Bu Yazılar da İlginizi Çekebilir!
- Suriye’deki Ateş Lübnan’a da Sıçradı
- Anastasiadis’in Gevşek Federasyonu
- Kadın Partisi Girişimi
- Bir Gün Herkes AK Partili Olacak, Bu Sevda Bitmez...
- Şişman mısınız Yoksa Tombul mu?
- İmanlı Nesiller, Müge Anlı ve Fazıl Say
- Eşsiz Bir Başarı Öyküsü: Kemal Demirel ve BEDD
- Yaşasın!!! Pis Sokak Hayvanları Ortadan Kaldırılacakmış!!!
- Yerel Seçimler Öncesi “Siyasette Kadın“ ve KA-DER’e Düşen Görevler
- Sor, Sorgula!
- Savaş Severlerin Tatil Günü; 1 Eylül Dünya Barış Günü
- Toplum, Siyaset ve Din
- Peki Barış’ta Bizi Görecek mi ?
- Kimin Eli Rumların Boğazında
- Radikal Dönemin Ilımlı Gazetesi
Ey Gafiller! Ülkemizi Bölüp Hükmedemeyeceksiniz!!!
Sevgili dostlarım ve kahraman silah arkadaşlarım , yaz sıcağında sizlerle paylaştığım son yazım haklı olarak pek itibar görmedi sanırım. O nedenle okulların açılmasını bekleyip biraz da üzerinde oynamalar yaptığım yazımı siz değerli insanlara tekrar sunmayı görev addediyorum...
Uzun bir süredir sıkça yazmadığım malumunuzdur.., Nedenine gelince, birinci olarak ‘ Sözün bittiği yerdeyiz.’.. Diğer bir neden ise yıllardır tedavimi üslenmiş , artık abi kardeş ilişkisi içerisinde olduğum kafa doktorlarım vardır benim. Naçizane onlar sayesinde ruh sağlığımı korumaya çalışıyorum.
Sakın ola ki korkup sindiğimi sanmayınız.
Bende korku mevhumu , 31 yıllık askerlik yaşamımla birlikte bitti. Yıllardır tedavimi üslenen sevgili doktorlarım , fevri davranarak suç işleyeceğimi düşünüyorlar. Yaşadıklarımıza bakılırsa haksızda değiller hani. Normal insan bile enjekte edilen acı reçeteler karşısında harakiri yapar Vallahi…
Ayrıca içinde bulunduğumuz bu devir insanımızı , korkandan korkar hale getirmiştir. Kime güveneceğimizi şaşırdık inanınız.
Bana göre, aydın ve vatansever olmak ; doğru bildiğini yazmak ve korkusuzca mücadele vermektir. Hal böyle olunca sağlık sorunları yaşayan bir kardeşiniz olarak seyrekte olsa siz dostlarımla önemli gördüğüm hususları paylaşmaya devam edeceğim.
Dostlarım, nasılsınız demeye çekiniyorum. Zira iyi olmadığınızı biliyorum. Önce sizleri biraz daha düşündürecek, belki de içinizi burkacak çarpıcı bir reçeteyle buluşturmam gerekiyor.
Sözcü gazetesinin 30 temmuz 2012 tarihinde tokmak sütununda çıkan aşağıdaki dehşet verici mesajı arama motorundan yaptığım tüm girişimlere rağmen elde etmem mümkün olmamıştı.
Ne hikmettir ki, 30 ağustos 2012 yılında kutladığımız Zafer Bayramının 90’nıncı yıl dönümünde Amerika’nın , ‘ülkeleri sömürme ve bitirme ilkesini’ bir paylaşım sitesinde buldum. Şimdi düşündüren bu ibareyi sizlerle paylaşmanın sevincini yaşıyorum. Her daim müttefikimiz olduğunu söyleyen Amerikan’ın gönlünden geçenleri , bundan daha güzel ne anlatabilir ki…
YAHUDİ KÖKENLİ ABD DIŞ İŞLERİ BAKANI (HENRY KİSSINGER)
Üzülerek belirtmeliyim ki, Atamızın ölümünden bu yana ülkemizin, emperyalist güçlerin kirli ve sinsi emellerine alet edilmiş iktidarlarca yönetildiğini ve maalesef ki yönetilmeye de devam edeceğini
Ben söylemiyorum yukarıdaki söylem her şeyi tüm açıklığıyla ortaya koyuyor...
Önce , insanlığı hiçe sayarak gerçekleştirdiği eylemlerini – Dünya literatüründe bunun adı katliamdır- görmemek için arkasına bakma zahmeti göstermeyenlerin! Yukarıdaki kirli emellerini beynimize lütfen nakşedelim. Kimin dost , kimin düşman olduğunu artık bilelim lütfen...
Daha sonrada , ülkemizin bağrından çıkan hür ve tertemiz bir beyinden bizlere ulaşanlara kulak verelim...
Kimden mi bahsediyorum?
Ülkemizin içinde bulunduğu zor durumu çok iyi analiz eden ve korkusuzca öneriler getiren değerli Türker Ertürk amiralimizden tabii ki…
Umarım içimizi ürperten ve bazen de yüreğimize su serpen bu tespitler bir an evvel kendimize gelmemizi sağlar ,yaralarımıza merhem olur ve umutlarımızı yeşertir.
TÜRKER ERTÜRK ; DÜŞMAN= ABD ve İSRAİL’DİR.
TIKLARMISINIZ? http://www.youtube.com/watch?v=wsht92j1xWk
Sevgili dostlarım ve kahraman silah arkadaşlarım , şimdi sizlere , neden artık sıkça yazmadığımı anlatmaya çalışayım...
