Hak Aramanın Yolu Sadece Meydanlardan Geçmez…

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Yazar: 
Selvihan ÇİĞDEM

 

Son günlerde ülkede yaşanan olayları hayretler içinde izliyorum. Grevler, protestolar, sloganlar, haykırışlar, ağlamalar… İyi de ne var bunda şaşılacak diyeceksiniz. Suç mu bu ülkede hakkını aramak? İnsanlar aç, insanlar çaresiz, insanlar işsiz ve insanlar mağdur… Memuru ayrı şikayetçi, işçisi ayrı… Bir dokun bin ah işit her telden!  
Bir anımı paylaşmak istiyorum izninizle. Bundan dört sene önce Tokat’ın bir otelinde turizm stajımı yapmaktayım. RTE’nin ilk iktidarlık dönemi. En gözde zamanları. Deyim yerindeyse ilah gibi tapılmakta kendisine. Bir de haberini aldık ki RTE, Tokat’a geliyor. Kendi gelmeden haberi geldi derler ya o hesap. Herkeste bir heyecan pür heyecan. Şehirde bir ayaklanma: Neymiş efendim? Başbakan geliyormuş. Günler öncesi bir hazırlık… Nihayetinde beklenen gün geldi çattı ve Başbakan hazretleri Tokat’a teşrif ettiler. Yemeğin başka yerde verilmesinden dolayı otelden, işinde usta garsonların yemekte servis yapmaları için görevlendirilmesini istediler. Gelin görün ki garsonları bir telaştır sardı. Hepsi adeta Başbakan’a servis yapmak için birbirini ezdi. Dertleri Başbakan’ın elinden bahşiş almak falan da değil haaa!... Önemli olan yüce insan, kudret sahibi, haşmetlü ve de devletlü Başbakanımızın(!) eşiğine yüz sürmek, mübareğin elini eteğini yalamak; ay dilim sürçtü öpmek diyecektim anlayın işte. Şimdi bize ne senin staj hatırandan diyebilirsiniz. Ama bundan sonra yazacaklarımdan sonra yorumu siz sevgili okurlara bırakacağım.

 
Otelde çalışan bu garsonlar pek doğal, işçi durumunda. Hiç birisinin sigortası yok. Hepsi de asgari ücretin altında ücret alıyor. Çalışma saatleri otelin yoğunluğuna göre günde 12 saat ile 20 saat arasında değişiyor. (Bu rakamları abartmıyorum. Günde 19 saat aralıksız çalışan birisi olarak kendim şahit oldum.) Çalışanların arasında bekar olduğu kadar evli olanları da var. Yani bakmakla yükümlü oldukları ailelere sahipler.
 
İnsanların her şeyden önce yaşama hakları vardır. İyi bir yaşam için de, önce çalışma hakkına sahip olmalıdırlar. Ayrıca her iş yerinde uygun çalışma ortamının olması, adil ücret sistemi, insan vücudunun kaldırabileceği düzeyde çalışma saati uygulaması ve her türlü güvence için sigorta yapılması şarttır. Hatta çalışanlara kalacak yer temin etme de aslında iş yerlerinin boynunun borcu olması gerekir. Bunlar lüks değil gerekliliktir. Bir de temel gereksinimlerin dışında çalışanların haklarının bilincinde olması için hukuki seminerler ve işleri ile ilgili meslek eğitim seminerleri yapılmalıdır. Çalışanların morallerinin yüksek olması ve performanslarının düşmemesi için tatil uygulamaları da işlerlik kazanmalıdır.
 
Ama bunların hiçbirinin gerçekleşmediği gibi insanca yaşama hakları da bu gün işçilerin, memurların, tüm emekçilerin elinden alınmaktadır. En gerekli ihtiyaçları dahi görmezden gelinmektedir. Oysa sosyal devlet olmanın birincil gereği vatandaşlarının yaşam koşullarının iyileştirilmesinden geçer.
 
Buraya kadar her şey tamam. Bundan sonra çuvaldızı kendimize batıralım bakalım. Biz bu sosyal yapılanmanın olması için ne yapıyoruz? Şapkamızı önümüze alıp bir düşünmemiz gerekli. Yumurta kapıya dayanmadan aklı başına gelmeyen bir milletiz. Gözünü sokaklarda açan yurdum insanı yeni uyanıyor ve hakkını arıyor. Arayacak tabii ki o ayrı. Ama hakkın sadece sokaklarda grev yaparak arandığına da inanmam. Sorarım şimdi size hiç mi yoktu aralarında zamanında AKP’ye iştahla oy veren? Ne de olsa müslüman adam, bunda Allah korkusu vardır(!), ne de olsa dini bütün, namazında niyazında, karısının da başı kapalı, bundan iyisini mi bulacağız diyenler şimdi tencere tava çalıyor. Gelin görün ki ikinci defadır iktidara geliyor. Bu nasıl iştir? Ey halkım, neden hakkını kadrolaşmalar olurken, devlet kadroları kendi adamları ile dolarken, devletin direği kurumlar bir bir elden çıkarılırken, fabrikalar kapanırken, özelleştirmeler alıp başını giderken aramadın? Bir gün gelip bunların kendi başına da geleceğini hesap edemedin mi?
 
Yarının ne getireceğini düşünmeden bugünü kurtarmak için yaşarsak daha çok grev yaparız biz milletçe…
 
                                                                                                                                                                         iletisim@PolitikaDergisi.com
                                                                                                                             

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.