Kemalizmin Politik İktisadı - II

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Referans İçerik: 
Kemalizmin Politik İktisadı - I

 Yazı dizisinin birinci bölümünde, Ricardo’nun mukayeseli üstünlük teorisini anlatmıştık. Bu bölümde kısaca onun varsayımlarına ve tarihselci iktisatçıların bu varsayımlara karşı çıkış sebeplerine, metodolojik eleştirilerine yer vereceğim. Ricardo’nunteorisinin varsayımlarını şu şekilde özetleyebiliriz:

-İki ülkeli ve iki mallı analiz modeli: Bu durum, teoriler oluşturulurken ve iktisadın ‘’tabi yasaları’’ saptanmaya çalışılırken, şartların aşırı basitleştirilmesidir. Dünyada sadece iki ülke varmış ve bu iki ülke de türdeş nitelikte, aynı iki malı üretirler.
-Uluslararası ticaret analizinde para kullanılmaz. Dış ticaret, iki malın değiş-tokuşu şeklinde ele alınır. Bu da, bir malın değerinin, o mal üretilirken kullanılan faktörlerin miktarına indirgenmesine sebebiyet verir.
- Tüm piyasalarda tam rekabet koşulları –gerçek dünyada böyle bir piyasa olmamasına rağmen- geçerlidir.
- Modellerde, günlük durumlar veya yasal düzenlemelere yer verilmez.
- Analizlerde, taşıma giderlerinin sıfır olduğu varsayılır.
- Ekonominin tam istihdam noktasında olduğu varsayılır. Yani kaynakların etkin dağılımı söz konusudur ve atıl kalan hiçbir kaynak yoktur.

Tarihsel iktisatçılar, bu varsayımları gerçeklikten kopuk olarak addederler ve Klasik iktisatçıların savunduğu tabi düzenin de olmadığını ileri sürerler. Tarihselcilere göre tabi düzen yoksa piyasayı kendiliğinden düzenleyecek ve dengeleyecek bir mekanizma da yoktur. Bu sebeple ideal düzene iktisadi serbestiyle değil, devletin yerine göre yapacağı müdahalelerle varılabilir.

Tarihselci iktisatçıların en önemlilerinden birisi, dizinin ilk bölümünde belirtildiği gibi, Friedrich List’tir. Friedrich List, Emile Durkheim’la birlikte, Kemalizmin politik iktisadının en önemli ayağıdır.

 

Peki Friedrich List’in, Klasik iktisadın rasyonel, soyutlayıcı ve tümdengelimci metot ve varsayımlarına karşı ileri sürdüğü teorileri nelerdir?

Üretim Gücü Teorisi
Klasik öğretinin mübadele değerine karşı, List üretim gücü teorisini geliştirmiştir. Bu teoride birey tercihleri bir süre ihmal edilerek, talep milli mallara döndürülür. Klasiklerin ihtisaslaşma teorisine karşı çıkılır ve üretim kesimleri arasında bir ideal denge bulunması gerektiğini söyler. List’e göre imalat sanayi, devletin gücü, tarımın gelişmesi ve bilimin gelişmesi için de gerekliydi.
List, A.Smith’in uluslar arası işbölümü teorisinin tek taraflı olduğunu savunmakta ve milli çıkarları göz önünde tutmaktaydı. Gerçekte, ülke içinde tarım ve sanayi arasındaki denge, işbölümünün temel ilkesiydi. Böylece üretim gücü teorisiyle, sanayileşme gereği ortaya koyulmuş oldu. Hülasa edecek olursak, mukayeseli üstünlük teorisiyle dış ticaret hadleri arasındaki çelişki ortaya konulmaktaydı.

Gelişme Aşamaları Teorisi
Bu teori de toplumlar, sınıflar yerine toplumsal gelişmişlik düzeyine göre bir tasnifleme söz konusudur. List toplumları –uygarlık derecesine göre- şu sınıflara ayırmıştı:


-Vahşi
-Hayvancı
-Tarımsal
-Tarımsal ve Sanayici
-Tarımsal, Sanayici ve Tüccar

Hiçbir kaynakta bulunmamasına rağmen de ilgi çekici bir nokta, List’in bu sınıflamasının, günümüzde kullanılan GSMH sınıflamasına (tarım sektörü, sanayi sektörü, hizmetler sektörü)çok yakın olmasıdır.
Gene List’e göre, her toplum uygarlığın yüksek basamaklarına ulaşamaz. Ilıman iklimlerdeki ülkeler, sanayinin üst seviyelerine ulaşabilecekken, tropikal iklimdeki ulusların, bu bölgelerde doğal kaynakların dağılımı neticesinde, doğal tekeller oluştuğundan, sanayinin üst seviyelerine ulaşamayacağını öne sürer, F.List. (Daha sonra ünlü iktisatçı Hermann Daly de, ‘’imkansızlık teoremi’’ ile benzer görüşü ortaya koyacaktır. Daly bu teoride kısaca, diğer toplumların ABD toplumunun seviyesine ulaşamayacağından bahseder.)
Sadece gerekli insan kaynağına ve diğer kaynaklara sahip olan milletler, medeniyetin bu üst basamaklarına erişebilir.
Tarım ve sanayi arasında denge, kendiliğinden ortaya çıkmaz; bunun için devletin görevi, imalat sanayinin kurulmasını sağlamaktır. Bu, gelecek kuşakların yararlanabileceği üretim gücünün kurulması için gereklidir.
Yani F.List, laisser-faire ‘i reddetmekte ve sanayileşmek için devlet müdahaleciliğini savunmaktaydı. G.Kazgan’a göre, bu ‘’Colbertism’’ in canlanması demektir

