Komedi Mahkemesi

Yazıcı-dostu sürümSend by emailPDF
Yazar: 
Erdal ALTUN

   Sıcak bir gelişme sayılmasa da AKP ön savunmasını gününden önce teslim etti. Tabi haklı olarak bu komik davaya komik bir savunma sundu. Delillerin google’dan toplandığı yakıştırmasını yapan AKP, bu konuda hiç de haksız sayılmaz.

   Bizlere öğretilen demokrasi “Halkın kendi kendini yönetmesi” temelinden yola çıkarsak Anayasa Mahkemesi tastamam diktatörlüğün sembolü konumundadır. Anayasa Mahkemesi’nin parti kapatma yetkisi ilelebet elinden alınmalıdır. Siyasi partiler halkın ihtiyaçları doğrultusunda kurulur ve halkın rağbet etmediği ve artık gereksinim duyulmayan partiler de yine halk tarafından kapatılır. Anayasa Mahkemesi, Anayasaya aykırı kanun ve yönetmelikleri iptal ya da düzeltme ile görevli olmalıdır. Kaldı ki Cumhuriyet Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya'nın 30 Mayıs'ta verdiği mütalaaya bakıldığında, ayan beyan önce dava açılmaya karar verildiği sonrada amatör bir şekilde delil toplama telaşına girildiği görülmektedir. Gerçek bir hukuk devletinde asla dedikodu ve gazete kupürleri dava gerekçesi sayılamaz; buna göz yummak da hukukun tarafsızlığına gölge düşürür.

   Birçok platformda ve yeri geldiğinde dergimizde de hükümetin yanlış politikalarına dikkat çektik ve çekmeye de devam edeceğiz. Vatandaş olarak görevimiz eğri ile doğruyu ayırt etmek; ama bizim bu kadar bildiğimizi bir başsavcının bilememesi çok hazin. Hatta hükümetin savunmada davayı ciddiye alırcasına 150 küsur sayfa cevap vermesi de bu komedinin devamını düşündüğü yönünde izlenimler verdi.

   Sayın Başsavcım, sizin orda olma nedeniniz bağımsızlığın ve demokrasinin göstergesi ama itiraf etmeliyim ki hukuka olan güvenimizi sarstınız. AKP bir siyasi parti ve bu memleketin gerçek sahipleri olan halkımızı hiçe sayarak yaptığınız hareket size değil kuruma leke getirecektir.

   Bunlar bizim düşüncelerimiz; fakat ne acı ki hükümet de basiretsizce ve acemice hareketlerde bulunmaya devam etmektedir. Halk gözünde prim yapma telaşına giren hükümet, mazlumu oynamaya devam ediyor. Oysaki bu vatandaş, eğer başsavcı antidemokratik bir çıkış yapmasaydı, sandıkta şu soruları sorup AKP’yi belki de kapatacaktı.

   % 34 yetmez dediniz, %47 verdik, kapalı alanda hem sigara içmek hem de türban yasak oldu,

   Cumhurbaşkanı engel dediniz, cumhurbaşkanı da sizden oldu, YÖK dediniz, o da değişti; ama durumlar halen değişmedi. Ekonomideki sanal büyüme tıkandı, virüs girdi. İşsizlik çığ gibi büyümeye başladı. Küçük işletmeler ardı ardına kapanmaya devam ediyor. Devletin kasası boşalırken, borcu dörde katlandı. Dış ilişkilerde keşmekeşlik yaşanmaya başlandı. Hem kültürümüze, hem inancımıza ters olan ve dünyada asıl terörün başı sayılabilecek, kan ve gözyaşı kaynağı, mazlumların korkulu rüyası, insanlığın belası, İsrail ile dost devlet olunmasının utancını ne bu millet ne de Osmanlının mirası affetmeyecekti. Sayın başsavcı biraz daha mantıklı ve sabırlı olabilseydi en sert tepkiyi halkımız verecek ve işi ehli olmayanların elinden alacaktı.

   Şimdi Sayın Başbakanımız “Bu trenden inen, bir daha binemez” diyor! Bu korku, bu telaş niye acaba? Siz Milli Görüş treninden inip, ardınıza bile bakmadan kaçmadınız mı? Kurduğunuz partiye -ideolojisi olsun olmasın- her kesimden vizyon sahibi insanları almadınız mı? Sonuç olarak davası olmayan taban, dağılmaya mahkûmdur. Sayın Başbakanın korkusu, endişesi kendi yaptığı hareketi şimdi yanında olanlardan görmek olsa gerek. 

   Birinin çıkıp Başbakana şunları söylemesi gerekiyor; “Ne ekersen onu biçersin” ya da “Partini de al git buradan”

   Hani başımıza gelen olayları geçmişle örtüştürür ve bir yoruma gideriz; ama asla ders almayız ya, ona benzer bir yaklaşımı da ben yapacağım. 2002 Dünya kupası maçlarında Türk Milli Takımımız destan yazmış ve göğsümüzü kabartmıştır. O yıl tüm dertlerimizi unutup tamamen milli duygulara bürünmüştük. Daha bir yıllık parti, geçmişi ile küs bir parti bu ülkede tam o milli duygular had safhada iken iktidar oldu. O dönemde siyasetin renginden bunalmıştık, aynen şu anki durum gibi her şey birbirine girmişti. Şu an da farklı bir durum yok ve Millilerimiz coşturmaya devam ediyor. Bu bir tesadüf mü acaba?

   Bu sadece aklıma gelen bir benzerlik; yani siyaset ile Millilerimizin bir bağı asla yok. Ama Amerika artık yakamızdan düşse iyi olacak kanaatindeyim. Artık Amerika’dan icazet alan liderleri başımızda istemiyoruz.

   Saygılarımla…

iletisim@politikadergisi.com

Yorumlar

Yeni yorum gönder

Bu alanın içeriği gizli tutulacak ve açıkta gösterilmeyecektir.
Doğrulama
Dikkat: Sitemize üye olan takipçiler "Doğrulama" uygulamasından muaftır.