Demokrasi Perdesi Kapanıyor

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

Ülkemiz üzerinde oynanan tiyatronun demokrasi perdesinin kapanma saati geldi. Daha işin başında demokrasiyi tramvaya benzetip istedikleri durakta ineceklerini deklere edenler, diktatörlük mahallesi yakınlarından geçerken tramvayı durdurup indiler. Aradaki yolu yayan gitmekle meşguller. Öyle görülüyor ki fazla da bir mesafeleri kalmadı.

Uzun süredir koalisyon ortağını devre dışı bırakmak, bütün olumsuzlukları onun üzerine yıkıp aldığı enerji ile diktatörlüğünü ilan etmeye kalkanların planlarının hızla işlediğini görüyoruz. İnternete getirilen yasakların birinci nedeni de budur. Kendisine karşı komplo kurulduğunu gören şer ortağı iktidara yaptığı 17 Aralık darbesi sonucu iktidarın telaşı yükselmiş, tabir yerinde ise eli ayağına dolaşmıştır. Belirli bir plan içinde yürütülen operasyon gün yüzüne çıkmış, gerek iktidar, gerekse şer ortağı birbirlerine saldırırken suçüstü yakalanmışlardır. Başbakanın sürekli eski iddialarını tekzip eder konuşmaları bu suçüstü yakalanmanın telaşındandır.

Başbakan internet yasaklarını son çetenin çökertilmesi olarak değerlendirmiştir. Daha evvel çete olarak nitelediği vatanseverler, ordu, sivil toplum kuruluşları, yazarlar, aydınlar aklınca çökertildi. İnternet son çete idi. Tabii sıranın yıllardır bu çökertme hamleleri için kullandığı cemaat kanadına gelmesi normaldi. Belki biraz daha sessiz ve derinden gidilecekti. Ancak planın anlaşılması ve karşı saldırı planları hızlandırdı.

Şimdiye kadar her ne olursa olsun başbakanın arkasında duran AB kaynakları bile artık arkasında olmadıklarını belirtiyorlar. Alman  Hıristiyan Birlik Partileri (CDU/CSU) Federal Meclis Grubu Avrupa Politikaları Sözcüsü Michael Stübgen, "Türk yetkililere sosyal medya ve hükümet muhaliflerinin internet sayfalarını kapatma imkanı tanıyan yasanın, Gül'ün belirttiği üzere şartlı olarak imzalanmış ve yeni düzenlemelerle iyileştirilmesi planlanmış olsa da kabul edilemez olduğunu" savundu. "İfade özgürlüğü gibi Avrupa Birliği sözleşmelerinin en önemli demokratik haklarından birini ihlal edenler Avrupa Birliği üyesi olamazlar" savını dile getiren sözcü bir anlamda kapılar arkasında AB nin Türkiye’ye bakışını belli ediyor.

AB nin bizi zaten arasına almaya sıcak bakmadığını bilenlerdeniz. Ancak kendi çıkarlarının idamesi için her şeye rağmen arkasında durdukları başbakanın artık arkasında olmadıklarını deklere ediyorlar. Emirlerin yerine getirilmediği için zaten desteği kesmiş olan ABD nin ardından bir de AB nin desteği kestiğini bu kadar net açıklamış olması, başbakanın ayakta kalabilmek için diğer planlarını uygulamaya koymasına neden olmaktadır.

Oluşturulacak bir anti demokratik rejim muhtemelen kendilerine sadaka gibi verilen üç/beşin hayatın anlamı olduğunu sanan ümmet için problem teşkil etmeyebilir. Onlar iktidarın kendilerine uyguladığı baskıyı evlerinde eş ve çocuklarına uygulayarak rahatlayabilirler. Çok muhtemeldir ki tek bildiği “ben bilmem kocam bilir” olan kadınlar da bunu kabullenebilirler. Ancak ülkenin yarısına yakını bunu kabul etmez. Bu kesim hayatı birey olarak yaşamak isteyen, mal olma zihniyetine karşı çıkan kesimdir.

Bu kesim aynı zamanda görece okumuş, ekonomik olarak diğerlerine göre daha iyi olan kesimdir ki, küresel çete de bu kesimin yanındadır. Çünkü küresel çetenin çarklarının dönmesi için gerekli alışverişin büyük çoğunluğunu yapan bunlardır.

2007 den sonra ülkedeki reel büyüme durmuştur. Sıcak paranın sürekli girişi ise doların değerini düşük tutmuş, bu da alışverişin aynı çılgınlıkla devamını sağlamıştır. Ancak ABD nin geri çekilmesi, hele hele AB’nin karşıt tavır alması sıcak para nehirlerinin artık eskisi gibi akmayacağını göstermektedir. Bütün ciddi ekonomistlerin üzerinde ittifak etiği durum gelip kapımıza dayandı. Sıcak para akışı azaldığında gizli enflasyon, ekonomik kriz ortaya çıkmaya başladı. Bu gün dolar 220 kuruş civarındadır. Oysa Merkez bankasının öngörüleri 192 civarı idi. Yani %15 bir gizli enflasyon oldu bile. Ekonomistler bunların daha iyi günlerimiz olduğunu söylüyorlar.

Geçmişte iktidarların yıkılış nedenlerine baktığımızda ekonomik nedenlerin baş sıraları işgal ettiğini görüyoruz. Batıdan dışlanmış bir batı ürünü partinin ve onun hükümetinin bu durumda yapacağı hiçbir şey yoktur. Mantık, iktidarın değişmesini, yeni bir iktidar ile yeni sayfaların açılmasını makul görüyor. Ancak başbakan buna izin vermemek için elinden geleni yapıyor.

Bu davranışının pek çok sebebi olabilir. Ancak bizce en mantıklı sebep ayakkabı kutularından adli tıp raporlarına kadar bir dizi hesabın verilme zorunluluğudur. Bu itibarla başbakanın “Biz bu yola kefenimizle çıktık” sözleri iyi incelenmelidir.

 

Cem Osman TAMTÜRK

cem.tamturk@politikadergisi.com

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.