İstanbul'un Trafik Sorununa İlişkin Tespit ve Öneriler

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

İstanbul’da yaşayanlar bilirler. Eğer işiniz evinize yürüme mesafesinde olacak kadar şanslı değil iseniz, Her gün işinize gitmek için saatlerinizi yollarda geçirirsiniz. Araba sürüyorsanız, tıkanıklıktan dolayı sürekli dur-kalklar psikolojinizi zorlar. Eğer toplu taşıma ile gidiyorsanız, bilhassa mesai saatlerinin başlangıcı ve bitişi sularında birinci, ikinci hatta üçüncü vasıtayı kalabalık yüzünden kaçırmanız mümkün.

Eğer vasıtaya binmiş iseniz, içeride kolunuzu kımıldatacak kadar bile boşluk bulamayacağınız malum. Peki İstanbul’un trafik sorununun sebebi nedir? Bu sorun Yolların yetersizliğinden mi? Raylı taşıma sisteminin güdük kalmasından mı? Fazla otomobil sayısından mı? Esasına baktığınızda bunların hepsini içeren genel bir yetersizlik sorunu var.

Şöyle ki, nüfusu 13 milyonu geçmiş bir şehirde, ulaşımın yeterli olması beklenemez. Trafik sorunu bir metropol sorunudur. Bu sorunu İstanbul’un aksine raylı taşıma sisteminin çok gelişmiş olduğu New York, Moskova, Tokyo gibi şehirler de çekiyorlar. Ulaşım sorunu çekmeyen büyük kentlere örnek verecek olursak, başı çekenlerden bir tanesi herhalde ki Berlin’dir.

Gidenler bilirler, bu kentte bisiklet bile önemli bir ulaşım aracı olarak kullanılmakta. Bunun yanında geniş yollar, planlı bir şehirleşme ve tabi ki raylı sistem ağının önemi büyük. Fakat en önemli sebebi bence, Almanya’daki gelir dağılımı adaleti ve sanayileşmenin ülke ölçeğinde dengeli olarak dağılmasının semeresi olarak, nüfusun belirli yerleşim yerlerinde temerküz etmemesidir.

Netice olarak da, bu ulaşım yollarının nüfus tarafından zorlanmaması ve trafiğin bir sorun olarak gözükmemesidir. Oysa İstanbul’da, hem 1950’lerde Marshall yardımlarıyla başlayarak motorlu taşıt yollarına yapılan yatırımın artmasına karşılık demiryolu yatırımlarının azalması ve özellikle 60’lı yılların ikinci yarısından itibaren otomobil sayısında kontrol edilemez bir artış gözükmüştür.

Aynı zamanda, İstanbul’un yanlış bir sanayileşme politikası neticesinde Demokrat Parti’nin sanayi merkezi haline getirilmesidir. Bu, İstanbul’a önlenemez bir göçün başlamasının yanında, havasının, suyunun ve kültürünün dejenere olmasına da yol açmıştır. Demek ki trafiğin öncelikli sorunu, 13-15 milyonluk nüfus ve şehir çevresinde –ki buna komşu şehirler de dahil- oluşan sanayidir.

Bir ikinci sebep ise, yerleşim yeri olarak inşaat faaliyetlerindeki ölçeğe göre artan ivme yanında, yapılan binalara oranla daha az yapılan yollar ve otobanların genişliğinin yetersiz kalmasıdır. Dar sokaklar ve emsallerine nispeten daha dar gözükmenin yanında sayıca ve uzunluk olarak az kalan otobanlar, bu nüfusun ihtiyacını karşılamamaktadır.

Peki İstanbul’un trafik sorunu nasıl çözülür? Bu kent sakinlerinin yaşam kaliteleri nasıl artırılır? Kalıcı ve esaslı çözüm artan nüfusu daha da artırmak için yeni binalar yapmak mıdır? Yoksa bu şehrin nüfusunu, başka bölgelere çekmek suretiyle azaltmak mıdır? Öncelikle, özellikle İç Anadolu Bölgesi, geniş düzlükleri ile sanayi bölgesi getirilmeye son derece müsait ve münasip olmakla birlikte, demiryolu taşımacılığı ile limanlarımızın da hinterlandı olabilecek surette gözükmektedirler.

Ayrıca, kaynak ve emek piyasalarında yapılacak düzenlemeler ve teşvikler ile de sanayinin kademeli olarak İstanbul dışı şehirlere kaydırılması pekala mümkündür. Söz gelimi İstanbul’da asgari ücretin 1100 TL, ama Konya’da 600 TL olması, hem sanayiyi işgücü maliyeti nedeniyle Konya’ya çekecek dolayısıyla niteliksiz işgücünü İstanbul’dan uzaklaştıracaktır.

Ama bunun için de Konya’nın liman kentleriyle kesintisiz ve hızlı ulaşımı ve bu sanayiyi kaldıracak ve besleyecek altyapısının da kurulması elzemdir. İkincil olarak, tarım sübvansiyonlarının genişletilmesi ve ekonomik-dış ticari bazı önlemlerle tarım ürünleri ucuzlatılması gerekir. Zira tarım, sanayiye girdi oluşturur bu da sanayi ürünlerimize maliyet yoluyla rekabet avantajı sağlar.

Tarımın da rekoltesinin artması için daha efektif, teknolojik tarım yapılması gereklidir. Hülasa, çiftçi ve köylülerimizin; köylerini, kasabalarını terk edip büyük şehirlere, özellikle de İstanbul’a göç etmelerine mani olunmalıdır. Bu saydığım önlemler alınmadan yolları ve raylı taşımayı geliştirmek anakronik bir çaba ve yalınkat bir kazançtan başka bir mahiyet ihtiva etmeyecektir ne yazık ki.

 

Asım US

asim.us@politikadergisi.com

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.