Hesap Günü Yaklaşıyor…

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

Türkler, iyi niyetli, hoşgörülü ve kin tutmaz olarak tanınırlar. Bu yüzdendir ki, can düşmanları da olsa kendilerine uzatılan eli asla geri çevirmez ve eskiden yaşanmış olumsuz olayları unutuverirler.

Bir diğer özellikleri de genlerinden gelen üstün savaş yetenekleridir.

Tarih, bu yeteneklerin sergilendiği bir sergi alanı gibidir. Bu yüzden tarih boyu hiçbir ülke Türklere savaş yolu ile baş eğdirememiştir.

En son istiklal savaşımızda bile bir yandan vahşi batının tüm olanaklarını yığdığı yunan orduları, diğer yandan içerden yıkmaya çalışan isyancılar, ihanet çeteleri, irtica odakları, vatan satıcıları başarılı olamamış, tarih bir daha tekerrür etmiştir.

Türklerin zayıf tarafı ise iyi niyetinden, kin tutmamasından kaynaklanır. Tarihte Türkleri hep iç entrikalar yıkmıştır. Günümüzdeki Türkiye Cumhuriyeti devletini de işte bu iç karışıklıklar, entrikalarla yıkmaya çalışıyorlar.

Basında yer alan haberde,

“Demokratik Toplum Kongresi (DTK) ve Kürdi-Der’in Kürt dilinin sorunlarını tartışmak amacıyla Diyarbakır’da düzenlediği Kürt Dil Konferansı’na DTK Eşbaşkanı Ahmet Türk, BDP Van Milletvekili Özdal Öçer, BDP Bitlis Milletvekili Hüsamettin Zenderlioğlu ile İran, Suriye ve Irak’tan çok sayıda akademisyen ve dil bilimci katıldı. Katılımcılar saygı duruşunun ardından Kürt marşı olarak bilinen “Ey Rakip”i okudu.”Deniliyor.

Artık bozguncular o kadar cüretlendiler ki istiklal marşımız yerine kendi marşlarını okuyorlar. Bu satırların yazarı onların hangi marşı okuduklarınla hiç ilgilenmez. Ancak burası Türkiye Cumhuriyeti’dir ve burada başka milli (!) marş okuyamazsınız.

Adamlar o kadar pervasızlar ki, “Dil, kimlik, kültür ve siyasetin hepsinin bir biriyle bağlantılı olduğunu kaydeden Türk, “Eğer dil kaybolursa diğer birlikteliği sağlayan konularda büyük sıkıntılar yaşanır. Kürt dili ile eğitim yapmak, Kürt dilinin eğitim ve siyaset dili olmasını ve resmi olmasını istiyoruz.” diyebiliyorlar. Haklıdırlar da. Türkiye’yi bölmek, savaş ile asla elde edemeyecekleri şeyleri entrikalarla elde etmek tek amaçlarıdır.

Bu kadar rahat hareket edebilmelerinin nedenini iktidarın politikalarında aramak gerekmektedir. Dünyanın sayılı güçlü ordularından birine sahip Türkiye Cumhuriyetinin öncelikle bir avuç teröristi yok edememesinin nedenini de aynı karanlık dehlizlerde aramak lazımdır.

Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan Kürt kökenli halka sormak lazımdır. “Siz Türk halkının kadını, erkeği, yaşlısı, genci ile kurduğu bu ülkede tıpkı diğer etnik kökenli Türk vatandaşlarının yaşadığı şartlarda yaşamak istiyor musunuz?” Cevap evetse teröristlerden, onların siyasi uzantılarının yanından uzaklaşmalı, hatta devlete el verip onları yok etmede yardımcı olmalıdır. Yok, içlerinde hayır diyenler varsa kapılar açık istediği yere gidebilirler.

Bu ülke Türkler tarafından can ve kan pahasına kurulmuştur. Büyük bir bölüm Kürt kökenli vatandaşımız “kurtuluş savaşında bizde Türk ordularında idik” diyebilirler. Onlar bu davranışları ile zaten aynı bayrak altında, aynı devlet içinde yaşamayı kabul edenlerdir. Yukarıdaki soruya “evet” yanıtı verecekleri kesindir. Sözümüz, Türk askeri Yunan’la savaşırken arka tarafta fitne ve isyan çıkaran vahşi batının rezil temsilcilerinin günümüzdeki uzantılarınadır.

Göğsünü ger gere “NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE” diyemeyenlerin iktidarda olmaları, ülkemizi kemiren böceklere cesaret vermekte ve onların kendini Türkiye Cumhuriyetinin has üyesi gören Kürt kökenli vatandaşlarımızı kandırmalarına yol açmaktadır.

Şunu herkes bilmelidir ki Türk insanı ülkesinin bir karışını bile kimseye vermez. Tarih bu gerçeği zaman zaman unutanların hazin sonları ile doludur.

 

 

Cem Osman TAMTÜRK

cem.tamturk@politikadergisi.com

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.