Düşman Kim?

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

Düşman Kim?
Kimilerine göre kapitalizm, kimilerine göre emperyalizm, kimilerine göre komünizm, kimilerine göre cemaatler, kimilerine göre Atatürk, kimilerine göre de mevcut iktidar v.b gibi daha bir sürü örnekleri var.
Rivayet muhtelif tabi..
Bu kadar çok düşmanı olan bir ülkeyiz!
Herkes kendine göre bir düşman belirlemiş, söyleniyor.
Bir de küresel sermaye dedikleri bir düşman var ki, kimse ne olduğunu anlamıyor!
Olay gittikçe “Yüzüklerin Efendisi” senaryosunun devamı gibi şekil almaya başladı. Hayali düşmanlarla savaşıp duruyoruz.
***
Ülkeye demokrasi getirenlere bakıyoruz; onların en büyük düşmanı Atatürk..
“Niye?” Diye sorduğunda:
Emperyalistleri bu topraklardan çıkarıp, Cumhuriyeti kurmuş!
Bence de büyük suç tabi..!
Köle olmaktan öteye gidemeyenlerin Cumhuriyet neyine gerek?
***
İkinci Cumhuriyetçilere bakıyoruz; onlar da birinci Cumhuriyeti düşman olarak tayin etmişler.
“Niye?” Diye sorduğunda:
Emperyalizme hizmet eden liberalizmin önünde engel oluşturuyormuş.
Haklılar!
Yıllardır sürdürülen soyguna rağmen, hala ülke kaynaklarını tüketemediler!
***
Kendini aşırı milliyetçi olarak tanımlayanlara bakıyoruz; yıllardır sosyalizmi düşman bellemişler, adına komünizm diyorlar!
“Niye?” Diye sorduğunda:
Sosyalizmin ve komünizmin arasındaki farkı idrak edemediklerinden, cevabını kendileri de bilmiyorlar!
Birileri onlara kötüdür demiş!
***
Cemaatçilere bakıyoruz; onlar da laikliği düşman ilan etmişler!
“Niye?” Diye sorduğunda:
Laik zihniyeti din sömürüsüyle ele geçiremiyormuşlar!
Adamlar haksız mı şimdi?
Hem ellerinde yeşil sermaye, hem de yüz bulamıyorlar.
Rencide oluyorlar; yapmayın arkadaşlar!
***
Özellikle son 8 yılda oluşan Ulusalcı tabir edilen kesime bakıyoruz; bunlarda düşman bir tane değil ama en fazla emperyalizme takmışlar; o emperyalizmi bir yakalasalar, gördükleri yerde mahvedecekler!
Ne çare..! Bir türlü yakalayamıyorlar!
“Niye?” Diye sorduğunda:
Emperyalistler, ülkeyi sömürüyormuş!
Bak sen!
Güzel kardeşim!
Zamanında Özal’a, Demirel’e, Çillere oy verirken, “Adama sormazlar mı?”
“O zaman aklın nerdeydi?” Diye..
 
saadet.toksoz@politikadergisi.com

Yorumlar

SON PARAGRAF HARİÇÇ

SON PARAGRAF HARİÇÇ KATILMAMAK MÜMKÜN DEĞİL....AMA SON PARAGRAFTA ULUSALCILARA SALDIRIYI ANLAMAK DA MÜMKÜN DEĞİL ÇÜNKÜ HANGİ VERİYEGÖRE ULUSALCILARIN O İSİMLERE OY VERDİĞİNİ SÖYLÜYOSUNUZ Kİ...

Ben kime düşmanım.

