Hangi Demokrasi ve Hangi Hukuk?

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

Başbakan’ın hedefi: ileri demokrasi…

Başbakan “Hukuk Devleti”nden yana…

Başbakan, basın özgürlüğünün yılmaz bir savunucusu…
Ama Başbakan’ın tek başına yönettiği Türkiye’de basın sindirilmiş, kiralanmış ve “yandaş” hale getirilmiş…
Gazeteciler hapiste, gazeteci dernekleri ayakta… Ve hatta ABD büyükelçisi bile olup/bitenleri anlamaz gözlerle seyrediyor ve neredeyse karşı…
Ve başbakan kürsüde konuşuyor:
-         Ergenekon terör örgütünün varlığı iddianamelerle ortaya çıkmıştır!
Ne ile ortaya çıkmıştır Sayın Başbakan?
-         İddianamelerle!
 
Durun bir dakika.
Oturun ve düşünün.
Yaratılan bulanık bu ortamda her olup biteni olağan karşılama alışkanlığınızı bir kenara koyun ve yeniden düşünün.
Hukuk devletinin en temel ilkelerinden birisi, yargılanan bir kişinin suçu sabit olana kadar masum kabul edildiğidir…
Peki, Ergenekon ve benzeri davalarda sanıkların suçları sabit midir?
Mahkemeler karar vermiş ve Yargıtay verilen kararları onaylamış ve suç sabit olmuş mudur?
-         Hayır… Tam aksine, “özel” yetkili savcıların hazırladığı binlerce sayfalık iddianameler içinde yer alan iddiaların önemli bir kısmı aynı savcılar tarafından geri çekilmiş ve birçok delilin düzmece olduğu ortaya çıkmıştır…
Söz konusu deliller bir şekilde yandaş medyaya sızdırılmış, ordunun ve halkın bilincini devşirmek yönünde sürdürülmekte olan “asimetrik psikolojik savaş”a malzeme yapılmıştır.
Türkiye halkının telefonları dinlenmektedir.
E-postalar, yazışmalar gözlem ve denetim altındadır.
Yandaş medya, ana muhalefet partisinin Halk TV ile ekonomik bağlantı içinde olduğunu manşetlerine taşımaktadır.
Peki, “yandaş” medya kiminle, kimlerle, hangi çıkar çevreleri ile ve ne ölçüde ekonomik bir sarmal içindedir?
Başbakan, medya patronlarına kesin uyarı (ültimatom)vermekte ve hoşuna gitmeyen köşe yazarlarının işten atılmasını istemekte ve sopasını abasının altından çıkartıp açıkça sallamaktadır…
Aynı Başbakan, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin bir kararını beğenmeyince, açıkça:
-         “Böyle karar vermeye devam edersen, yasal düzenleme yaparız: Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’ni kaldırırız.” diyebilmektedir!
İşte Başbakan’ın hukuk anlayışı budur.
Hukuk devleti ilkesi ile hiçbir noktada teğet dahi geçmesi mümkün olmayan tarafsızlık, bağımsızlık ilkeleri ile ilgili görüşleri budur…
Oda TV’nin sahibi hâkim karşısına çıkartılıncaya kadar tam 20 saat sorguda tutulmuştur… İşte Türkiye’yi yönetenlerin insan hakları anlayışı ve hukuk tanımaz davranışlarının fotoğrafı budur…
Türkiye’nin de altında imzası bulunan uluslararası sözleşmelerde bir kişinin nasıl, ne sürede ve hangi koşullarda sorgulanabileceği açık olarak yazılıdır.
Uykusuz, yorgun ve bilincini özgürce toplayarak kendini savunma imkânı tanınmadan 20 saat boyunca sorgulanabilen basın mensuplarının var olduğu bir ülkede demokrasiden ve hukuk devletinden söz edilebilir mi?
Ama Başbakan demokrasiden yanadır… Hem de ileri demokrasiden!
Ve Başbakan hukuk devletinden yanadır…
Hâkimlerini, özel savcılarını kendisinin atadığı, verilecek kararları dikte edebildiği, kendine özgü bir hukuk, adalet ve yargıdan oluşan bir “hukuk” devleti…
 
 

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.