Gençliğe Hitabe'nin Yıldönümünde Gençliğe Hitabe'nin Düşündürdükleri

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

20 Ekim 1927 tarihinde Mustafa Kemal, Büyük Nutkun son bölümünde yer alan “Gençliğe Hitabe”yi okuyarak gelecek nesillere bir yol haritası çizmiştir. Bu yazıda son zamanlarda geleneksel hale getirilerek kutlanan Gençliğe Hitabe Günü hakkında görüşlerimi ifade etmek istiyorum.

Emperyalizme karşı verilen ilk ulusal savaşın ardından 1927 yılında Meclis kürsüsünden o günleri değerlendiren Muatafa Kemal, 36 saatlik bir konuşmayı Meclistekilerle paylaşmıştır. Tarihe Büyük Söylev olarak geçen bu konuşmanın sonuç bölümü ise Gençliğe Hitabe ile bitmektedir. Gençliğe Hitabe, salt bir sonuç metni değildir. Rejimin bekçileri olarak görülen gençliğe yapılan vurgunun Mustafa Kemal tarafından son bölümde paylaşılması ise O’nun inandığı gençliğin ne derece önemli bir gücü olduğunu göstermektedir.

Bulduğu her fırsatta, devrimi savunma ve geliştirme görevini gençliğe bir ödev olarak gördüğünü ifade Mustafa Kemal, bu adımıyla birlikte gerçek anlamda bir devrimci olduğunun da altını çizmiştir. Zira devrimler dinamik süreçler bütünüdür. Ve bu bütünselliği koruyacak olan dinamizm içerisinde günün koşullarını devrimci çizgisiyle yorumlayabilecek olan gençlik oluşumlarıdır.

Türkiye, gençlik konu başlığı altında 1950’lerden beri sabıkalı bir ülke olma özelliğini kimseye kaptırmamakta özel bir gayret içerisindedir(!) 1955’lerde başlayan ilk gençlik hareketleri, İstanbul Üniversitesi ölçeğinde gelişmiş ayrıca Ankara’da da Harp Okulu öğrencilerinin gençliğin söz sahibi olma istençleri de tarih tarafından kayıtlar altına alınmıştır.

1968 yılı, Fransa’dan başlayıp dünyaya yayılan ve özgürlük temalı sol hareketlerin yılıdır. Şüphe yok ki önemini bir kuşağa ismini vererek göstermiştir. Öğrenci odaklı gelişen gençlik hareketleri fazla zaman kaybetmeden Türkiye topraklarına da ulaşmıştır. Özgürlük ve bağımsızlık temalı eylemler ile ülkede de ciddi ses getiren 1968 kuşağı, bir yandan bir devrin gelişmesine ışık tutarken; diğer yandan sabıka dosyasını da oluşturmaktaydı. Bağımsızlık vurgusuyla hareket eden 1968’liler büyük bir oranda Sovyet modelini arzulayarak belki de ideolojinin ortaya çıktığı dönemi kendi içinde yoğurmak yerine bir öykünmecilik arayışına girmiştir. Oysaki içerik itibarıyla Mustafa Kemal’in Aydınlanma Devrimi üzerine yoğunlaşmamak belki de ciddi bir eksiklikti. Nitekim İlhan Selçuk bir konuşmasında da hatalı olduklarını beyan ederek; “hep Rusya’nın sosyalizmi bizi cezbetmişti oysa ki gözümüzün önünde yaşanan Devrimi keşfetmekte ne kadar geç kaldığımızı 1980 sonrasında iyice anlamıştım” sözleriyle anlatmak istediğimi özetlemişti.