sayın Saadet TOKSÖZ, Herkesin düşmanı farklı, birini düşman görenlerde birilerinin düşmanı!
Bunda şaşılacak bir durum yok.
Mesele şudur. Türkiyede bir egemenlik kavgası vardır. Sistem, iktidar olanı egemen hale getiriyor.
Gerçek cumhuriyette egemenliğin sınırının hududunun olması gerekir. Eğer ülkeyi yöneten irade seçimle iş başına geliyor ve sınırsız bir egemenlik elde edebiliyor ise, böyle bir rejim dünyanın en kötü rejimidir!
Cumhuriyet sistemle olur. Sistem egemenliği sınırlamak için gereklidir. Bu olmadığı için bizler seçilmiş padişahlarla yönetiliyoruz. Bu ülkede hiç bir zaman cumhuriyet ol-ma-mış-tır!
İktidarın egemenliğini sınırlandıran bir sistem kurgulayabilsek cumhuriyete sahip olabileceğiz. Ama olmuyor!
Çünkü, sistemde kötülük yok, anlayış zihniyet kötü diyen, kepaze bir anlayış hakim!
Sistemin kötü olduğunu söyleyen adam, hiç kimseye düşman değildir! Anlayış zihniyet kötü diyen insan için, kendisi gibi düşünmeyenlerin tamamı düşmandır!
Ben, sistem kötü dediğim zaman, herkesin düşmanı oluyorum. Kimseye düşman olmadığım halde!
Bir ülke düşün toplumun %98i anlayış ve zihniyetin kötü olduğunu söylüyor. %2side sistem kötü diyor. Bu durumda ben sormaz mıyım. Sizin anlayışınız doğru ise, bu doru anlayışın ülkeye faydası olması gerekmez mi?
Bir ülkede sistem kötü ise, sistem yok ise, O ülke insanların anlayış ve zinhniyetine teslim edilmiştir! Sistemin kötü olduğu bir ülkede, her iktidar anlayış ve zihniyetine göre hareket eder! Doğal olarak anlayış ve zhniyetten şikayet olacaktır. Ancak nasıl olurda? benim ülkemin iyi yönetilmesi neden şunun bunun anlayışına kalmıştır diye düşünmez.
Yok akplinin ziniyeti bozukmuş, yok chp linin zihniyeti bozukmuş!
Anlayıuşın zihniyetin yere batsın diyorum!
Senin sistemin kötü, senin sistemin seçilmişi padişah yapıyor, sen bunu anlamıyorsun, sen bunun nasıl olduğıunu fark edemiyorsun!
Sayın Toksöz, öfkem size değil. Öfkem koskoca ülke sistem rezaleti yüzünden mahvolduğu halde Bunu anlamayarak, bir birinin boğazını sıkan zavallılara!
Anlayışınız zihniyetiniz yere batsın!
Saygılar selamlar!

düşman kim?

Sadet Hanım ,kavramların temsil ettiği siyasi yaklaşımları çok iyi tanımak gerekiyor.Tanımak içinde okumak ve öğrenmek gerekiyor.Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunamayacağı için,bilgi sahibi olmadan söylenmiş h,iç bir şey yerli yerine oturmuyor.Bizim çağdaş siyasi tarihimizde Cumhuriyetin ilanından bu güne o kadar çok şey yaşandıki.Bu güne kadar ortaya konulan, Kemalist-Sosyalist-Liberal görüşleri bilmeden ve yaşanan tarihi süreci irdelemden doğru bir sonuç çıkarmak çok zordur.Bu yüzden kiminnkime düşmanlığını da doğru tespit mümkün olmayabilir.İnsan odaklı ve çoğunluğa dayalı faydadan yola çıkarak yukarıda bahsettiğim konular irdelenirse,düşmanlığın nedenleri de çok net gözükecektir.
Saygılarımla
Turan Güneş

Sayın Güneş

Öncelikle çok başarılı bir üslupla yazılmış muhalefet eden yorumunuzdan dolayı sizi kutlarım. Kelimeler üzerindeki hakimiyetiniz dikkatimden kaçmadı. Ancak,ortaya koyduğunuz görüş, benim bilgisizliğimi ispatlamadığı gibi,sizin çağdaş siyaset tarihinize de bir ışık tutmuyor. Herhangi bir görüşe karşıtı oluştururken,öncelikle kişi mevcut bilgisiyle, ileri sürülen görüşün yanlış olduğunu ispat etmelidir. Bu yapıldıktan sonra zaten karşı tarafın bilgi derecesi ortaya çıkar, ayrıca ifade edilmesine de gerek kalmaz. Kelime oyunlarıyla, bu yapılmaya çalışıldığı zaman, gördüğünüz gibi bilgiye dayalı bir tartışma olmuyor.

