Hasan Celal Güzel ve Cumhuriyet

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

 
Rauf Bey’i bilir misiniz?
 
Ya Hasan Celal Güzel’i ?
 
Rauf Bey’i Mustafa Kemal ATATÜRK’ten dinlemeli Nutuk adlı yapıtında çok güzel anlatmış gelecek kuşaklar için…
 
Hasan Celal Güzel’i de benden dinleyiniz kısmen de kendisinden;
 
Hani uğur böcekli demokrat, uğur böcekli liberal partinin kurucusu. Eski ANAP’lı yeni “ gönüllü AKP sözcüsü”…
 
Hasan Celal Güzel, ağzından üç şeyi düşürmüyor:
 
1- Demokrasi

 
2- Çağdışı türban yasağı (Ben sadece “çağdışı türban” kısmına katılıyorum bu sözün, kişisel tercihler bizi ilgilendirmiyor velev ki siyasi simge oluşu noktasında tavrım.)
 
3- Cumhuriyet Halk Partisi
 
Hasan Celal Güzel, son günlerini böyle geçirecek gibi duruyor; Demokrasi zırhına bürünüp “Çağdışı türban yasağı” atıflarıyla.
 
Sormak isterim; hadi türban yasağı çağ dışı da, türban takmak mı çağdaşlıktır? Yoksa kişisel tercihleri sonuna kadar toplumsallaştırma çabasına girerek ve ona dinsel motifler atfederek siyasallaşan bir İslami kimlik yaratmak mıdır simgesel olarak kadınlarımız üzerinden. Size ne ve bize ne başına takıp takmadıkları.
 
Devletin işi değildir türbanla uğraşmak, eğer hükümet devletleşiyor ve türban konusu devlet meselesi haline getiriliyorsa son noktaya değin bu gerginlik elbette sürecektir/ sürdürülecektir.
 
Bundan 20 sene önce olmayan bu gün sorun diye politika malzemesi yapılan din ve vicdan hürriyetleri üzerinde oynanan oyunlardan bu günün ikonu türban, asıl çağdışı eski taktiklerin kullanıldığını göstermektedir.
 
Tayyip Erdoğan, simge olduğunu deklare etmeseydi, birileri imam hatipleri arka bahçeleri olarak görmeseydi, tarikatlar ve cemaatler üzerinden, şeyhler şıhlar üzerinden politika yapılmasaydı belki bu çağdışı yasak ve dahi çağ dışı türban hiç olmayacak ve asıl sorunlarımız olan; üretim, istihdam, ekoloji, insan odaklı bir devlet yönetimi anlayışı üzerinde daha çok emekler verebilecektik. Sağ olasınız toplumu olmadık şeyleri oldurup meşgul ettiğiniz için ne diyelim…
 
Hasan Celal Güzel  “Cumhuriyet” sözcüğünü ağzına almaktan hicap duyar.
 
Tıpkı zamanında Rauf beyin yaptığı tutumla.
 
“Kayıt yok, şart yok Egemenlik milletin” Bursa  mitingin de söyledikleri, zaten kendisinin cumhuriyeti değil sultan severliğini ortaya koymuştur. Hatta İngiliz işgaline karşı “Milli teşkilat” adı altında eski İttihat ve Terakki liderlerinin mücadelesini sanırım Nutuktan okumamış, hatta İngiliz bildirisini görmezden gelmek istemiştir. Mustafa Kemal ATATÜRK bu kısmı bütün güzelliği ile anlatmaktadır Nutuk adlı yapıtında.
 
Ne demişti Hasan Celal Güzel Bursa mitinginde, “1909 Abdülhamit’i tahttan indirilenler “Ergenekoncu” ların dedeleridir.”
 
İttihat ve terakkicilerden bir gurup, İngilizler İstanbul’u işgal ettiğinde Milli teşkilat adı altında örgütlenip, daha sonra Heyeti Temsiliye, Müdafai Hukuk Cemiyeti, Kuvva-i Milliye en sonunda da  T.B.M.M kurucularındandır.
 
 
Kimdir bunlar; En başta Mustafa Kemal.
 
Bir başka yazısından alıntı yapalım: " Ancak, devletin ilk bürokratik elitini oluşturan CHP kadroları, Şeyh Sait İsyanı 'nı bahane edip bu partiyi (Terakki Perver Cumhuriyet Fırkası)kapattırarak yeniden tek parti rejimine geçmişlerdir.
Demek ki, rejim olarak Cumhuriyet, cumhurun hâkimiyetini sağlamaya yetmemekte; Cumhuriyet'in 'demokratik cumhuriyet' olması gerekmektedir. " H.Celal Güzel,Radikal.29.Ekim.2006.
 
 
Mustafa Kemal Nutuk adlı yapıtında bu komplonun tespitini yapmış ve Cumhuriyet düşmanı olan bu "islamcı" pertinin neden kapatıldığını anlatmıştır. Hasan Celal Güzel’in bu yazı ve Bursa mitinginde söyledikleri Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarınadır. Yani bu devletin kurucu kadrolarına.
 
Hele hele o günlerde ne idiğü belirsiz davası süren sürdükçe de ilginç tahliyeler yaşanan, kırk katırın kırk satıra karıştırılmış olduğu görünen ve kimsenin anlamadığı bir davaya verilen isimle Mustafa Kemal ve arkadaşlarını yad etmek, ancak Cumhuriyet düşmanı
İslamcı, Terakki Perver Cumhuriyet Fırkası yolunda yürüyenlerin işi olabilir, yada büyük bir yanılgının göstergesidir.
 
Türk Silahlı Kuvvetleri'ne dair aynı yazıda geçen bir kısmı daha aktarayım: “Türkiye Cumhuriyeti Devleti, elbette Türk Milleti ve onun seçtiği siyasî iktidarın emrindeki Türk Ordusu tarafından savunulacak, korunacak ve kollanacaktır. Lâkin, bir darbe döneminde çıkarılan İç Hizmet Kanunu'nun icabı olarak değil, bir millî vazife olarak...
 Bu 'koruma ve kollama'nın muhatabı da aslâ Türk Milleti ve
onun intihap ettiği meşru idareciler değil, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni yıkmak, Türk Vatanı'nı parçalamak ve Türk Milleti'ni bölmek isteyenlerdir.” H.Celal Güzel. Radikal. 29.ekim.2006
 
 
Rauf Bey yaşasaydı Hasan Celal Güzel beyin hocası olmakla gurur duyardı.
 
Ya ATATÜRK yaşasaydı? Hasan Celal Güzel nerelere kaçardı?
Ne olur Nutuk adlı yapıtı tekrar okuyarak bu yazıyı değerlendiriniz. Oyun aynı oyun, sahne aynı, isimler başka…
 
CHP’nin bu gününün avukatlığını yapacak değilim, en çok da eleştirenlerden biriyim bir vatandaş olarak.
 
Ama iyi ki CHP var, sayın Celal Bey’in “Cumhuriyet” kelimesini bir sözcük olarak ağzına alabilmesini sağlıyor.
 
Ve inanıyorum ki;
 
Demokrasi arkasına gizlenerek Cumhuriyete saldıranlar, Cumhurun iradesi karşında bir gün uslanacaklar.
 
Rauf Bey’i bilir misiniz?
 
Ya Hasan Celal Güzel’i ?
 
 
 
Erdinç AYDIN
 
erdinc.aydin@politikadergisi.com

Yorumlar

süper bir yazı

süper bir yazı

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.