Gezi Parkı Savaşının İlk Raundunu Erdoğan Kazandı…

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

Olaya “savaş” adını özellikle koyuyoruz. Zira bu olaylar Türk halkı ile onu dönüştürüp, ufaltıp asimile etmeye çalışanların arasında olan bir savaştır. Savaşın bir tarafında olan halk maalesef bu raundu kaybetti.  

Savaş sadece meydanlardaki başarı ile kazanılmaz. Masada da başarı sağlanması gerekir. Bu savaşa gönüllü katılan halk, özellikle gençler işin bu yönünü maalesef bilmiyorlardı. Meydanda muhteşem bir başarı kazanırken masada kaybettiler. Tabii ki bu ilk raunttur. Ok yaydan bir kere çıkmıştır. Bu savaş daha çok uzun sürmeye namzettir. Sonunda ya Suudi Arabistan’a ya da Atatürk Türkiye sine benzeyeceğiz.

Başbakanla bu konuda müzakere edenleri gördünüz. Sözde sanatçılar. Tek amaçları hükümete yağ yapmak ve halkı sömürüp ceplerini doldurmak olan tipler sözcü olmuşlar, havanda su dövüyorlar. Taksim direnişlerinin üç ağaç için olmadığını sağır sultan bile öğrenmişken, çok değerli sanatçılar taksime ne nasıl yapılsının tartışmasına girip halkı aptal yerine koyuyorlar. Oysa halk aşağıdaki taleplerle başbakanın karşısına çıkılmasını istiyordu

1)“Olayın özü iktidar tarafından iğdiş edilen özgürlükler çalınmış geleceklerdir. Sözcüyüm diyenler neden başbakanın "ne yememiz gerektiğinden, neyi içmemiz gerektiğine, içeceğimizi saat kaça kadar içeceğimize karışmandan,

2)Kaç çocuk yapacağımızdan, çocukları kaç yaşına kadar kucağa alıp alamayacağımıza, nerede yaşamamız gerektiğinden,
 

3)Hangi parkta oturacağımıza, hangi gazeteyi okuyup, hangi TV kanalını seyredip, kimlere saygı duymamız gerektiğine kadar burnunu sokmandan,
 

4)Neyin sanat, neyin ucube, neyin müzik, neyin gurultu olduğuna karar vermenden kimin terörist kimin vatansever olduğunu fişlemenden,
 

5)Kimin Müslüman, kimin kafir, kimin çapulcu, kimin soyguncu olduğunu ilan etmenden.. Hayatımıza, anamıza babamıza aşımıza burun sokmandan,
 

6)Kitlelerin geriliğine hitap ederek aldığın oylarla toplumun sana oy vermeyen kesimlerin haklarına tecavüz etmenden,
 

7)Burjuva demokrasisinin "oy ve seçim" sistemlerini, senden olmayanlara tecavüz etmek için anahtar olarak görmenden,
 

8)Mısır'a Libya'ya, Suriye'ye ders verirken, "halkı ezen hiç bir sistem ayakta duramaz" derken, kendi halkını ezmenden,
 

9)Kendi halkına "kemer sıkın" derken, dünyanın en zengin insanları arasına girmenden,

10)Ve bu popülist sanatçılar, aydınlanmamış sözde aydınlar neden "neyin ağaç, neyin fidan olduğuna bile karar vererek" bizleri salak zannetmenden BIKTIK demiyor.

11)Neden, sen hoca mısın, antropolog’umsun, mimar mısın, filozof musun, ürolog musun, seks doktoru musun nesin? Demiyor.”

Demezler tabii. Çünkü onlar direnişin gelir getireceğine inandıklarında ortaya çıkmış iktidar sözcüleridir. Onların sözcülüğünden de hayır gelmeyeceği kesindir.

Evrim maalesef yaşana yaşana oluyor. Gençler ve onları bütün safiyeti ile destekleyen halk kısa bir süre içinde örgütlenmemenin sadece başarısızlık getireceğini anlayacak ve kendi örgütünü oluşturacaktır. Bir daha ki eylemde artık bu içten pazarlıklı sözde sanatçıları sözcü olarak seçmeyecektir.

Bunca acemiliğe rağmen halk büyük bir özgüven kazanmıştır. Bir daha ki direnişte inanıyoruz kazanacaktır. Şu unutulmamalıdır ki emperyalizme karşı zafer kazanmak hiç de kolay değildir.

İzmir 2013
 

Cem Osman TAMTÜRK

cem.tamturk@politikadergisi.com

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.