Ben sizin bilgilerinizden faydalanmak isterim. Buyrun, doğrusunu siz yazın.

Saadet Toksöz

Düşman kim

Ortada görüş yokki sizinle bir tartışma ortamı arayayım. Alt seviye bir ağızla yazılan bu yazınıza kibarca bir uyarı yaptım.Anlamamışsınız ne yapalım.Öğrenmeye ihtiyacınız var.Bilmemek ayıp değil,ama bildiğini sanarak öğrenmemek ayıp.Ben size neleri öğrenmeniz gerektiğini bir önceki yorumumda gösterdim. O konularda bilmediğiniz çok şey var.Onları okuyun,yada bir bilenden bilgiçlik taslamadan öğrenin ondan sonra gelin tartışalım.Sevgili küçüğüm sizi incitmek istemezdim,bu satırlarıda incitmek amacıyla yazmadım, ama bu durumu siz yarattınız.

Merhaba Saadet hanım,

Ben düşmanın cehalet ve taba bilincinden kurtulunamamış olmak olduğunu düşünüyorum. Avrupa ülkeleri demokrasilerini yüzlerce yıl oluk oluk kan dökerek kazandıkları için üzerine titrerler. Bize ise Mustafa Kemal tarafından altın tepsi içinde sunuldu. Bu yüzden kıymetini bilmiyoruz. Hala kendini taba olarak görenler büyük bir aymazlık ve uyku içinde. Diğerleri ise tıpkı baba parası ile alınan arabayı kullanır gibiler. Bu durum değişmedikçe işimiz zor diye düşünüyorum. Saygılar...

Hatay Halk Cephesi heyeti 14

Hatay Halk Cephesi heyeti 14 Mayıs günü Reyhanlı’da gerçekleştirilen katliamı yaşayanlardan gerçekleri öğrenmek ve başsağlığı dilemek üzere saat 15.00’da Reyhanlı’ya gittiler. 6 kişilik Hatay Halk Cephesi heyeti yaşadıklarını aşağıda bizlere aktardı.

“6 kişilik heyetimizle Reyhanlı’da gerçekleştirilen katliam hakkında gerçekleri öğrenmek ve Reyhanlı halkına başsağlığı dilemek için Antakya’dan Reyhanlı’ya yola çıktık. Reyhanlı’ya vardığımızda, girişte birçok arabada gözü yaşlı kadınlarımızı ve analarımızı gördük. Reyhanlı’ya giriş yaptıktan sonra patlamanın gerçekleştiği yerler olan Belediye binası ve Postaneye doğru yol aldık. Reyhanlı’nın girişinden, patlamanın gerçekleştiği bölgeye kadar her dükkanda, her adım başında polisler vardı. Reyhanlı adeta polis şehri olmuştu, zaten halkın büyük bir kısmı da bundan şikâyetçiydi. “Patlamadan önce neredelerdi her şey bittikten sonra geldiler” sözleri ile sitem ettiler. Yol boyunca birçok taziye çadırı gördük.

BOMBALAR ŞEHRİ OLDU BURASI

İkinci patlamanın gerçekleştiği postahane önüne geldik, iki-üç fotoğraf çektikten sonra Postahanenin yan sokağına geçtik. Bu sokak da patlamadan çok fazla etkilenmiş. Aracımızı park ettikten sonra birkaç fotoğraf çekerken bir boyacı dükkânında bulunan esnaf hüzünlü bakışlarla bizlere bakıyordu. Heyetimizden 4 kişi yanına giderek başsağlığı ve geçmiş olsunda bulundu. Katliamda dayısının kızını kaybetmiş, çok iyi karşılıyor bizleri, ikramlarda bulunuyor ama kabul etmiyoruz. Halk Cephesinden geldiğimiz söylüyoruz ve AKP politikalarını anlatıyoruz. Bize haklı olduğumuzu söylüyor. Ölü sayısının 150’den aşağı olmadığını da belirtiyor. Suriyeliler artık sokakta gezebiliyorlar mı diyoruz. Plakalarını değiştirdiğini birçoğunun da arabalarının halk tarafından yakıldığını belirtiyor ve hiçbirinin sokağa çıkmaya cesareti olmadığını ekliyor. Halk Cephesi Heyetinden iki kişi de Reyhanlı halkından biri ile sokakta konuşuyor. Reyhanlı’da görüştüğümüz arkadaş şu sözleri söylüyor “Patlamada 150-200 ölü var. Bizlere patlamayı ilk Suriye ordusu yaptı dediler. Daha sonra PKK-Kürtler yaptı dediler, şimdi de 8 Türk’ün yaptığını söylüyorlar. Bunları gözaltına aldılar, bir kişi de Reyhanlı’dan. Buradaki insanların kafalarını karıştırmak için AKP her yolu deniyor. Patlamanın etkisiyle kanalizasyon kapağı açılmış üç kişi içine düşmüş, ikisi kanalizasyonda bir kişi de kanalizasyonun içinde çok ilerde bulundu. İnsanlar motorların üzerindeyken yanarak öldüler” dedi ve bir bomba daha olduğunu ve polislerin o bombayı aradıklarını belirtti ve “bombalar şehri oldu burası, her yerde bombalar var” diyerek yanımızdan uzaklaştı.

