Her Büyüğü Örnek Almayın Çocuklar

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı yaklaşıyor. Bir günlük dahi olsa, çocuklar Cumhurbaşkanı, başbakan ve milletvekili olacaklar.

Son dönemlerde gerek iktidar gerekse muhalefet parti liderlerinin karşılıklı üslupları çocukların duymaması gereken cinsten. Söz düelloları ekranlarda, gazetelerde ve meclis kürsülerinde geniş yer buldu çoğu zaman.

Meydanlarda toplanan halkın karşısına çıkan liderler yine dilin kemiğinin olmadığını birçok kez göstermişlerdi ve yine her fırsatta devam ediyorlar.

Bunları biliyorsunuz…

Nereye varmak istiyorsun; sözü nereye vardıracaksın, diyorsunuz, az sabır…

O topluluklarda çocuklar da vardı, ekranları başında olduğu gibi. Birçok çocuk hem ağız dalaşını gördü, hem de haberlerde atılan yumrukları.

Baykal’a yumurta saldırısı ile başladı içimizdeki öfke…

Takiben;

Ahmet Türk’e yumurta ve yumruk,

Enerji Bakanı Taner Yıldız’a yumruk,

Arda Turan ve Caner Erkin arasında tartışmada yumruk,

AKP Çankırı Belediye Başkanı İrfan Dinç’e yumruk ile devam etti öfke. Dilerim sondur.

“Heyt nasıl attım yumruğu, nasıl da çaktım dağıttım” demiyordur, içindeki öfkeye hakim olmayan kişi.

Yumruk haberlerinin altına yapılan çoğu yorumda yumruk haklı bulunuyor. O yumrukları halkın öfkesinin bir yansıması olarak değerlendirebiliriz. Kişileri, yumruk atmaya iten öfkeyi; gelecek kaygıları, ülke değerlerine yapılan taktik savaşlarının, ekonomik sorunların beraberinde getirdiği bunalımın dışa vurması olarak da değerlendirmek mümkün. Ancak ne yumruk atan haklı, ne de yumruğun atılmasını savunanlar haklı.

Bizler nasıl bir toplum haline geldik ki, derdimizi sorunlarımızı yumruk ile bir başka deyişle kaba kuvvet ile çözmeye çalışıyoruz?

O yumruğu atan hüküm giyip, hapiste yatacak. Yumruk yiyen ise şikâyetini yapıp iyileşmeye başlayacak.

Olan yine yalnız vatandaşa olacak. Hiç boşuna sevinmeyin, kimse özeleştiri yapmayacak. Şimdiye kadar yapmadığı gibi (Neden bu yumruğu yedim) veya (Ne yaptım ben sorunlar böyle mi çözülür) diye düşünmeyecek…

Yine “ananı da al git” diyecekler,

Yine “cibilliyetsiz, haysiyetsiz, şerefsiz” sözlerini kullanacaklar,

Yine “sokağa taşan olaylarda ön saflarda çocukları kullanacaklar kalkan olarak”

Neredeyse çık dışarı diyip; yumruk yumruğa, kafa göz patlayana kadar kavga edecekler.

Oysa çocuklar öyle mi, kavga da etseler tartışsalar da en nihayetinde yine misket oynuyorlar. Yine evcilik oynayıp zamanlarını geçiriyorlar. Birlikte hayal kurup, umutla bakıyorlar. Yalansız, dolansız… Olduğu gibi tüm masumiyetiyle çocuk kalabilmeyi herkesin başarabilmesi ne hoş olur.

Ülkemizde çözülmesi gereken en başta “işsizlik” gibi, ekonomik çöküşle birlikte “bağımsızlığımızı tehlikeye atacak kadar” önemli bir konu varken sokak kavgalarıyla yitirilen değerli zamanlarımız var ne yazık ki…

Çocuklara büyüklerinizi örnek almayın sorunlarınızı kavga ile değil konuşarak veya yetkili makamlarca çözüme ulaştırın diye yazmanın pek de bir anlamı kalmamış aslında.

“Kodum mu oturturum kültürünün”  bu denli benimsendiği mi gösteriliyor yoksa ayna görevi mi yapılıyor bilemedim.

Siz siz olun çocuklar, asıl gücün yumrukta değil akılda olduğunu bilin.

Yedi çocuktan yedisi de kavgaya karşı olduğuna ve bu bilinçte olduğuna göre; O halde “gelinim sana söylüyorum kızım sen anla”. 

Not: 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlu olsun çocuk olanlara ve içindeki çocuğu yitirmemişlere…

 

Nuran.Talay@PolitikaDergisi.com

 

 

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.