Çizgi Filmlerin İdeolojik Çarpışması: Şirinler versus Richie Rich

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

Özellikle 1980 sonrası çocukları, liberallerin televizyonu Türkiye’ye “bahşetmesi” sonucu muhteşem bir kararsızlığın içine itildi. İhtilalin ardı sıra büyüyen yıllar, yeni teknikler geliştirdi. Dünyada devam eden soğuk savaşın ülkeye etkileri Rusya dağılsa da devam etmiş, o günlerden 2000’li yıllara giderken, bugünün de tartışma konusu olan “nesil yetiştirme ve ideolojiler” dikatomisi içerisinde sıkışmıştı.

2000’lerin çizgi filmleri; genel olarak Japon animasyonları, pokemon, babylate, power rangers gibi  özü itibarıyla şiddete meyilli ve hayal dünyasını zorlayacak nitelikte iken, 90 kuşağının çizgi filmleri; Arı Maya, Bugs Banny, Şirinler, Richie Rich, Lulu gibi örneklemlerden hareketle temiz bir dünyanın pazarlama aracı halindeydi. 90’lardan 2000’lere geçişin bilimkurgusal örneği Jetgillerle hayal edilirken, kötülere karşı savaş yer altında sürdürülmelidir diyen Case, Ninja kaplumbağalarda farelerin efendisi olarak yer altında yaşamanın gerekliliğini göstermişti. Shrader gibi kötülüklerin efendisinin beyinsiz olduğu imgesi, beyinden emir alması ile tasvir edilmişti.

Çizgi filmler, ciddi propaganda araçlarıdır. Ve her dönemin kendince çizgi filmleri olacaktır. Kendi ideolojileri pazarlanacak, dünyayı inşa etmede gelecek “nesil” süngerleştirilmeye devam edecektir.

90’larda popüler olan iki çizgi film üzerinden ideolojik çıkarımları yapmayı amaçlıyoruz. Bu yazı, çocuklara bırakılacak dünyayı şekillendirenlerin aslında ne derece barbar olduğunu göstermek için yazılıyor. Kuşkusuz bugünün “tinercileri” bu iki çizgi filmi mutlaka izlemişlerdir. Yazının amacını en iyi onlar anlayacaktır.

Öncelikle Şirinlere bakalım:

SMURF orijinal ismiyle çocukların karşısına çıkan şirinlerin tarihçesini vermek gereksiz. Şirin köyünde yaşayan, mavi tenli canlılar. Obur şirinin tek işi, yemek yapmak. Şirine, feminiteyi temsil ederken; usta şirin icatlar peşinde sürükleniyor. Şapkasına çiçek takan şair, eşcinsel jargonuyla konuşturuldu Türkçe’de. Gözlüklü Şirin ukalalığıyla yükseldi, tembel şirinin tembelliği “bir hak” olarak görüldü.

Baş düşman Gargamel, kedisi Azmanla beraber kırmızı şapkalı Şirin Baba’nın köyünü yakalayıp yemenin derdindeydi.

Buraya kadar aktarılanlar, Şirinlere dair düz bilgiydi. Her ne kadar yaratıcısı “komünizm propagandası yapmıyorduk” dese de gizlenmiş mesajlar vardı, örneğin:

Tüm şirinlerin mavi olması eşitliğin tasviriydi. İyi bir çocuk olursanız şirinleri görebilirsiniz jeneriği, kurtuluşun şifresi olarak yansıtıldı. Şirinler marşının Sosyalist Enternasyonal ritmiyle benzerliği, Şirin babanın sakallı ve kırmızı şapkalı olması gizlenmiş bir Lenin, gözlüklü şirinin Şirin babaya öykünüp eksik bilgiyle hareketi Troçki’ye çok benziyordu.

Eksik kalan iki düşman kapitalizm ve bir üst aşaması emperyalizm Azman ile Gargamel ile tamamlanmış oluyordu.

Yakalayacağım, bir gün mutlaka yakalayacağım.” sözüyle yürüyen Gargamel, sosyalizme olan düşmanlığını yansıtan emperyalizmin dile gelmiş haliydi.

Şirinler hiçbir zaman normal bir çizgi film değildi. Bir propaganda aracıydı. Bunu söylediğimizde reddeden içerideki cevvaller, ne hikmetse Şirin Köyüne cami dikmiş, Şirine’nin başını kapatmış, Şirin Baba’yı kılıktan kılığa sokmuş halleriyle bizim söylemlerimizin tersine hareketle karşı propagandayı inşa ediyorlardı.

Öte yandan çizgi filmlerle bu kadar “komünizm” propagandası yapan yayıncılar stratejik bir düşüncenin görüntüsünü sergiliyorlardı: Richie Rich.

Her şeyi vardı Richie Rich’in. Adı üstünde zengin Richie. Helikopteri, profesörü, uşağı, doların üstüne kendi resmini koyduracak kadar ukala, köpeğinin adını dolar koyacak kadar da küstahtı. Richie Rich; muhteşem bir emperyalizm tasviriydi. Zenginlik, savarosky taşlar, havada uçan pırlantalar, ayarttığı fakir kız (kendisine nazaran) hepsi tam anlamıyla bir burjuvazi pazarlamasıydı. Wilhelm Hanna, Joseph Barbara bu ikiliyi hiç unutmayacak Richie’yi izleyenler.  O günün çocuklarının içerisinden bugün hala zengin yaşantısına özenenlerin alt benliğinde mutlaka Richie Rich olma özlemi vardır.

Yayıncıların bu alt benlik yönetimi psikologlarca sorgulanmaya muhtaç bir süreç aslında. Şöyle ki, bugün reklam piyasasında pazarlamasını yapmak istediğiniz metayı mutlaka pazarlama sürecinin sonunda gösterirsiniz. Örneğin reklamlara bakarsanız, bir reklam kuşağında en dikkat çekici reklamlar her zaman son bölüme saklanır. İlk reklam genelde zaplanır çünkü. Birçok haber kanalının saat başında geriye sayan saatinin ardında mutlaka iyi bir araba reklamı gizlidir. Bir öncesinde de genel olarak ev reklamları. Pazarlamasını istediğiniz şeyi sona saklarsınız.

Çizgi filmlerde de bu böyle oldu. Sabahın köründe Şirinleri verdiler, çocuk zihninin en açıldığı anlarda Richie Richi ortaya sürdüler. Bu da haliyle şirinlere karşı Richie’nin daha çok benimsenmesine neden oldu. Hatırlama noktasında birinci kümeyi hatırlarsınız, tıpkı ilk verilen reklamı hatırladığınız gibi. Hangi diziye hangi firmanın sponsor olduğunu takipçileri iyi bilir. Çünkü ilk o çıkar. Buradaki etkide aynıdır. Şirinleri herkes bilir, sempati besler çünkü ilk o izlenir, boş beynimize pazarlanan ilk budur. Ama düşünce gücüyle sorgulatılıp benimsetilmesi istenen de Richie’dir.  İki çizgi filmin arasında ne vardı ki diye soranlar olacaktır. Hemen hatırlatarak noktalayalım:

GÜÇ BENDE ARTIK!

İlker EKİCİ

ilker.ekici@politikadergisi.com

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.