Bu Yazılar da İlginizi Çekebilir!
- "Utanıyorum!"
- Basın Özgürdür (!)
- Yüksek bilinç(!)
- Pes !
- Padişahın Fermanı!
- Bu Sorulara Cevap Arıyorum
- Şen Ola Sandık, Şen Kıla
- Bir Tarih Kitabı
- Toplum, Tepkisiz Olmaya Görsün
- Ba(*)baya Mektup
- Referandumdan AKP’ye Güven Teyidi!
- Benim Demokrasim, Senin Demokrasin, Onun Demokrasisi
- HES ler kimleri besler?
- O Dediğin Şey Bayrak Değil, Trafik Işığı!
- BDP Kendi Çalıp Kendi Oynuyor Ama...
Çok Dillilik
Tartışmaların yoğunlaştığı bir diğer boyutta iki dillilik tartışmasıdır. Çalıştay, bölge vatandaşlarının anlayacağı dilin hayatın her alanında uygulanması gerektiği görüşünü benimsemiştir. Bu görüşü destekler nitelikte önce köy tabelaları, ardından çöp kovaları, pazar sergileri, belediye binalarında Kürtçe tabelalar kullanılmıştır. Diyarbakır Sur Belediyesi de nikâh işlemini Kürtçe yaparak yeni bir uygulama alanı oluşturmuştur. Görüntülerde dikkat edilmesi gereken bir ayrıntıyı belirtmeden geçemeyeceğim. Nikâh memuru Kürtçe evlenmeyi kabul ediyor musun anlamına gelen cümleyi kurduktan sonra genç kadın önce Türkçe “EVET” derken, nikâh memurunun “Kürtçe, Kürtçe!”uyarısı üzerine “evet” sözcüğünün Kürtçe karşılığı ağzından dökülüyor.
Dil olayına aşağıdaki açıdan bakan bir köşe yazarı dışında kimse yoktur. Oysa başat koşul budur.
Bilimin üretildiği merkezin Türkçesi Evrenkent iken Üniversite yapılan,
Akademi sözcüğüne bir karşılık bulamayan,
Dekan, rektör sözcüklerini koşulsuz kabul eden,
Kamutay yerine Parlamento diyen,
Ordusunun içinde General’leri kabul eden,
Çay evlerini cafe yapan,
Bilgisunar yerine internet diyen,
Dükkan levhalarında yabancı özentisini iliklerinde yaşayan,
Halk yönetimini Demokrasi diye tanımlayan,
Ve en önemlisi TÜRK DİL KURUMU ve TÜRK TARİH KURUMUNU kapatan zihniyet, bugün yaşanan sıkıntıların sorumlusudur.
Bu biraz da Sarı Öküz’ün hikayesine benzer:
Ormanda aslanlar, kendi içerisinde fikir alış verişi yaparlar. Ve öküzlerle pazarlık ederler. Derler ki “Size dokunmamızı istemiyorsanız aranızdan en yaşlı olanınızı bize kurban edin. Öküzler de kendi aralarında bu fikri değerlendirir. Ve sonuçta kabul ederler. En yaşlı olan sarı öküz aslanlara kurban edilir. Aradan zaman geçer, aslanlar bir kez daha aynı istekle gelir. Yine istediklerini alırlar. Bu olay birkaç kez devam eder. Fakat öküzler, nüfuslarının azaldığını görünce bir toplantı yaparlar. Sonumuz ne olacak, her seferinde bir kurban veriyoruz. Böyle olmamalı, yapmamız gereken nedir sorularına cevap ararken, bilge öküz çıkar ve şöyle der:
-Artık çok geç, en büyük hatayı sarı öküzü vermekle yaptık!”
- İlker EKİCİ içeriği
- 9482 okunma
Yorumlar
Yeni yorum gönder