Eğitim Şart!

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Yazar: 
Osman BUDAK

   Yok, efendim neymiş? Her şeyin başı “eğitim”miş. Eğitim öncelikli şartmış. Eğitim olmadan ne kalkınmak ne de başka bir şey mümkünmüş. Mış miş müş…<?xml:namespace prefix = o />

   Tipik idealist mantık değildir de nedir bu Allah aşkına?

   Önce düşünce vardı (!)

   Yok, daha neler? Önce düşünce falan yoktu. Kimse kimseyi kandırmasın, önce madde vardı. Madde olmadan kafanızda tasarladığınız “masa”yı icat edemezsiniz, o kadar!

   Denilir ki misalen, masayı icat etmek için evvela zihnimizde, dört ayağı üstünde platformuyla bir masanın oluşması lazım ki işe girişebilelim. İşte bu yüzden de düşünce birinci dereceden önemlidir, denir.

   Ben de diyorum ki bunu söyleyen sevgili arkadaşıma, bak o işe oradan başlanmaz, senin o zihninin masa oluşturması için gereken “beyin”den başlar ki, beyin dediğimiz varlık bizim kanlı canlı bir organımızdır. Yani apaçık bir maddedir!

   Sonra da ısrarla anlattım, kalkınmak için evvela eğitimle işe başlanmaz. Eğitim, kalkınmış olmanın bir ürünü olarak arkadan gelir. Sen bir sanayileşmeni adam gibi yap, ondan sonra eğitim bunun bir devamı olarak zaten mecburen gelecektir. Fabrikanın olmadığı bir ülkede kalkıp da bir grup insana yok efendim şu makinenin şurasını sıkarsan şu olur, burasına basarsan bu olur demenin zaman israfından başka bir sonucu olmaz.

   Bu sefer de, “fabrikayı kim kuracak?”

   Fabrika için eğitimli adama ihtiyaç var babında bir laf! Şu muhabbettin Türkiye gibi bir ülkede geçiyor olması ne enteresan…

   Ben de demem mi kardeşim, bak bir etrafına! Fabrikatörler makine kullanmanın eğitimini almış adamlar mı? Eğitimini almakla çözülecekse bu iş ohoo, biz uzay çağını bile aştık desenize! Bilmem kaç milyon üniversite mezununun olduğu güzelim ülkemiz nirvanaya ermiş olmalı.

   Sahi hem üniversiteli hem de işsiz bu insanlar. Nasıl oluyor da oluyor hakikaten? Bunun iki açıklaması var: ya bizim üniversitelilerimiz yeteri kadar girişimci değil, ya da bu üniversitelilerin hepsi işletme okumadı ve çalışacakları herhangi bir iş bulamamaktalar.

   Tabii burada niyetimiz kesinlikle eğitime çamur atmak değil, zaten haddimiz de değil. Ama şu eğitim fetişizminden de kurtulmamız şart gibi.

   Gerçi dikkat etmişsinizdir muhabbet baştan beri “eğitim” adı altında “öğretim”i konu alıyor. Siz isterseniz yerine gerçek anlamdaki “eğitim”i koyun. Ne değişir ki? Kırsal üretim araçlarına hapsolmuş insanlardan şehirli edep ve davranışını bekleyebilir misiniz? Kırsallığı tasfiye etmeden, bunun için de tabii ki sanayiyi ve şehirleşmeyi ve bağlı ilişkileri, adam gibi oturtmadan feodal kültürden kurtulabilir misiniz?

   Rica ediyorum, şimdi de sanayiyi kim oturtacak diye sormayın!

   Öncü ve kitle ayrı şeylerdir. “Eğitim şart!” derken biz öncüden falan değil, bal gibi de halkın tümünden bahsediyoruz.

   Tarih de bizi bu konuda destekliyor. Bu tarz konularda Batı Avrupa’nın almış olduğu yol çoğu zaman öğretici olabiliyor. Bakın oraya, ne göreceksiniz? Yollarını tasvip etmesek de, adamlar önce kalkınmış mı yoksa önce eğitim mi demişler?

   Rönesans, reform, aydınlanma vs. neyin sonucunda olmuş? Durduk yere mi biz halkı bir eğitip gelelim demişler? İşte bu hususta “eğitim” şart!

 

iletisim@PolitikaDergisi.com

 

 

 

Yorumlar

sosyalist Budak elitist mi

sosyalist Budak
elitist mi olmuş?

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.