Yukarıda da dediğim gibi gençlik konusunda sabıkamız saymakla bitmez. Gencecik fidanlar darağacına yollanmış, kimileri kurşunlanmış, kimileri hafızalarını kaybetmiş, kimilerinin yaşları büyütülmüş. Hüznü koklayan bir havası vardır ya Eylül’ün işte bu yüzden olsa gerekir. 1980 sonrasında da değişen bir şey olmadığı gibi aksine süreç daha hızlı bir şekilde gençliğin aleyhine işlemiştir. Terör belası ile 50 bini aşkın genç ölmüş, ideoloji adına bir şey bırakılmamış ve güzel ülkemde genç beyinler üzerinden bir silindir geçmiştir. Kendilerine, kimliklerine, sosyal yapıya, siyasete, kitaplara ve ideolojilere kayıtsız bir gençlik yetiştirilmiş ve bir zamanlar cephede göğüs göğüse savaşıp yendiğimiz emperyalizmin şehvetli kollarına kendimizi tek sığınacak bir kurtarıcı olarak görmüşüz. Ve 2010 Türkiyesinde beyinsiz, kayıtsız ve sorumsuz gençlik yetişmesine yöneticiler eliyle sessiz kalmışızdır.

Pekâlâ Mustafa Kemal’in arzuladığı gençlik bu mudur? Güldüğünüzü hissedebiliyorum.

Gençliğe hitabeye göz atmakta fayda var tam da bu noktada:

Gençliğe birinci vazife olarak görülen şey nedir? Türk istiklâlini, Cumhuriyetini sonsuza kadar korumak ve savunmaktır. Kendi adıma Mustafa Kemal’den utanıyorum. Utanıyorum çünkü hayatta olsa Apaçilerin mi devrimi korumakla mükellef olduğunu görmesi eminim ki ölümden beter bir duygudur. Ve bizler, bu duruma karşı sesimizi bile çıkartamadan küreselleşme balonu altında giren bir moda kültürüne bir anlamda alkış tuttuk. Üstelik Mustafa Kemal, var olabilmenin ve geleceğinin tek temeli olarak bunu görmüş ve bizlere de bunu en kıymetli bir hazine olarak bırakmıştır.

Hemen ardından Gençliğe Hitabedeki ilk ileri görüşlülük karşımıza çıkar”. Gelecekte bile seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek içerde ve dışarda düşmanların olacaktır.” Tıpkı yaşadığımız günler… Ve Mustafa Kemal’in inandığı gençlikten beklediği: “Vazifeye atılmak için içinde bulunduğun durumun olanak ve şartlarını düşünmeyeceksin. Olmadık bir zamanda karşına çıkacaklardır. Bu düşmanlar öyle birileri olur ki tüm dünyada örneğini gösteremeyeceğin bir galibiyeti temsil edebilirler.” Bu içerik emperyalizmin bir ileri görüşlü deha tarafından nasıl tehdit olacağının açık anlatımıdır.

İlerleyen bölümde Mustafa Kemal’e göre durum o kadar kötü olabilir ki zor ve hileye dayanarak kutsal vatanın bütün kaleleri işgal edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi doğrudan işgal edilmiş şekilde uyanabilirsin bir döneme. Ama bu dönemi kötü olarak değerlendirme genç insan, zira bundan beteri de var: Memlekette iktidara sahip olanlar, gaflet, dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilir. Daha da ileri giderler bu iktidara sahip olanlar, şahsi çıkarlarını işgalcilerin siyasi çıkarlarıyla birleştirebilir. Bu tablo karşısında milletim ne yapıyor diye sormamalısın, zira millet fakirlik ve yoksulluk içinde yorgun ve darmadağın olmuş olabilir çünkü.

Ne mi yapmalısın bu tablo karşısında? Bu durum ve şartlar içinde olsan bile görevin; “Türk istiklal ve Cumhuriyetini” kurtarmaktır. Her zaman kurtarıcı olarak beni görmeyi bırak! Ben bir ölümlüyüm ve öldüm. Sana bir emanet bıraktım, sen bu emaneti iyi yerlere taşıyacaksın. Bu durum karşısında kurtuluşu başkaca bir millette, devlette, kişide, kurumda arama. İhtiyacın olan güç damarlarındaki kanda mevcuttur!

83. yılında Gençliğe Hitabe’nin ışığından hareketle, asli görevlerimizi ömür boyu yerine getirmek dileğiyle…

ilker.ekici@politikadergisi.com

 

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.