İşsizlik Grafiğinde Sorun Yüksek Ökçeler

Osmanlının son dönem bakanlarından birisi şöyle demişti. Okullar olmasa Milli eğitimi ne güzel idare ederdim. Ekonomiden sorumlu Bakan'ın bakış tarzı da bu. Kadın dediğin evde oturur, çalışmakta nerden çıktı. Otur oturduğun yerde mantığı. İllede beceriksizliklerinin nedenini birilerinin üstüne atacaklar. İşsizliğin nedeni de kadın. Ne güzel dünya at suçu birilerinin üstüne sütten çıkmış ak kaşık misali tertemiz oluver.

AKP hükümetinin kabulü ve uygulamaya koyduğu anlayış serbest piyasa ekonomisiyken beklentilerin ve sonuçların bunlar olması o kadar doğal ki.

AKP hükümeti öncelikle "Köylü" olarak nitelendirilen iş gücünü azaltmak gibi bir hedef koydu kendisine. Bunda AB Tarım işçilerinin iş gücü piyasalarında %5'e varan oranlarıda etkili. Yani işgücü piyasasında bu günkü üretiminizi %5'e indireceğiniz bir potansiyelle yapma hedefi söz konusu. Bu pek gerçekleşmiş değil ülke koşulları gereği toprak-su-üretim araçları ve emek sermaye ilşkisi açısından bu hedef tutturulamadı. Fakat %37'lere varan tarım işgücü %15lere kadar indirildi. Arada telef olan habersiz %22'lik bir tarım iş gücüde kırdan kente göç etmek zorunda kaldı. Tarım sektörünün allak bullak olmasında en büyük sebeplerden biri bu. Tarım sektörünün allak bullak edilmesi sadece %5'lik hedefe ulaşmak için yapılınca kent işgücüne katılanların oranı %47 ler diye söylenmeye başladı 2 dönemdir. İş gücüne katılım ile istihdamın farklı şeyler olduğunu unutmuş bir iktidar sayesinde %14'lere ulaşan bir işsizlik oranı örtülmeye çalışılmakta. AKP ankara millet vekili TV'de konuşuyor. Biz iş gücüne katılımı arttırdık.

Şayet işgücüne katılım nitelikli bir istihdam ile birlikte olsaydı. AKP bu gün alkışlanabilirdi. Fakat işgücüne katılım sanki kendi iradelerindeymiş gibi bunu kendileri adına övgü malzemesi haline getiren iktidarın övüneceği şeyler de var bu konuda kırsal kesimde iş gücüne dahil olan kitle artık şehir hayatının içinde büyük bir keşmekeş yaşarken. İstihdam yerine %5 hedefiyle tarım ülkemizde çökmüş durumdayken. Sarımsak bile Çin malı olarak yurdumuza ithal edilmekte. Yurdumuzun ithal mallarını çeşitlendiren ithalatı arttıran iktidar bununla nekadar övünse azdır. Ülkede tarım bitiriliyor, nitelikli tarım hayalleri ekonomik anlamda "büyüyen" bir ülkede sadece hayal mahsulü serbest piyasa yalanı içinde hükümeti avutuyor.

Aile içi iş gücü'de küçük esnafın yok olmasıyla birlikte yok edilirken. İşgücüne katılımı etkileyen bir gaktör olarak karşımıza çıkıyor artık ailesinin işinde çalışan pek çok kişi işgücü piyasasına bireysel olarak katılmış durumda fakat istihdam edilmeyen yada nitelikli bir istihdamdan uzak olan bu piyasa işsizlik ve gizli işsizliği körüklüyor.

Devlet bakanının söylemiş olduğu krizde kadınların işgücü piyasasına dahil olması konusu ise doğruluk taşısada işbaşvurularının artışı açısından, işgücü piyasasına katılan ve istihdamda yerlerini almak isteyen kadınlarımızın göreceli artışına atıf. Oysa ki istihdam edilen işgücünün kadın sayısında çok büyük artışlar olmadığı gibi. Olan artışlarda isttihdam politikaları olmadığından işgücünün istihdam edilmiş olan emekçilerine ücretlerde azalma olarak geri döndüğü gibi erkek işgücününde işsizlik oranının artmasına sebep veriyor.

Temel konunun artan işgücü piyasasına istihdam yaratmak olduğunu göz ardı eden yada etmek isteyen AKP iktidarı işgücü piyasasında ki bu artışın istihdam edilemeyen işgücü olduğunu görmezden gelmesiyle asıl konu vücut buluyor.

İthalatın çok yüksek ihracatın ise düşük oluşu zaten istihdam edilen emeğin özel yada kamuda sektörlerin verimliliğini rekabet dengeleri açısından gözler önüne sermekte.

Kabul edilen iktisadi yöntem toplumun emek cephesini mutlu edecek bir içeriğe sahip olmadığından konunun özüyle yani kabul görüp uygulanan serbest piyasa ekonomisi ile fikren mücadelenin öne çıkması gereğini düşünüyorum.

Böylelikle istihdam, işgücü arasındaki ilşkileri sorgularken gerçekliğimize uygun konuları konuşuyor olabiliriz.