Büyük Direnişin Ara Bilançosu

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

Bazen uzun soluklu mücadelelerde, mücadeleye mola verip kısa bir ara bilanço çıkarmakta büyük fayda vardır. Çünkü bu ara bilançoyla mücadelede neler kazanıp, neler kaybettiğimizi iyi bilirsek, o zaman mücadelenin devamında nasıl bir strateji ve taktik uygulayacağımız konusunda da daha akıllı ve bilinçli hareket edebiliriz.

Önce “Gezi Parkı” eylemleriyle başlayan, bütün yurda yayılan bu mücadelede elde ettiğimiz kazançlarımıza bir göz atalım:

  • AKP’nin Korku İmparatorluğunu yıktık;
  • AKP iktidarına karşı olan çeşitli siyasi görüşten, sağcısını, solcusunu, ulusalcısını, sosyalistini, antikapitalist Müslümanlarını, doğa dostu çevrecilerini, artistlerini, işçilerini, öğrencilerini, kadınlarını, erkeklerini, gençlerini, yaşlılarını, Beşiktaşlısını, Fenerlisini, Galatasaraylısını, Trabzon Sporlusunu birleştirdik;
  • Mücadeleyi, basit bir doğayı koruma mücadelesinden çok öte iktidar mücadelesine dönüştürdük;
  • 2023’e, hatta 2053’e kadar iktidarda kalma planları yapan AKP’ye ve onun lideri Tayyip Erdoğan’a “Hükümet İstifa” sloganlarıyla iktidardan düşme korkusunu yaşattık;
  • Ülkemizdeki korkak, çıkarcı, üç maymunu oynayan holdingci birçok TV kanallarının ve basının maskelerini yırtarak bütün halkımıza ve dünyaya gerçek iç yüzlerini gösterdik;
  • Ülkemizdeki valilerin, emniyetin, polisin, hatta jandarmanın tüm ulusumuza ait güvenlik kurumları olmadıklarını, bu devlet kurumlarının AKP iktidarında sadece AKP’ye ve Başbakan Erdoğan’a hizmet eden kurumlar haline getirildiklerini tüm halkımıza ve dünyaya gösterdik;
  • Aynı şekilde bütün İstanbullulara ve Türk vatandaşlarına hizmet vermesi gereken metrobüslerin, otobüslerin, tramvayların, toplu taşıtım araçlarının nasıl AKP’li İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından AKP’ye tahsis edildiğini bütün dünyaya gösterdik;
  • AKP iktidarının sahte demokrasisini, gerçekte ne denli faşist bir yönetim olduğunu yine tüm halkımıza ve bütün dünyaya gösterdik;
  • AKP iktidarını bütün dünyada yalnızlaştırdık;
  • Meclisteki muhalefetin pasifliğine, şaşkınlığına ne yapacağını, ne söyleyeceğini bilemediğine hep birlikte tanık olduk;
  • Kısaca ülkemizde bütün dünyaya örnek olacak Despotluğa ve Faşizme karşı bir siyasi direniş abidesi diktik!

Şimdi de mücadele bilançomuzun kayıplar hanesine bir göz atalım:

  • Taksim Gezi Parkı sahası AKP iktidarının denetimine geçmiştir;
  • Mücadelede 4 ölü, binlerce yaralı ve yüzlerce tutuklanma olmuştur;
  • Mücadeleye katıların kimisi işinden, kimisi okulundan, kimisi normal günlük yaşam düzeninden mahrum kalmıştır.

Öte yandan mücadelemize halkımızın geniş desteğinin yanında özellikle Türkiye Tabipler Odasının yiğit ve fedakâr üyelerinin destekleri asla unutulmayacak, meslek onurlarından yükselen büyük bir hizmet ve dayanışma örneğidir. Keza Türkiye Mimarlar ve Mühendisler Odasının büyük çabaları ve onların yönetici ve üyelerinin mücadelemizin her anında yanımızda olmaları; Türkiye Barolar Birliğinin mücadelemize kahramanca ve hiçbir fedakârlıktan çekinden verdiği hukuki dayanışma her türlü şükran ve takdirin üstündedir.

Özetlersek; AKP diktatörlüğüne karşı verdiğimiz aşağı yukarı üç hafta süren şanlı mücadelemizin bilançosu, son tahlilide bize, büyük kazançlar elde ettiğimizi göstermektedir.

