İ'lerin Noktalarını Koyma Zamanı: Ulusalcılık İdeoloji midir?

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Yazar: 
Hürriyet POYRAZ

1990’lardan beri ivme kazanmış bir söylem: Ulusalcılık.

Kimileri milliyetçiliği sulandırma, kimileri solu yumuşatma, kimileri Kemalizm’e yeni bir ad koyma olarak gördü ulusalcılığı.

Kimince faşist bir dünya görüşü, kimince eski solcuların kendilerini gizleme kisvesi.

Cemaatin bir numaralı düşmanı, cemaat lideri Gülen’in kendi ifadesiyle, aşılması gereken bir dalga

Özellikle neo-liberal ve neo-sosyalist (liberal-sol) kanatlar tarafından küçümsenme ve yaftalanma için nimet bir dünya görüşü.

Ulusalcılığı elbette tartışmalıyız; ancak öncelikle ulusalcılığın ideoloji mi, dünya görüşü mü ya da başka bir şey mi olduğunu ortaya koymamız gerekiyor.

Bir görüşün ideoloji sayılabilmesi için kültürden ekonomiye, toplumdan dış politikaya kadar tutarlı bir yazına sahip olması gerekir.

Peki, ulusalcılık böyle mi?

Ulusalcılar kültürel olarak Türkiye’yi nerde tasarlıyorlar? Batı uygarlığının bir üyesi olan ve onunla bütünleşmiş bir Türkiye mi; yoksa Doğulu bir Türkiye mi?

Ekonomik olarak karma ekonomi mi, sosyal demokrat ekonomi mi, sosyalist ekonomi mi, liberal ekonomi mi?.. Dayandığı sınıfsal temel nedir?..

Açıklayabileniniz var mı?

Ya da; dış politika argümanları belli mi?

Kadına bakışı tam olarak nedir? Eğitime ilişkin ne tasarlıyor?

Bunlara net bir cevap vermemiz mümkün değil…

Neden mi?

Çünkü; ulusalcılık bir ideoloji değildir; açık ve net! Teorik altyapısı oturmamıştır/ öyle bir niyet de yoktur aslında.

Ekonomi deyince bir ulusalcı liberal (liboş değil) de olabilir, sosyalist de, sosyal demokrat da…

İçindeki tüm eğilimlerin ortak noktası şudur: ulusal ekonomi, üreten ekonomi…

Ortak olarak, özgün bir ulusal kültürden yana olabilirler; ama sert milliyetçi de, Batılı da, Doğulu da ulusalcılığın içinde olabilir…

Boyunduruğu kabul etmemekle birlikte Avrasyacısı da olabilir, klasikçisi de, Batıcısı da…

O zaman nedir bu ulusalcılık?

Ulusalcılık küreselleşme denilen yeni emperyalizme karşı;

Sınıfsal ayrımları göz önüne almayan ya da öteleyen,

Ayrılıkları sonraya bırakıp ortak noktaları ön plana getiren,

Tamamen yerli,

İçinde çok farklı eğilimleri barındıran,

Soldan da sağdan da unsurlar taşıyan,

En özet haliyle Kemalizm’in ideolojik olarak değil, tüm milli kuvvetleri acil eylem planı olarak doğru yönettiği durumun 2000’lerdeki yansımasıdır.

Yani; ulusalcılık bir ideoloji değil; yeni durumlara göre yeni bir İstiklal Savaşı cephesidir

Ulusalcılık dediğimiz ve aslında anlamını çoğu kez idrak edemediğimiz “şey” emperyalizmin ağır saldırısına karşı kendiliğinden oluşan bir cephedir, doğal “refleks”tir.

Ulusalcılık Kemalizm’in geniş çaplı ideolojisini değil;  pratik kurucu değerlerini taşıyan bir “niyet”tir.

Ama -dediğim gibi- kesinkes bir ideoloji değildir.

Fethullah Gülen’in “ölseler dahi bir araya gelemeyecek olanlar” olarak tarif ettiği ideoloji aslında ölmemek için can havliyle toparlanmaya çalışan bir tutunma gayretidir.

***

Ulusalcılık, teorik açıdan, ancak şu şekilde bir konuma yerleştirilebilir: Tarihsel ilerleme nazarında sosyalist, liberal, milliyetçi… gibi birçok bakış açısının atlama tahtası sayılabilir. Tarihsel dönemeçte bulunan ve özgün koşullara sahip bir ülkenin/ulusun yazgısını değerlendirmek isteyenler için -sözgelimi MDD teorisi gibi- çıkış noktası sayılabilir.

Ulusalcılığı bu şekillerde ele almak, hem tanımsızlığın getirdiği karmaşıklığı gidermek hem de ileriyi görebilmek/tasarlayabilmek açısından pratik neticeler getirebilir.

Bunun dışındakiler kuru polemikten ya da anlamsız bir şovenizmden öteye gidemez.

iletisim@politikadergisi.com

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.