İşte Devlet ! İşte Hükümet !

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF

 

Ekonomik göstergelerden ortaya çıkan durum herkesin anlayacağı ifade ile söylenecek olursa: Türkiye borçlanmayı, borçlanarak ekonomisini büyütmeyi hedeflemiş durumda.
 
İşin mali boyutunda GELİRLER-GİDERLER denk düşmüyor; bu herkesin anlayacağı örnekle; bir bakkal dükkanı olan esnafın bankadan aldığı krediyi çevirebilmesi için elde avuçta ne varsa sipariş verdiği telefon makinesini dahil satmak eylemi.
 
Ne oluyor?
 
Birikimlerimiz ve yatırımlarımız bir bir özelleştirme adı altında faiz ödemeleri için satılıyor. Bu sene beklenen özelleştirme 40 milyar dolar ortada bu rakamı bulacak özelleştirme dairesinde satılacak KİT’lerin kalmamış olması gerçeği de ayrı bir sorun. Bu ne demek cari açık yaklaşık 30-40 milyar dolar daha büyüyecek.
 
IMF 20 milyar dolara yakın bir kredi açacağını söylüyor. En bariz şartı ise verdiği kredinin %5’inden fazlası yatırıma harcanamaz ibaresi. (Tam Bağımsız Türkiye)
 
Yatırım yapmayacaksak biz neden borçlanıyoruz ve öz varlıklarımızı sata sata bir hal oluyorsak istihdam taratmıyorsak? GAP projemiz 20 yıldır bitirilemiyor. İşsizlik %9 açıklanmasına karşın reelde %20 civarlarında geziyor. İstihdam yok.
 
Hükümet bakanları agresifleşiyor Adalet bakanımız: “Benim fabrikam yok iş vereyim” diyor. (Sosyal Devlet)
 
Peki sayın bakan, fabrikanız yoksa, neden bizim fabrikalarımızı sizinmiş gibi sattınız bize sormadan!
 
İstihdam benim derdim değil diyorsunuz. Serbest piyasa ekonomisi diyorsunuz o zaman neden ülkenin mal varlıklarını satıyorsunuz. “Görünmez el” dediğiniz kamunun olanların yabancılara peşkeş çekilmesiyle mi doğuyor. Satmadan gelmedi mi bu görünmez el dediğiniz memlekete gelmedi tabi.
 
 
Milli Savunma Bakanımız “Ben maaşımı alıyorsam kriz yoktur” diyor.
 
Dolaylı vergiler %75 hep yoksun ve yoksulun üzerine yük bindirilmiş durumda. Yani sayın bakan size maaşınızı bu %75’i topladığınız krizden inim inim inleyen ve inleyecek olan halk veriyor. ( Temsili Demokrasi )
 
Önce gümrük birliği ile ekonominin rekabet edebilirliği kırıldı. Sonra KİT’lerin arpalık olarak kullanılması sayesinde KİT’lere yatırım yapmayarak, KİT’leri batırdık onları eskicilere sattık satamadıklarımız bütün tezgahlarıyla paslanmaya bırakıldı. Sonra karlı olanları özelleştirme adı altında düşük fiyatlarla sattınız. Şimdi aldığınız kredi borçları ile borç faizi ödeme yoluna gidiyorsunuz.
 
Sayıştay bir memurun kamuyu zarara soktuğu her durumda soruşturma açar ve o kamu görevlisinin savunmasını ister soruşturma neticesinde memur aklanır ya da cezalandırılır kamuya açtığı zarar nispetinde.
 
Peki kamu adına bu kadar yanlış uygulamaların denetçisi kimdir? Hükümet aldıkları kararları yasalaştıran bir meclise sahipse, bu kararları yürüten hükümeti hangi yasalar ya da kurumlar denetleyebilir. (Hukuk devleti)
 
Devlet politikası yoksa hükümetlerin politikaları devletin politikası mı olur?
İşte en büyük sıkıntı budur. Devlet politikası; ekonomide, eğitimde, sağlıkta, iç ve dış güvenlikte, iç işleri ve dış işlerinde yoksa hükümetler gelir hükümetler geçer her hükümet bir öncekine çamur atar…
 
Ya hükümet AKP gibi iki dönem üst üste gelmişse? O zaman kural değişmez isminden önceki hükümetlere çamur atar.
 
Ekonomi büyüyor ne demek biliyor musunuz? Borçlarımız büyüyor:
Eskiden torunlarınız borçluydu doğduklarında, şimdi; doğmamış torunlarınızın çocukları borçlu. Kendimden ve yetim hakkından geçtim ama doğmamış torunlarınızın çocuklarının yarınlarını, ipotek altına koyan bu aymazlık karşısında birilerinin seslerini yükseltmesi ve bu gidişe dur demesi gerekmez mi? Seçimlerde serbest piyasa ekonomisini tarihimizin tozlu sayfalarına gömecek bir siyasi iradenin, halk tarafından sergilenmesi gerekmektedir. (Cumhuriyet)
 
 
Erdinç AYDIN
 
erdinc.aydin@politikadergisi.com

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.