Kırk Katır mı, Kırk Satır mı?

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
 

Seçimlere beş ay gibi bir süre kaldı. Anketler, beyin yıkama programları hızını arttırarak sürüyor. Geçtiğimiz seçimlere birkaç gün kala yapılan anketlerde doğruya yakın sonuçlar çıktı ya, artık anket yapan yapana. İnsanlarda gazetelerin fal köşeleri gibi anket okuyor. En çok rağbet gören anketler ise; “bu gün seçim olsa kim kazanır?” sorusunu soran anketler.
 
Dün havanın güzelliğinden istifade sahile çıktım. Bir bankta oturdum. Denizden gelen iyotlu sağlığı içime çekiyorum. Tam o sıra bir kız, bir erkek iki üniversite öğrencisi yanıma geldi. Bazı partiler ve uzantıları olan para sahipleri tarafından kurulan birçok “genel anket” firmalarının biri adına çalışıyorlarmış. Benimle anket yapmak istediler. Torunuma benzeyen cici kızın gülen gözlerine hayır diyemedim. Biliyorum ki onlar harçlıklarını bu tür çalışmalardan çıkarıyorlar. İlk soru:
 
- AKP’li misiniz?
- Neden?
- Sadece AKP li olmayanlarla bu anketi yapıyoruz.
 
Konu anlaşılmıştı. Birileri AKP ye pek prim vermeyen İzmir halkının nedenlerini öğrenmek istiyordu. Gerçekten de yanılmamışım. Yarım saate yakın sorgulanmadan geçirildim. Bittiğinde;
 
- AKP’nin nasıl ve neden İzmir’de kazanamadığını anladın mı?
- Amca, kusura bakma bu soruların çoğu bana da mantıksız geliyor ama ne yapacaksın.
 
Üretim yapmayan bir toplum ne yapacaktı? Tabi böyle yaşama katkısı olmayan işler. Aileler bin bir güçlükle okuttukları çocuklarına yeterli olanağı sağlayamayınca da, boş zamanını okumak, araştırmak, spor yapmak gibi aktivitelerle geçirmesi gereken çocuklarımız, kendilerine bile çok mantıksız gelen soruları birilerine sorup anketler yapmak durumunda kalacaklardır. Bu tür anketlerin % 90’ı ABD’nin desteklediği kurumlar tarafından yapılmaktadır. Sonuçları incelerken bu faktörü göz ardı etmemek gerekir.
 
Son yapılan bir ankette AKP’nin şeriat devleti özlemi içinde bulunduğu düşüncesi, ankete katılanların %76’ı tarafından abartılı bulunmuş. Cevap verenler, bunlar sekiz yıldır iktidardalar isteseler yaparlardı, diyorlar.
Türk halkının çok büyük bir çoğunluğunun balık hafızalı olduğu, çabuk unuttuğu doğru olabilir. Ama kimse bu halkın aptal olduğunu sanmasın. AKP yöneticilerinin, özellikle Başbakan’ın iktidar olmadan önceki düşüncelerini yansıtan konuşmalarını dinleyenler, en kısa zamanda şeriat devleti oluşturacağını bilirler. Ben hala, bir gün iktidar olurlarsa aynı düşünceyi gerçekleştirmek için ellerinden geleni yapacaklardır diyorum.
 
Önümüzdeki seçimlerde kazananı belirleyecek olan en büyük faktör, fakir kesimin tahammülünün hangi noktada olduğudur. Aslında birilerinin gündem haline getirdiği demokrasi, insan hakları, anayasa falan kimsenin umurunda değil. Oy vererek bu düzeni destekleyenlerin büyük çoğunluğu esir alınmıştır. Oylarını bu düzenden yana kullanacakları kesindir.  Bunların bir kısmı cemaatler tarafından esir alınıp bu düzene satılmıştır. Asıl önemli olan diğer bir kesim de ekonomik olarak esir alınanlardır ki, bunlarda oylarını kesin bu düzenden yana kullanacaklardır. Bu olguyu biraz açalım.
 
Cari açık 40 milyar dolar olarak hesaplanıyor. Ülkenin iç ve dış borcu 650 milyar dolar civarında. Kredi kartı sayısı 40 milyonu geçmiş, herkesin cebinde birkaç kredi kartı var ve limitleri çoktan dolmuş. Bankalar borç transferi yöntemi ile insanları üçkâğıtçılığa teşvik ediyor. Konut inşaatları patlamış durumda. Konut kredisi isteyen hemen herkese veriliyor. Otomobil dünyası bu durumun adeta bir aynası haline gelmiş. Kafanızı dışarı uzatıp bir bakın, en eski araçlar 3 – 5 yaşında. Firmalar neredeyse araba almayanı dövecek.
 
Bütün bu anlattıklarımız şunu gösteriyor ki tüketim ile ilgili daha birçok konuda borçla yaşıyoruz. Bana biri söylesin lütfen, aldığı aracı veya evi ödeyemeyeceğini ama bir yığın bu sistemin ürünü üçkâğıtçılıkla günü geçireceğini hesaplayan kişi, politik görüşü ne olursa olsun gidip bu sisteme muhalif bir partiye oy verir mi? Onun ailesi, yakınları risk içindeki aile bireyi varken başka sistemin partilerine oy verir mi?
 
İşte tabir yerinde ise zurnanın zırt dediği deliklerden biri de budur. Ortalıkta bol laf üretip gezinenlere bakmayın siz. Başbakanın önüne gelene bağırma gücünü kendinde bulmasının nedeni yeşil kartlar ile bu borçlardır. Demokrasi havarilerine sorunuz neden işsizliğe çare bulunmuyor. Cevap sizi tatmin ederse çekinmeden oy verebilirsiniz. Tabii ekonomik bir probleminiz yoksa.
 
İzmir. 2011

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.