapılacak anayasa değişiklikleri üzerinde sağlıklı düşünmesi de beklenemez. Ancak hükümet büyük ölçüde kendinin de sorumlu olduğu krizin altından kalkamadığı için başka şeylwerle gündem oluşturuyor.
Bir seçimde bu iktidarın gideceğine ve gelenlerin de bunlardan hesap soracağına inanıyorum. Zira bütün darbeleri yaşamış olan ben günümüzden daha kötü bir zamanı hatırlamıyorum. Bence, AKP bu seçimi kazanacak olursa Türkiye cumhuriyeti yokolacak. Yugoslavya gibi. Saygılar...
yumruk
Sayın Cem Osman TAMTÜRK, Siz ülkenin sorunlardan uzak olduğu bir hükümet dönemi hatırlıyor musunuz.
Şahsen ben hatırlamıyorum.
İkinci sorum, Siz seçimi çare olarak görüyor musunuz?
Üçüncü soru, Akp gidip daha iyisinin geleceğine inanıyor musunuz?
Dördüncü soru size göre ben AKPli miyim?
Sayın TAMTÜRK, sene 2001, Ecevit, Bahçeli, Yılmaz hükümeti var. Ben o gün aynı soruları sorardım. Seçimi çare olarak gösterenlere. Bu günde size soruyorum.
Eğer siz, seçimde AKP gidip yeni bir hükümet gelince sorunların azalacağını düşünüyorsanız, Gücenmeyin ama çok safsınız, yada unutkansınız. Bu ülkede sorunlar her hükümet değişmesi ile katlanır. Akp Gider yenisi gelir, sorunlar bir kat daha artar. Bu AKP kalsın demek değildir!
Ben size gerçeği anlatmak istiyorum.
Türkiye düzen girdabı içinde debelenen bir ülkedir.
Ülkenin rejimi cumhuriyet olmaktan uzak, bilhassa saltanata yakındır.
Bunun değişmesinin bir yolu vardır. Seçimleri, hükümetin değişmesinin çare olmadığının anlaşılması, sistemin ıslahının düşünülmeye başlanması bu yolda atılacak ilk adımdır.
Sistem değişmeden sonuç değişmez!!!
Bu memlekette birileri cumhuriyete sahip çıkıyorlarya, en çok bunlara acıyorum. Senin cumhuriyetin oldu da mı? sahip çıkıyorsun?!
Bizim cumhuriyetimiz hiç olmadı!
Bu ülkeyi ancak ve ancak, bir hakiki cumhuriyet kurtarır.
Merhaba
Mevcut sistemin bir seçimle kökten değişeceğine tabii ki inanmıyom. Cumhuriyet, halk uğruna savaşlar vermedikçe kıymeti kolay anlaşılacak bir olgu değil. Bize altın tepsi içinde sunulan bu değeri iyi korumamamızın nedeni de bu.Tıpkı baba parası ile araba sahibi olan şımarık gençler gibiyiz. Bu yüzden kör topal, yavaş yavaş gerçek cumhuriyete doğru hamle içindeyiz. Ancak bu hükümet bizim bölünüp parçalanmamıza neden olacak kararları çekinmeden alıyor. 2001 seçimlerinden öncede AKP nin çözüm değil çözülmenin hızlanması olacağını çok yazdık. Hala geç kalmadık diye düşünüyorum. Başka bir hükümet gelirse en azından yerimizde sayabiliriz. Gerçek demokrasiye ulaşabilmek için gerekli sistem değişikliklerini yapabilmenin birinci şartı bu hükümetten kurtulmak. Saygılar...
Yeni yorum gönder