Euro Bölgesinin Sonu mu? (1)

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

Euro, AB üyesi 11 ülke tarafından 1 Ocak 1999'da Avrupa’da “Tek Para Birimi, Tek Faiz Oranı” geçerli olacaktır iddiasıyla yaratıldı.

Euro Bölgesine girmek için bütçe açığının milli gelire oranının yüzde 3'ünü aşmaması ve kamu kesimi borçluluk oranının yüzde 60'ı geçmemesi ön koşul.

İlk 10 yıl iyi gittiği izlenimleri verilen veya o şekilde pazarlanan Avrupa ortak para birimi “Euro” ve bu birimin geçerli olduğu “Euro Bölgesi” günümüzde büyük mali sıkıntılar içine girdi.

Euro Bölgesinin başını çeken Fransa’nın 4.3 Trilyon Dolar’dan fazla dış borcu var. Gayrı Safi Milli Hasılası ile bu borcunu ödemesi olanaksız.

İngiltere, Euro Bölgesi içinde olmamasına rağmen, bölgede ortaya çıkan ve büyüyen borç krizi nedeni ile bir dizi tedbirler almak zorunda kaldı. Euro ile yapılan riskli varlıklara olan bağımlılığını azaltıyor. Yani yolcu olarak bulunduğu Euro gemisinden iniyor.

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Standard & Poor's (S&P), Avrupa Birliğinin başkenti olan Brüksel’in yer aldığı Belçika’nın, Avrupa’daki resesyonun ülkenin ihracatını tehdit edebilecek boyutta olduğu gerekçesiyle, “Uzun Vadeli Kredi Notu”nu düşürdü.

İtalya ise ekonomik çöküşün eşiğinde. Dev boyutlara ulaşan dış borcu nedeni ile çok ciddi bir sıkıntı içine girdi. Kamu borcunun, Gayrı Safi Yurt İçi Hasılasına oranı ise “İflas Etti” dedirtebilecek düzeyde. Geçen hafta sonunda satışa çıkardığı devlet tahvili ve bonolarını yüzde 7 faiz ile, İtalya’nın Euro tarihi içindeki en yüksek faizi oranıyla satabildi ancak.

İspanya’da aynı yolu seçti ve satışa çıkardığı devlet bono ve tahvillerine yüzde 6,5 faiz ödemeyi taahhüt etti. 

Gerek İtalya’nın gerekse de İspanya’nın ödemeyi taahhüt ettikleri bu faizler, her iki devletin de bütçesinden ödeneceği için devlet garantisi altında.

KKTC ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları bu bono ve tahvillerden alabilselerdi, bankların döviz mevduatına verdikleri faizlerden daha fazlasını almış olacaklardı. Tabii dönem sonunda İtalya’nın ve İspanya’nın hala o bono ve tahvilleri ödeyebilecek durumda kalıp kalamayacakları ise ayrı bir risk olacaktı kendileri için.  

Portekiz ile Macaristan’ın durumları ise vahim. Kredi derecelendirme kuruluşu Fitch, Portekiz’in notunu aşağılara çekerek ülkeyi “Yatırım Yapılamaz” statüsüne geriletirken, Moody’s de aynı işlemi Macaristan için yaparak, ülkeyi “Yatırım Yapılamaz” ülkeler sınıfına soktu.

İrlanda da açıkçası ekonomik olarak batmış durumda. Dış ve iç borcunu kapatmak için yaptığı büyük boyutlu zamlar ve vergi artırımları ters tepmeye başlayınca ekonomi neredeyse sıfırlandı. İrlanda için şimdi tam üstü bıyık altı sakal durumu mevcut. Ne yapsa işe yaramıyor. Ekonomik batış kapıyı çaldı, sabırla bekliyor.

Yunanistan’ın ekonomik durumunu, yani ekonomik olarak ne konumda olduğunu sınıflamak ise gerçekte çok zor. Ekonomik olarak kağıt üstünde çoktan battı. Yunan devlet tahvillerinin ikinci el piyasasındaki değerleri üçte bir oranında düştü ve yıllık verimi de yüzde 30’a çıktı. Bu verim, yani diğer adıyla faiz, Drahmi olarak değil Euro cinsinden. Yunanistan’ın batmayacağına inanıp devlet tahvili alırsanız, elinize geçecek faiz Euro bazında yıllık yüzde 30.

Bu ne demektir? Ekonomi piyasasında hiç kimse Yunanistan’ın bono ve tahvillerinin ödeneceğine dair verdiği güvenceyi “Hiçte inandırıcı bulmuyor” demektir.

 Kıbrıs Rum tarafı da, Yunanistan’a paralel ve göbekten bağımlı olarak batmaya doğru hızla sürükleniyor. Rusya, kredi vermek sözü arkasında tüm mevduatlarını garantiye almanın peşine düştü ve hızla parasını Rum bankalarından çekiyor. Kara para aklama işine de son verdi artık Güney Kıbrıs’ta.  

Venezuela Hükümeti ise altınlarını Avrupa’dan çekti….

Devam edecek…

 

Prof. Dr. Ata ATUN

Ata.Atun@PolitikaDergisi.com

Devam Eden İçerik: 
Euro Bölgesinin Sonu mu? (2)
Devam Eden İçerik: 
Euro Bölgesinin Sonu mu? (3)

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.