Büyürken Yoksullaşıyoruz…

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

 

Yanda gördüğünüz resim, ülkemize ve ülkemiz gibi sömürülen ülkeler kategorisinde tutulmak için ekstra gayret gösterilen ülkelere reva görülen durumu yansıtmaktadır. Büyürken yoksullaşmak.
Bizim gibi iktidara muhalif olanların sıkça dile getirdikleri bu konu sonunda başbakanlığın kendi araştırmasında da açıkça ortaya çıktı.
Ekonomide herkesin bildiği, basit, basit olduğu kadar da çok temel bir kural vardır. Halk deyimi ile “Al gülüm, ver gülüm”
Kural son derece basittir. Değer üreteceksin, satacaksın, ihtiyaçlarını karşılayacaksın. Eğer ürettiğin değerlerden elde ettiğin gelir, ihtiyacından fazla ise zenginsin, değilse fakir. Bu konu bu kadar basittir.
Bunu çarptıranlar, yanlış gösterenler, büyümeyi kendi çıkarlarını idame ettirmek adına bu kuralı yok sayanlar gaflet, hatta hıyanet içindedir.

Başbakan, göğsünü gere gere milli gelirin 10 000 dolara çıktığını söylüyor. Doğrudur. Eğer siz bu hesabı gerçeklere göre değil de birilerinin kişisel çıkarlarını gözeterek, bu yönde çarptırarak yaparsanız, bu sonuca ulaşırsınız. 2002 yılından itibaren ülkemiz tarihinde görülmediği kadar borçlandı. Sekiz yılda yaklaşık 300 milyar dolar borç alındı. Özelleştirmelerden 31 milyar dolar geldi. Buna rağmen insanlarımız başbakanlığında saklayamadığı biçimde yoksullaştı. Ne oldu bu paralar? Buhar mı oldu. Çok yüksek olmayan sesle dillendirilen, dolar milyarderleri sayısı itibari ile hızla dünya zirvesine doğru yükseldiğimiz gerçeği onca paranın adresini gösteriyor. Bundan daha da kötü olmak üzere hızla üretimden kopuyor ve üretmeden tüketen alsak bir toplum haline geliyoruz.
Emperyalizmin günümüzdeki sömürü aracı olan küresel veya global ekonomi, sermayenin serbest dolaşımı, liberal ekonomi gibi boyanmış üzerleri şekerle sarılmış zehirler ülkelere hap gibi yutturulmuştur. (Tıpkı başbakanımızın anayasa değişikliği paketini bize hap gibi yutturacağını söylediği gibi.) Günümüzde muhakkak ki ülkelerin, özelde ülkemizin bünyesindeki tahribatı gidermek, o uyuşturucunun tesirinden kurtarmak mümkündür. Ancak uyuşturucu tüccarlarının öncülüğünde ve onların pazarlamacılarının yönetiminde bu beladan kurtulabileceğimizi düşünmek de saflık ötesi bir şey olur.
Küresel ekonominin üretmeden tüketmeyi dayattığı ülkelerde gelir dağılımı, enflasyon gibi istatistikler hep halkı kandırma yönünde yapılır. Gerçekle hiçbir ilgileri yoktur. Yukarıda bahsettiğimiz uyuşturulmuş halk buna asla “neden” diyemez. İçlerinden diyen olursa da Silivri tipi kamplara tıkılırlar. O yüzden karşılarında sorgulayacak kimseyi bulamayan küresel sermaye taşeronları hiç utanmadan, yüzleri kızarmadan, enflasyonu şu kadar düşürdük, milli gelir bu kadar arttı gibi gerçek dışı beyanlarla halka sürekli yeni uyuşturucular yuttururlar.
Batının, yani küresel çetenin Mustafa Kemal’i neden hiç sevmediğinin, adının anılmasına bile tahammül edemediğinin bir sebebi de, onun Türk halkının küçük bir azınlığını değil büyük çoğunluğunu kalkındıracak ekonomi politikalarını devreye sokmuş olmasıdır. Bu model, tarımı ihmal etmeden karma ekonomi içinde sanayileşmektir. Küresel çetenin uykularını kaçıran bu model tabii olarak iç taşeronlar tarafından da tü kaka edilecektir.
Günümüzde, başbakanlığın itiraf diye de adlandırılabilecek bu raporundaki gerçeğe muhakkak ki küresel çeteye ruhları ve cüzdanları ile sımsıkı bağlı işbirlikçi ekonomistler karşı çıkacak ve utanmadan adı her ne ise kendi zehir olan bu modeli evirip çevirip yutturacaklardır. Oysa Turgut Özal ile birlikte iliklerimize kadar bağlandığımız, teslim olduğumuz küresel çetenin bizi getirdiği nokta başbakanlığın yaptığı araştırmadaki noktadır.
İnsan toplumsal bir canlıdır. Yalnız yaşayamaz. Bu toplumsal varlığa bireysel yaşamayı dayattığınızda sonuç günümüzdeki kölelik sistemi olacaktır. Bunun için hangi milletten veya ırktan olmanız hiç fark etmez.
 
Cem.Tamturk@PolitikaDergisi.com

Yorumlar

SADAKA SİYASETİNE DEVAM.

ülkemiz hiç bu kadar müreffeh olmamıştı.
bu sözler bir devlet büyüğümüz tarafından söyleniyordu.
kendisi kırmızı plakalı , bir numaralı araca biniyordu.
başında üç sıfır , sonunda bir yazanından.
aracın plakası üç sıfırlı ama , fiyatı oniki sıfırlı.
müreffeh ülkenin bir numarası , tabiki zırhlı lüks makam arabasına binecek.
müreffeh ülkenin kişi başı milli geliri de bir gecede artmıştı.
iki bin dolardan , ansızın bir gece ayarıyla on bin dolara çıkmıştı.
yakın bir zamanda , bir gecede ansızın yirmi bin yapacaklar.

müreffeh ülkemizin açlık sınırı sekiz yüz lira ,
yoksulluk sınırı iki bin lira açıklanmıştı.
askri ücret belli , çalışanın aldığı belli , emeklinin aldığı belli.
müreffeh ülkenin açlık sınırında yaşayan insanları vardı.
baştan üç sıfırlı , sondan iki rakamlı ,
kırmızı plakaya binen devlet büyüğümüz bu soruna el attı.
müreffeh ülkenin valilerine talimat verdi.
baştan üç sıfırlı , 4x4 lerinizden inip , çizmelerinizi giyin ,
açlık sınırında yaşayan evlere misafir gidin dendi.
müreffeh ülkenin , açlık sınırında , yoksulluk sınırında olan insanlar ,
devletin valisini , kaymakamını görsün dendi.

müreffeh ülkenin valisi , kaymakamı ,
belediye başkanı fakir fukaraya hizmet götürecektir artık.
emir aldılar , sırtında kömür taşıyıp adrese teslim edecekler.
doğalgazı varsa , sobası yoksa , soba ve borusu götürecekler.
yiyeceği yoksa , yağ , şeker , tuz , makarna , pirinç teslim edecekler.
adrese teslim , hal hatır soracaklar.
müreffeh ülkemin valileri hayırlara vesile olacak.
ama evet dedirmek için.
fakir fukara tarafından , valimize allah razı olsun dedirtmek için.
allah devletimize , valimize , kaymakamımıza ,
belediye başkanımıza zeval vermesin dedirtmek için.
referandum yaklaştı ya.
sizin için evet şeeetirecez dedirtmek için.
______(üçbeş_köyün_tiriviri_yazarı)___________ZÜĞÜRT_KUBİ

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.