Birinci olarak ‘ Sözün bittiği yerdeyiz.’.. Diğer bir neden ise yıllardır tedavimi üslenmiş , artık abi kardeş ilişkisi içerisinde olduğum kafa doktorlarım vardır benim. Naçizane onlar sayesinde ruh sağlığımı korumaya çalışıyorum...
Sakın ola ki korkup sindiğimi sanmayınız.
Bende korku mevhumu , 31 yıllık askerlik yaşamımla birlikte tarihin derinliklerine gömüldü. Yıllardır tedavimi üslenen sevgili doktorlarım fevri davranarak suç işleyeceğimi düşünüyorlar. Yaşadıklarımıza bakılırsa haksızda değiller hani. Normal insan bile yaşatılanlar karşısında harakiri yapar Vallahi….
Ayrıca içinde bulunduğumuz bu devir insanımızı , korkandan korkar hale getirmiştir. Kime güveneceğimizi şaşırdık inanınız.
Bana göre, aydın ve vatansever olmak ; doğru bildiğini yazmak ve korkusuzca mücadele vermektir. .Hal böyle olunca sağlık sorunları yaşayan bir kardeşiniz olarak seyrekte olsa siz dostlarımla önemli gördüğüm hususları paylaşmaya devam edeceğim.
Şimdi, bizlere uzun zamandır yaşatılan acımasızlıkları kısaca hatırlamaya çalışalım.
-Satın alınmış yazılı ve görsel basın kurumları uzun bir süredir vatanını sevenleri çıldırtacak neşirlerde bulunmaya devam ediyor.
-İçimizi ürperten, beynimizi donduran facialara şahit olunuyor ve tırmanan terör eylemleri nedeniyle her gün masum vatan evlatlarını göz yaşlarıyla toprağa veriyoruz.
-Daha henüz basılmamış kitaplarından dolayı akil insanlarımız sorgusuz sualsiz tutuklanıyor.
-Son yazdığı Pusu kitabında, “Ya kul olup, itaat edip suskun kalacaksın yada ceza evine gideceksin” diyen Ahmet Şık, basılmayan İmamın Ordusu adlı kitabı nedeniyle 14 Şubat 2011 tarihinden itibaren bir yılı geçkin süre tutuklu kaldı bu ülkede.
Haksız tutuklamalara verilecek en çarpıcı örneklerden yalnızca biridir bu!...
Yasaların ayaklar altında çiğnendiği örnekler o kadar çoktur ki – Soner Yalçınlar, Mustafa Balbaylar, Çetin Doğanlar, Tuncay Özkanlar - hangi birini dile getireceğimi şaşırdım inanın...
Gazeteleri atın bir tarafa , gerçekleri öğrenmek mi istiyorsunuz ? O halde hapishanelerde suçsuz yere çile çeken akil insanların kalemlerinden akan kanla yazılan eserlerini üşenmeden okuyunuz ve herkese tavsiye ediniz...
Gerçekleri paylaşmaya devam edelim;
Vatanını sevip gelecekten endişe duyanların okuduğu gazete sayısı maalesef iki, bilemedin üçü geçmiyor, bu güzel vatanda... Haber Türk gazetesinin Genel yayın yönetmeni Fatih Altaylı’nın 19 Ağustos 2012 tarihinde köşesinde kaleme aldığı “İlk on yıla laf söyletmem” adlı yazısını internetten okudum. İktidarın saflarında olduğu bilinen bir gazetenin genel yayın yönetmenini- kime güvenip, inanacağımızı şaşırdığımız bu mübarek ülkede- korkusuzca dile getirdiklerinden dolayı kutlamak durumunda kaldık be kardeşim…
Medya patronlarının çıkarları ön planda olunca sahibi olduğu kurumlarda öyle mertçe kalem oynatmak yürek istiyor. Fatih Altaylı’nın kaleme aldığı yazısının tamamı ilgilenenler için aşağıda sunulmuştur.
http://www.haberturk.com/yazarlar/fatih-altayli/769285-ilk-10-yila-laf-soyletmem
Anılanı (F.A) kayda değer bulmayanlar için işin özeti şudur:
“10. Yıl Marşında geçer, demir ağlarla ördük falan, neyi ördün? Hiçbir şey örmüş falan değilsin. Ortada duranlar belliydi. Demir ağlarla şimdi Türkiye’yi biz örüyoruz.” - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ..
***
Yine aynı başbakanın 10 yıllık iktidarı döneminde aşağıdaki söylemlerini sizlere mutlaka hatırlatmalıyım...
1-“Cumhuriyet Halk Partisi 1923 ve 1950 yılları arası tek başına iktidar olduğu 28 yıllık diktatörlük döneminde ne yaptı Allah aşkına(....)”
2-"Bu cibilliyetsiz (soysuz) partinin bu ülkeye hiçbir katkısı olmamıştır.
3-"CHP'ye soruyorum; Yahu senin bu memlekette dikili bir ağacın mı var?"
4-"CHP iktidarında şu ülkede bir taş üstüne taş kondu mu?" RTE.
El insaf dostlarım el insaf…
Yukarıdaki haksız ve asılsız söylemlere verilecek cevabi çalışmamı , siz değerli dostlarıma sunmayı görev addediyorum.. .Belleğinizde lütfen saklayınız...
Sevgi ve saygılarım gerçek bilgileri edinip vatanseverlerle paylaşanlara , akılcı mücadele verenleredir.
Fevzi MORAY
Yorumlar
Yeni yorum gönder