İnsan Üzerine

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

“İnsan düşünen bir hayvandır, insanları tanıdıkça hayvanlara saygı duyuyorum.”

(Aristoteles)

Bir uçağı arabadan farklı kılan şey nedir? Yani neden arabaya araba, uçağa uçak diyoruz? Neden ikisine de araba demiyoruz? Tam olarak hangi noktada ayrılmaktadırlar?

Şimdi bir karşılaştırma yapalım ikisi arasında: İkisinin de tekerlekleri var. O halde tekerleği olması uçağı uçak yapmaz.

İkisinin de pencereleri var, ikisi de karada gidebiliyor. Ancak uçak uçaktır, araba da arabadır. Neden?

Uçağın kanatları vardır ama arabanın kanatları yoktur çünkü. Bu yüzden mi? Peki bir arabaya kanat eklersek, o uçak mı olur? Hayır tabiî ki, kanatlı bir araba olur sadece.

Sözün kısası, uçakla araba işlevleri yönünden birbirlerinden tam olarak ayrılabilirler. Yani uçaklar uçabilir, ama arabalar uçamaz. Bu yüzden bir uçak, bir arabadan farklıdır.

Peki işlev yönünden aynı olan iki nesneyi ele alalım şimdi de. Uçak ve helikopter. İkisi de uçabilmektedir, peki bu ikisi tam olarak hangi noktada ayrılmaktadır? İkisinin de pervanesi, kanadı kuyruğu var. Peki neden uçağa uçak diyoruz da, helikoptere uçak demiyoruz?

Burada da işlevlerinin nitelikleri ölçüsünde birbirlerinden ayrılmaktadır. Evet ikisi de uçar, ama uçaklar helikopterlerden daha hızlı uçar, daha çok yolcu ya da yük taşıyabilir.

Şimdi de nesneleri iyice birbirine yaklaştırıp işimizi zorlaştıralım. Bir jet uçağı ile planör arasındaki fark nedir? Burada da gene aynı mantıkla düşününce kolayca, jet uçağının daha hızlı uçması, planörün daha yavaş uçması sonucuna varırız. Jet uçağını planörden daha değerli yapan şey de budur.

***

Aristoteles canlıları sınıflarken, varlıklarda değişmeyen özellikleri, özlerine ilişkin yapısal esasları baz alarak onları ayırmıştı. Daha önce “Şehir ve Elitler Üzerine” adlı yazımda buna daha detaylı değinmiştim. Sonuç olarak, insanlarla hayvanların ayrıldıkları nokta insanın düşünebiliyor olmasıydı.

Peki o halde uçaklar nasıl arabalardan uçma özellikleri sayesinde ayrılıyorsa, insanlar da hayvanlardan düşünebilme yetenekleri sayesinde ayrılabilmektedir.

Ancak Aristoteles bilimin görece ilkel olduğu bir dönemde yaşadığı için bir noktayı atlamıştı. Bugün hayvanların da düşünebildiklerini, kendi zihinlerinin, insanlar gibi olmasa da çalıştıklarını ve kendilerine ait bir bilinç oluşturduklarını biliyoruz. Hayvan da insan da düşünebilmektedir. Ancak bu düşünme işlevinin niteliği tıpkı uçakla helikopteri ayırdığı gibi, insanla hayvanı ayırabilmektedir.

Ve insanlar… Her insanın bu düşünme işlevi aynı boyutta mıdır? Eğer ki işlevsel nitelikleri penceresinden bakacak olursak, insanların sınıflandırılması bu şekilde yapılabilir ancak. Nasıl ki uçma işlevinin niteliği bakımından, jet uçağıyla planör arasında keskin bir ayrım yapabiliyorsak, bu ayrımı insanlarla arasında da yapabiliriz.

Yani uçmak gibi, düşünmenin de niteliği değişmektedir. Etkin düşünmek, daha çok düşünmek, yaratıcı düşünmek… Bunların hepsinin sonucunda ise bilince varırız. Bir insanı diğer bir insandan daha değerli kılan şey de işte budur. İnsanlar arasındaki düşünme niteliğini farklılığını ise esas olarak üç faktör oluşturur: bilgi seviyesi ve düşünebilme kapasitesi ve bu potansiyellerini ahlaki olarak kullanabilme becerisi.