Fakat AKP iktidarı, halen mücadelede kendisinin büyük avantajı olan siyasi iktidarı elinde tutmaktadır. Siyasi iktidar demek; valiye, polise, jandarmaya ve hatta basına, medyaya hükmetmek demektir. Dolayısı ile direnişin en temel talebi olan “Hükümet İstifa” sloganının yaşama geçmesi, yani AKP’nin iktidarı kaybetmesi öyle basit çözülebilecek bir sorun değildir. Çünkü bu sorun tamamen siyasi bir sorundur! Buna karşılık; bütün mücadele boyunca da hep birlikte yaşadık ki meclis içi siyasi muhalefet, sinmiş, pısmış, şaşkın, beceriksiz ve yeteneksiz bir biçimde öyle pasif ki olayları seyretmekten başka hiçbir şey yapmıyor; hiçbir yeni siyasi girişimde bulunmuyor!

Bu durumda; eğer bizim stratejimizin ana amacı, AKP iktidarına son vermek ise, o zaman bu hedefe nasıl ve kiminle ulaşabiliriz sorusuna çok ciddi ve gerçekçi bir yanıt bulmamız gerekmektedir.

AKP iktidarı, nasıl ve kiminle düşürülebilir konusu üzerinde fikirlerimizin daha da olgunlaşması, berraklaşması için karşı tarafın yani AKP nin bu mücadeledeki strateji ve taktiğini de iyice gözden geçirmemiz gerekir.

AKP’nin temel stratejisi, toplumu bölerek ve korkutarak iktidarını sürdürmektir. Korku konusunda, yukarıda da belirttiğimiz gibi AKP’nin kozları azalmıştır. Direniş AKP’nin son beş yılda yarattığı korku imparatorluğunu yıkmıştır. Fakat AKP halen iktidarda olmanın avantajını yani polis, jandarma ve adli güçleri daha da sert biçimde kullanma eğilimindedir. Yani AKP gittikçe daha çok şiddet uygulayacak ve daha da zalimleşecektir.

Öte yandan AKP, toplumu hep ikiye bölmüştür. AKP iktidarı; %50 dediği kesimi rüşvetle, şantajla, aldatmayla, dini istismarla, yalanla, dolanla vs. gibi her türlü çirkef yöntemlerle kendi tarafında tutarken, kendisinden olmayan diğer yarıyı ise korkuyla, olmadı Türk, Kürt, Çerkes gibi etnik ayrımcılıkla, olmadı Alevi-Sünni gibi mezhepsel ayrıştırmakla, olmadı, CHP, MHP, ulusalcılar ve marjinal gruplar gibi siyasal farklılıkları sömürerek vs. bölücü ve ayrıştırıcı yöntemlerle zayıflatmaktadır.

Şimdi, AKP iktidarda olduğu sürece daha da zalimleşecek, daha da gaddar bir biçimde şiddet uygulayacak AKP politikalarına karşı ulusal ve uluslararası tepkilerin dışında yapılabilecek pek fazla bir şey yoktur.

Fakat AKP’nin bölücü ve ayrıştırıcı politikalarına karşı gelmek, onu etkisiz kılmak, direnişe katılan, AKP karşıtı olan her birimizin tek tek sorumluluğunda olan bir konudur! Yukarıda mücadelemizin kazanç bilançosunda en önemli kazançlarımızdan birinin birleşmek olduğunu belirtmiştik. Ancak bu birleşme, ortaya henüz merkezi siyasi bir güç çıkaramamıştır. İşte şimdi yapılması gereken de budur! Çünkü böyle bir merkezi siyasi gücün yokluğu, "Hükümet İstifa" sloganını alternatifsizlikten dolayı anlamsızlaştırmaktadır.

Bu şanlı direnişimizi bir adım daha ileri götürmek istiyorsak eğer; o zaman hareketimiz, bölünmeden, parçalanmadan, hayal kırıklığına uğramadan, mücadeleden vaz geçmeden ortaya mutlaka ulusal demokratik bir iktidar alternatifi çıkarmak zorundadır! Yapılması gerek iş budur.

Meclisteki muhalefet partilerin şimdiki durumu ortada olduğuna göre, o zaman asıl mesele ise ulusal ve demokratik bir iktidar alternatifinin kiminle yapılacağı üzerinde çok iyi düşünülmesi ve ön yargısız seçenek olabilecek tüm demokratik ve milli güçlerin dahil edilmesi için karar verilmesi gerekiyor!

 

Mehmet ÇAĞIRICI

mehmet.cagirici@politikadergisi.com

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.