Devrim Barikatların Arkasında Başladı…

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

Neler oluyor? Türkiye’de hiç kimsenin öngörmediği bir şeyler oluyor. Taksimdeki birkaç ağacın çaktığı kıvılcım ülkenin her tarafına özgürlük ateşi olarak yayılıyor. Tabii ki ana sebep birkaç ağaç değildi. Gelişime dur diyecek iktidar uygulamalarının üst üste gelmesi belki de daha ilerde büyüyecek ağacın, açacak çiçeklerin gelişimini hızlandırdı.

Reel zaman ve kalıplaşmış düşüncelerle hareket eden bizlerin şaşkınlığı da bundandır. Bu hızlı gelişime ayak uydurmakta zorlandığımızdandır. Sadece bizim gibi yazarçizerler mi şaşkınlık içindeler? Tabii ki değil. Bence en büyük şaşkınlığı yaşayan, sözlüğünde “ben” den başka sözcük kalmamış olan başbakandır.

Bizler gençliğimizde çok protestolar, eylemler yaşadık. Bu uğurda birçok arkadaşımız öldü. Biz bu gün bu gençliğin de bizim peşimizden gideceğini düşünerek hem üzüldük, hem gururlandık. Ancak bizim peşimizden gelmediklerini, yeni bir akıl ile ortaya çıktıklarını gördükçe şaşkınlığımız her gün daha da artıyor.

Taksim alanına tepeden baktığımızda, Fenerbahçeli, Galatasaraylı, Beşiktaşlı gençleri kol kola aynı eylemin bir parçası olarak görüyoruz. Aklımız almıyor. Oysa bizim onlara örnek olarak öğrettiğimiz duvarda görseler birbirinin resmini kazımalarıydı. Oysa onlar bizim kutuplaşmaya, ayrışmaya odaklı görüşlerimizi aşmışlar, insan onuru ve özgürlük çerçevesinde birleşmeyi başarmışlardır.

Onları bireysel, bilgisayar başından kalkmaz, umursamaz, ülke sorunlarına duyarsız olarak gören ve eleştiren bizler şimdi önce yavaş yavaş, giderek hızlanarak avuçlarımız patlayana kadar onları alkışlıyoruz. Kurulan revir bankosunun arkasındaki türbanlı kız tıp öğrencisi mikrofona “eğer ben bu gün vicdanen istediğim gibi giyinip burada bulunabiliyorsam, bunu Atatürk’e ve onun ilkelerine borçluyum” diyor. Şaşkınlığımız artarken gözlerimiz doluyor.

Dikkat edilirse sanatçılar, gençler, yaşlılar, herkes orada. Ancak partiler, izm ler yok. Çünkü onlar da anladılar ki gençlerin yaptığı devrimde onların yeri yok. Araya provokatörce giren ve bebek katilinin posterlerini taşıyan gurubu da şiddet içermeden oradan kovdular.

Şu kesin ki, devrim barikatların arkasında başladı. Hani derler ya “cin şişeden çıktı” Gençler, bizim sorunlarımız olan din, dil, ırk, mezhep, renk, politik görüş, ideoloji gibi şeyleri bir tarafa bırakmışlar, kardeşlik şemsiyesi altında birleşmişler. Bu bir devrimdir. İnanıyoruz ki bu devrim bazen açık bazen içten ama dalga dalga büyüyerek yeni nesle daha huzurlu bir hayatın kapısını açacaktır.

Başbakan ne yapacağını şaşırmış ve normal şartlarda asla yapmayacağı şeyleri yapıyor. Bütün ülkenin başbakanı olduğunu unutmuş, konuşma yapacağı yerlere bindirilmiş kıtaları getirerek gençliğe karşı bir güç gösterisine kalkışmıştır. Hatta bu şaşkınlık onu o kadar düşünceden uzaklaştırmıştır ki, Ankara ve İstanbul’da büyük mitingler tertipleyip gençleri korkutmaya çalışacaktır. Bu ruh hali son derece hastalıklıdır. Gençlere başbakan her hakaret sayılabilecek sözle hitap ettiğinde, o ateşe körükle gittiğinin farkında değil gibi görünüyor. Tertipleyeceği mitingler muhakkak ki ülkeyi gerecek ama kendi gidişini de hızlandıracaktır.

Bu durumda ülkeyi gerecek olaylar, kibir, tepeden bakış, diktatörce davranışlar, benden ve ötekiler diye insanları bölmeyi amaçlayan davranışlardan hızla uzaklaşmak, gençlere kulak vermek, onların taleplerini kendi sisteminizi revize ederek içine yerleştirmek gerekir. Bunun yapılıp yapılmayacağı veya ne kadar yapılacağı yönetimin ülke insanını ne kadar sevdiğini, onlara ne kadar değer verdiğini gösterecektir.

Devrim, barikatlar arkasında başlamış ve hızla yayılmaktadır. Önüne geçmek ise imkânsızdır.

İzmir 2013

 

Cem Osman TAMTÜRK

cem.tamturk@politikadergisi.com

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.