Merhum Bülent Ecevit’in bizim siyasetçilerin ağızlarını alıştırdığı bir sakız vardı…
Siyaset adamları Bülent Ecevit’ten önce de söverlerdi birbirlerine, sonra da sövmeye devam ettiler.
Ama bir farkla: Ecevit sonrası küfürleşmelerin hemen başına bir “sayın” sözcüğü eklenmeye başladı.
Nasıl mı?..
Günümüzden örnekler verelim:
Mesela Sayın Erdoğan, Sayın Kılıçdaroğlu’na şöyle sesleniyor:
– Sayın edepsiz!
Yetmiyor:
– Sayın alçak!..
Bir türlü hızını alamıyor Sayın Başbakan:
– Sayın ahlaksız!..
Sayın sözcüğünün anlamı, bildiğimiz [ama galiba unuttuğumuz] gibi saygıdeğer, demek…
Yani, örneğin saygıdeğer Başbakan, diğer saygıdeğer meslektaşı için;
Saygıdeğer alçak, edepsiz, ahlaksız, diye hitap etmekte hiçbir sakınca görmüyor.
İşte bu noktada siyaset adamlarımızın ar damarına yerleşmiş olan birden çok “yüz”ün anlamı ortaya saçılıvermektedir…
Bir yüzlü olmayı anlıyoruz.
İki yüzlü, tehlikeli bir sözcüktür, geçiyoruz.
Üç yüzlü, dört yüzlü… Ve giderek çok yüzlü insan tipi ya da kişiliği, işte bu durakta soluklanmakta, şekillenmekte ve meydanların orta yerinde filizlenmektedir.
Bu ne biçim siyasettir?..
Bu ne biçim “demokratik” mücadeledir?
Öyle görülüyor ki, demokrasinin [Türkiye halkına vaat edilen] “ileri” çeşidi şimdiden uç vermiş durumdadır.
Türk Ceza Kanunu’na göre açık birer suç olan bu sözlerin sarfı, nasıl oluyor da binlerce kişinin doldurduğu meydanlarda bu ülkenin en tepesinde oturan bir kişinin ağzından dökülebilmektedir?..
Nasıl olmaktadır da bu sözler, aynı günün akşamında Türk televizyonlarından tüm Türkiye’ye, kulağı bizde olan tüm Dünya’ya çirkinliklerini iletebilmektedir?
Bu sözlerin yüzde birini eden bir TC vatandaşı, Türk kanunlarına göre soluğunu hapishanede alırken, devletin en başındaki bir kişi bu sözleri ulu orta nasıl haykırabilmektedir?
Hem de kime karşı?..
Bu ülke halkının muhalefet görevini verdiği en büyük partinin liderine karşı…
Ama yarın… Bakın göreceksiniz, bu iki kişi birbirleri ile tokalaşacak ve sarılıp kucaklaşacaklardır…
Ve bu [nitelemesini yapamayacağımız] dalaşın adı, "politika yapmak" olarak siyasi tarihimize kazınacaktır…
Ve bu tiyatro, halkın huzurunda ve [işin en ilginç yanı] halka kendilerini beğendirmek amacı ile yapılan propagandaların içinde sahnelenmektedir.
Ve halk, eğer bu küfür ve hakaretleri gerçekten beğeniyorsa…
Ve bu tür söylemlerle politika yapılmasını hoş görüyor ve bunu yapanları alkışlıyorsa… Koy verin gitsin o zaman; hiç yormayın kendinizi.
Çünkü her halk layık olduğu yönetime er veya geç kavuşur…
Ve insan balık olmaya görsün, ava çıkan çok olur…
Faruk HAKSAL
Faruk.Haksal@PolitikaDergisi.com
Yorumlar
SY BAŞBAKANIMIZ BENİMLEDE UĞRAŞIYOR.
başbakanımız işi gücü bıraktı , benimle uğraşıyor.
bendeniz köylüyü hiç rahat bırakmıyor ki.
biz tam zıt kutuplardayız.
sanki bir derdi , bir hesabı var benimle.
al ananı git diyor.
artizlik yapma ulan diyor.
onu diyor bunu diyor.
bana kafayı kötü taktıyor.
söz meclisten dışarı kalsın.
yerin kulağı olur derler , söylediklerim aramızda kalsın.
başbakanımız olan , sy erdoğan var ya.
30 küsür yıldan beri üyesi olduğum ,
ve çeşitli dönemlerde yönetimlerde görev aldığım partimi ,
çeşitli tezgahlar düzenleyerek , küme düşürmek istedi.
çok pardon.
meclise sokmak istemedi.
bununla kalsa iyi , kalmadı ki.
30 küsür yıldan beri taraftarı olduğum takımıma ,
yine aynı abidik kubidik oyunlarla.
meclis dışı bırakmak istedi.
yine pardon , yine karıştırdım , kafa kalmadı ki.
küme düşürmek istedi , diyecektim.
devletin tüm imkanlarını kullansada ,
ilkinde çuvalladı ve başaramadı.
ikincisini de ,devletin tüm imkanlarını kullandı ,
ama yine başaramıyacak , yine çuvallayacak.
ne türkiye cumhuriyetinin son kalesini yıkabildi.
ne de fenerbahçe cumhuriyetini yıkabilecek.
benimle uğraşmak ve yıkmak kolay olmayacak
BENDENİZ KÖYLÜ , HER ZAMAN AYAKTA KALACAK.
_____(üçbeş_köyün_tiriviri_yazarı)______KADI_köylüüü.
Yeni yorum gönder