BU SÖYLEDİKLERİNİZİ KİMSEYE SÖYLEMEYİN, BURADA SES ÇIKARTANI GÖTÜRÜYORLAR

Heyetimiz daha sonra patlama yerine doğru gidiyor. İki kadınla görüşüyoruz. “150-200’e yakın ölü var ve birçok kişi kayıp. İnsanlar lağım çukurlarına düşerek öldüler. Bizler Suriyelilere yardımda bulunduk, birçok eşyalarını bizler aldık ve onlara ücretsiz verdik. Bunun karşılığında bu vahşeti yaşadık”. Heyet bu katliamın AKP’nin yaptığını, 89 bin nüfuslu bu yere 80 bin kişiyi getirmelerine neden izin verdiklerini sorunca “Biz almadık ki, onları devlet başımıza bela etti. Bu söylediklerinizi de herkese söylemeyin Reyhanlı’da birçok kişiyi tepki gösterdiği için yaka paça alarak götürdüler” sözlerini sarf etti. Reyhanlı halkımız hem katlediliyor, hem de sesini çıkartınca baskılara maruz kalıyordu. Heyetimiz iki kişi ile daha görüştü, onlar da patlama anını şu sözlerle anlattılar “Bir araç geldi, altında bir kişi tellerle araca bağlanmıştı, muhtemelen arabasını gasp ettikleri kişidir ve hemen ardından patlama gerçekleşti. Kanalizasyon kapağı açıldığından birçok kişi kanalizasyon deliklerine düştüler. Sadece bizim bildiğimiz 8 kayıp var.” Diğeri ise patlamadan kıl payı kurtulduğunu şu sözlerle belirtiyor; "Biz ikinci patlamanın olduğu bu yerde otobüs bekliyorduk. Birinci patlamanın olduğunu duyunca o bölgeye doğru yardım etmeye koştuk. Sonra ikinci patlama bizim otobüs beklediğimiz yerde gerçekleşti. Çocuklarıma bağışlandım" diyerek sözlerini bitirdi.

Heyet olarak daha sonra patlamanın gerçekleştiği ikinci yer olan Belediye binasının önüne gittik. Burada da birçok evin zarar gördüğünü ve ölü sayısının çok fazla olduğunu öğrendik. Fotoğraflar ve videolar çektik. Reyhanlı halkının AKP Hükümetine tepkileri çok fazlaydı ve bir de Erdoğan Reyhanlı yerine ilk olarak Amerika‘ya gidince, halkın öfkeleri daha fazla arttı. Heyet olarak gördüğümüz herkese başsağlığı dileyerek tekrar geleceğimizi belirttik ve Antakya’ya doğru yol aldık. Heyetten bir kişi çok basit bir şekilde tellerle çevrelenmiş yerleri göstererek, bu bölgelerin sınır olduğunu belirtti ve önceden buralarda mayınlar olduğunu, AKP'nin Suriye ile aralarının iyi olduğu yıllarda, iki devletin anlaşmalı olarak mayınları kaldırdığını belirtti. Bu yüzden de çapulcuların bu sınırlardan rahatça geçtiklerini söyledi.

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.