Aritmetik olarak bu özelliklerin toplamı, bir insanı diğer bir insandan daha değerli kılar. Yani para, mal mülk, statü gibi şeyler bir insanı diğer bir insandan üstün kılamaz. Daha anlaşılır olması için şöyle bir karşılaştırma yapabiliriz:

Bir eşeğin altın bir semeri olsa, bu belki bir insanın üzerindeki kıyafetlerin maddi değerinden daha yüksek bir pahaya ulaşabilir. Yani maddi açıdan çok değerli bir eşek olur ama sadece bu kadar. Bu eşeği insandan daha üstün kılmaz.

Çünkü eşeğin bilgi birikimi yoktur, düşünebilme kapasitesi son derece kıttır ve çok kısıtlı potansiyelini de ahlaki olarak kullanamaz. Sadece altın bir semerle dolaşır, otlar, ihtiyaçlarını giderir. Yani hepimizin bildiği üzere, eşeğe altın semer de vursanız eşek yine eşektir.

Aynı şekilde bir insanın kıyafetlerinin çeşitli markalardan oluşması, statüsü, daha fazla mülke sahip olması veya cebinde daha fazla para taşıması, onu başka insanlardan üstün kılamaz.

Çok fakir ancak çok bilgili, düşünsel anlamda çok gelişmiş ve bu özelliklerini ahlaki bir şekilde kullanan kimseler; bilgi birikimi kıt bu ölçüde düşünebilme kapasitesi sınırlı ve sonuç olarak da bu özelliklerini (kıt da olsa) kullanmayan birisinden daha değerlidir.

Gerçek budur ve yavaş yavaş ortaya çıkmaktadır. Post-modern çağla birlikte de zaten insanların bu yöne doğru eğilimleri başlamıştır yavaş yavaş. Tibet’teki Budist rahipleri, Anadolu tasavvufçularını, Avrupa filozoflarını ele alırsak, demek istediğim durum zaten apaçık gözükecektir.

Ancak maalesef hâlâ genel itibariyle insanlık (bu oluşturulan sistem sonucudur çünkü kapitalizmde esas olan şey, parasal zenginliktir) hayatlarını bu gerçek olmayan yol üzerinde şekillendirmektedirler.

Çünkü insanlık yukarıda bahsettiğim sınıflandırmayı yapamamaktadır. Çünkü bir şekilde bu maddi güç, kendine bir sistem yaratarak diğer insanları hegemonyası altına almaktadır.

Ancak, bu gene de önemli değildir. Gelip geçici bir durumdur. Çünkü 20. yüzyılın ilk yarısında dünyanın en zengin adamının kim olduğunu kimse bilmemektedir; ancak Einstein’ın ismi herkesçe bilinmektedir.

Asim.Us@PolitikaDergisi.com

 

Yorumlar

İnsan üzerine

Sayın Asım US, İnsanla hayvan arasındaki fark? kafa yordum.
Sonuç: İnsanı hayvandan ayıran özellik; Mantığa sahip olmasıdır.
Bu konuda kafa yormamış insanlar genelde; İnsanla hayvan arasındaki farkın insanın akıllı olması zannederler. Bunlara göre Hayvanlar akılsız mahluklardır.
Elbette bu doğru değildir. Hayvanında varlığını sürdürecek kadar aklı vardır.Buna karşın pek çok insanın varlığını sürdürecek kadar bile aklı yoktur.
Gerçek şudur: İnsanın hayvandan en önemli farkı mantığa sahip olmasıdır.
Peki mantık nedir?
Mantık; Süzgeçtir, Elektir, filtre dir.
Filtre neye yarar?
Filtre; zararlı olanları, istenmeyenleri ayırmaya yarar.
Hayvanlar erişebildikleri dala uzanabilirler, kimindir diye düşünmezler, müsaade istemezler. İnsansa her erişebildiğini yemez, almaz götürmez. İnsan; Bunu almaya hakkım var mı? diye düşünür. Kimin olduğunu düşünür, almasının doğru olup olmadığını mantık süzgecinden geçirir. denilebilir ki; bunları düşünmeyen insanlar da var.
Yoktur...
İnsan olan bunların muhakemesini yapar, olmayan hayvan gibi aklı ile hareket eder erişebildiğini, uzanabildiğini götürür.
Çünkü, onların mantıkları ya yoktur, ya da işe yaramayacak kadar harap durumdadır.
Saygılarımla.

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.