Terbiyeci Gümrük Koruması Teorisi
List’in, Fransa’da sınaî merkantilizmin kurucusu Colbert’le benzeştiği bir başka alan da bu teoridir. List’e göre sadece serbest ticarete dönüldüğünde rekabet edebilecek sanayiler korunmalıdır. Bu açıdan List’in teorisi dinamik ve selektiftir. Sürekli bir korumacılık arz etmez.
Bu tıpkı prematüre bir bebeğin, küvez içinde , metabolizması kendi kendisini idame ettirinceye değin korunmasına benzemektedir. Zaten List de, ‘’bebek sanayi’’lerin korunmasından bahseder.
List, klasik öğretinin, serbest dış ticaret teorisinin mantıksal tutarlılığını tartışmıyordu. Zaten klasiklerin teorileri genellikle mantıksal olmadıklarından dolayı değil, gerçekle uyuşmadığından dolayı eleştirilere tabi tutulmuşlardır.
Nitekim List, İngiltere’nin çıkarlarının, genel yarar diye gösterildiğini, serbest dış ticaret ilişkisini geliştirmeyi teşvik ettiği ülkeler arasındaki gelişme farklarını ihmal ettiğini söylemekteydi. Klasikleri, hakim ulusun sözcülüğünü yapmakla eleştirmekteydi. Gerçekten de ticarete katılan ülkelerin tümü, aynı gelişmişlik düzeyinde değillerdi. Daha ileri uygarlığı temsil eden bir sanayi, klasiklerin düşündüğü gibi doğal bir olay değil, tarihi değiştiren insanların eseriydi. Tam da bu noktada, özellikle yapılan kritiklerin menşei ve yöntemi açısından, korumacılık ile tarihselciliği iç içe geçmiş bulabiliriz.
Gelişen genç ülkeleri, sanayilerini kurmaya, gelişmiş sanayi ülkeleri de bunu engellemeye çalışır, List’e göre. Bu bağlamda, serbest dış ticaret teorisi, genç ülkelerde sanayinin gelişmesini önlemeye yöneldi.
Terbiyeci gümrük vergileri ise, öncü olmanın verdiği üstünlüğe dayanan yabancı rekabetin, yeni doğan sanayileri tasfiyesini engellenmesini savunmaktaydı ve sanayileşmiş ülkelerin, tekellerini devam ettirmeleri demekti bu teori.
Terbiyeci gümrük duvarları, yavru sanayiler yabancılarla rekabet edecek düzeye gelene kadar uygulanmalıydı. Bu sanayi ülkeleri, en gelişmiş ülkeler düzeyine gelene kadar uygulanmalıydı yani. Bu bağlamda da, gümrük duvarları, başta belirtildiği üzere, geçicidir.
Ayrıca List, tarımı koruma dışında bırakmaktaydı, çünkü sanayinin ucuz gıda hammaddesine ihtiyaç duyar. List’in sanayileşmenin yararları, üretim kesimleri arasındaki karşılıklı bağlılığa dayanan denge, yavru sanayilerin korunması gereğiyle ilgili fikirleri, geçerliliğini hala korur.

17. ve 18. Yüzyıllarda dünyadaki en gelişmiş ekonomiler, İngiltere ve Fransa’ydı. Dünya dengeleri bugünkünden epeyce farklıydı. İngiltere, zenginliğini sürdürmek için liberal bir iktisat teorisine ve tüm dünyada geçerli olacak bir serbest dış ticarete ihtiyaç duymaktaydı. Bu ihtiyaca da uluslar arası iktisat düzleminde temel olarak Adam Smith ve Ricardo cevap vermişlerdir. Bu teori, İngiltere’nin üretim avantajı ile diğer ülkeleri sömürmelerine olanak sağlıyordu.
Friedrich List, bu durumu ilk fark eden iktisatçılardan birisi olmuştur ve şüphesiz, bugün Alman işçileri dünyadaki geri kalan işçilere nazaran daha iyi şartlarda çalışıyor ve daha çok kazanıyorlarsa, bunda Almanya sanayisinin gelişiminin ruhunu oluşturan Friedrich List’in payı büyüktür.
İşte, Türkiye’de kabaca 1930’dan 1980’li yıllara kadar uygulanan gümrük duvarları ve ithal ikameci model, geri kalmış, üretmekten aciz bir Osmanlı ekonomisinden, modern üretime yaklaşan bir Türkiye yaratmıştır. Bu, Türk sanayisini korumak ve Türk burjuvazisi yaratmak adına atılan en önemli adımlardan bir tanesiydi.

Yazı dizisinin üçüncü bölümünde ise Kemalizmin, Emile Durkheim’ın sınıflar arası iş bölümü ve toplumsal dayanışmasına dayanan sosyo-ekonomik modelinin açıklaması ve Atatürk’ün ekonomi üzerine kaleme aldığı didaktik yazınını ele alacağız.

 

Asım US

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.