Dil, Düşünce ve Kültür Arasındaki İlişki

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

Diyelim ki, bir gün aşka geldi bir bay yöneticimiz ve emperyalizmden söz etti… Birleşmekten, omuz omuza verip mücadele etmekten dem vurdu. Ama hemen arkasına dönüp, [suyun, havanın ve toprağın] kirletilmesine göz yumdu. O zaman nerede kaldı emperyalizm, mücadele, samimiyet, içtenlik filan ve falan?

Konuşmak, bir düşüncenin bir diğer kişiye iletilmesi için bir araç ve bir köprüdür; nutuk atma alışkanlığının içine itelediği kör bir kuyu değil…

Ezberlenmiş cümlelerin birbirine eklendiği bir saçma sahanlığı değildir konuşmak…  Düşüncenin, ciddiyetin, duyarlılığın sahnesidir.

Bir insan kaç sözcükle konuşuyorsa, ancak o kadar sözcükle düşünüyordur.

Çünkü insanoğlu kavramlarla düşünebilir.

Kavramların ortaya çıkış biçimi ise, sözcüklerdir.

Bir insanın kültür düzeyi yükselir, derinleşirse, dil dağarcığında biriken kelime sayısı da o ölçüde çoğalır.

Çünkü kültür, kişinin düşünce, derinlik ve ulaştığı yükseklik duygusu ile koşut bir gelişme gösterir.

Ulaşılan duyarlılığın niteliği ve kalitesi ise, o insanın düşüncesinin incelmesinden ve genlerinde ister istemez taşıdığı kabalığın seyrelmesinden ve sonuç olarak ruhunun derinliğinden beslenir…

Sözünü ettiğimiz insan, eğer saydığımız bütün bu nitelikleri kişiliğinin içinde arıtarak oluşturabilmiş ise, o kişinin ağzından çıkan her bir söz değerlidir, yararlıdır ve dünyanın kültür mirasının o kişinin kişiliği içinde kristalize olmuş özgün bir biçimidir.

O kişi boşa konuşmaz.

O kişi örneğin, emperyalizmden söz ediyorsa, en azından bu evrensel saldırganlığa karşı ciddi ve somut bir biçimde saf tutmuş demektir.

Birleşmekten ve omuz omuza olmaktan dem vuruyorsa, [zaten] birleşmenin en merkezinde, tam orta yerinde, hoşgörü ile ve alçakgönüllülükle gerçekten yer almış demektir.

O kişinin ağzından çıkan sözcükler nutuk edebiyatının malzemesi değildir.

Nutuk edebiyatının basitliği, sıradanlığı ve yavanlığı ile dirsek temasında değildir.

Örneğin, ifade etmek yerine, “telefuz etmek” sözcüğünü diline tekerleme yapmaz…

Örneğin, düşüncesini, bilemediniz 100-150 kelime arasına sıkıştırma fukaralığına düşmez.

Eğer gerçekten bir düşünce üretiyorsa, geniş bir kültür düzlemine kapılarını açık tutmuşsa, düşüncesini ifade edecek sözcükleri bulur çıkartır; kendisini de geliştirir, dil hazinesini de, doğal olarak kültür düzeyini de.

 

Faruk HAKSAL

faruk.haksal@politikadergisi.com

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.